Her yıl 24 Nisanlarda ısıtılıp, ısıtılıp Türkiye’nin önüne getirilen bayat filmin yeniden yeni 24 Nisan’ı beklemeye alındığı şu günlerde iyi ilişkiler başladığı söylenen Türkiye-Ermenistan ilişkilerinden de haber alınamıyor.
Yani bir yıl Fransa’nın, bir yıl İngiltere’nin, bir yıl ise İtalya’nın ısıtıp, ısıtıp Türkiye’nin önüne getirdiği Ermeni filminin şimdi de Amerikan senatosunda olduğunu görmekteyiz. Ve dikkat edilirse isimlerini verdiğimiz müttefik denen ülkelerin tümü dünyaya silah satan ülkeler…
Ve tamda İran’da yapılan 3’lü görüşme ardından Irak’ta patlayan toplar ve çocukların da aralarında olduğu, Deva ve Gelecek Partilerinin ‘baş sağlığı’ anlamına gelen açıklamalarının tam tersi dışişleri bakanlığını arayıp, ‘geçmiş olsun’ diyen CHP’nin adeta onayladığı ölümler..
Yani Fransa helikopter ve radar satmak istediğinde, İngiltere gemi satmak istediğinde, Norveç, İspanya, Danimarka, İtalya ve de diğerlerinin silah satmak istediklerinde oynadıkları filmin diğer bir versiyonunu da Amerika oynuyor.
İşin özü Türkiye’ye silah satmak isteyen her ülkenin oynadığı bir oyundur, Ermeni Tasarısı konusu ve diğer ‘dış güçler’ denen filmin asıl adı..
Biz bunu kaç defa yazdıysak da anlatamadık.
Peki, ‘çözüm nedir?’ sizce diye soranlar da oldu bizim bu tür yazılarımız ardından, bizde hemen cevabını verdik, emekli Koramiral Atilla Kıyak’ın dediği gibi.
‘Türkiye bu Ermeni sopasını silah tüccarı ülkelerin elinden almak için hareket etmeli ve başta Ermenistan olmak üzere komşularıyla barışık bir politika izlemelidir..’ diye.
Bu tezimizin doğruluğunu da ortaya koyan görüşlerimizin nedeni ise aşağıda yazdıklarımızdır.
Bakın İngiltere’nin Kıbrıs adası hassasiyetinin nedenini öğreniyoruz, Rum kesiminin Lübnan’la birlikte Akdeniz’de petrol aramak için kolları sıvadığı bir sırada.
Ki; bu bilinmeyen bir durum değildir. Akdeniz’in altının Ortadoğu’da bulunan petrol kaynaklarının ana tabakasını oluşturduğunu ..
‘Vay efendim gemileri sürün’ demektense, çağırıp iyiden iyiye karışan Lübnan’ı, hatta Rumları… ‘Varsa bir kaymak birlikte yiyelim, birlikte yapmak varken, yine unuttuğumuz Ermenistan kapısını açarak komşum aç iken ben tok yatmam’ denmelidir.
Yoksa!
Yoksa her yıl birileri çıkıp, tehdit eder, milyon dolarlık silah ihalelerinin kendilerine verilmesi için..
Tezimizi yeniliyor ve diyoruz ki; Düşmansa en büyük düşman dost görünüp, en büyük düşmanlığı yapanlardır.
80 yıldır aynı filmi oynayanlardır.
Bu nedenle bundan sonra ki politik çıkışları yeniden değerlendirip, işin tam tersine gidip, pastanın paylaşılması gerekirse komşularımızla yaparız denilmelidir.
Aksine, daha çok seyrederiz ‘yeniden gümrük kapısını açacağız denen Ermenistan’la komşu olmak varken ‘Ermeni Tasarısı, Kerkük Meselesi’ ve daha nice isimli bayatlayan ama her yıl olduğu gibi her an gösterime sunulan o kanlı filmler…
Olanda bütçemizin belini kıran milyon dolarlarımızın, dost görünüp, düşman olanların kasasına gider.