Duyguların içgüdüsel değil, bilişsel olduğu sonucuna varıldı Duygular, edinilen bilgiler sonucunda ortaya çıkan bilişsel durumlar grubuna dahil edildiDuygusal bilinç durumlarının beynin kabuksal (kortikal) devrelerinden mi, yoksa kabuk altı devrelerinden mi kaynaklandığı, bilişsel sinirbilim dünyasında süregiden bir tartışma konusuydu. Kabuksal beyin bölgeleri “düşünsel” sinir devrelerini barındıran bilinç bölgesi iken, kabuk altı beyin bölgelerinin ise “düşünsel olmayan” sinir devrelerini barındıran bölge olduğu düşünülüyor. Duyguların beyindeki kökeni üzerine yoğunlaşan New York Üniversitesi’nden sinirbilimin efsane ismi Prof.Joseph LeDoux ve New York Şehir Üniversitesi’nden saygın felsefeci Prof.Richard Brown tarafından yapılan ve ayrıntıları Proceedings of the National Academy of Sciences dergisinde yayımlanan bir çalışmada, duyguların beynimize içkin olarak programlanmış olmadığı ortaya kondu. Duygular, edinilen bilgiler sonucunda ortaya çıkan bilişsel durumlar grubuna dahil edildi. Joseph LeDoux 1990’lardan bu yana duygu, bellek ve beyin arasındaki bağlantı üzerinde çalışıyor.
Amigdalaya odaklanması ve bir zamanların bu ezoterik kabuk altı beyin bölgesini gündelik kullanıma kazandırmasıyla tanınıyor. “Bilinçli deneyimlerin, içeriklerinden bağımsız olarak, beyindeki tek bir sistemden kaynaklandığını kanıtlamaya çalışıyoruz. Duygusal durumlar ile duygusal olmayan durumlar arasındaki fark, bilinçli deneyimlerin temelindeki ağ olan ‘genel bilişsel kortikal (kabuksal) ağ’ tarafından işlenen girdilerin türlerinden ibaret,” diyor LeDoux. Duyguların, beynin kabuksal yani bilinçli devrelerine gömülü “daha yüksek mertebeli durumlar”a dayanan bir bilişsel süreç olduğunu belirten araştırmacılar, kabuk altı yani bilinçsiz devrelere içkin programlanmış olmadıklarını ifade ediyorlar. LeDoux ve Brown şunu gözlemlemiş: Bilinçli duygusal hislere yol açan beyin mekanizmaları, algısal (kavrayışsal) bilinçli deneyimlere yol açanlardan temelde farklı değil.
“Duygusal Bilincin Yüksek Mertebeli Bir Kuramı” adlı makaleleri, sinirbilim kuramındaki dikkat çekici bir boşluğa değiniyor. Duygular yani hisler, yaşamlarımızdaki en önemli olaylar olsalar da, duygu kuramları ile bilişsel bilimde belirmekte olan bilinç kuramları arasında görece çok az bütünleşme var. Şu ana dek yapılan çalışmalar, duyguların beynin altkortikal (kabuk altı) devrelerinde içkin programlanmış olduğunu ileri sürüyordu. Bunun sonucunda, duygular çoğu zaman bilincin bilişsel durumlarından (örneğin dışsal uyarımların algılanması ile ilgili olanlardan) farklı muamele görüyordu.
Bir başka deyişle, duyguların gözlem sonuçlarına beynin verdiği tepkiler değil de, yapımızın kendisinde bulunan özellikler olduğu düşünülüyordu. Hem kavrayışa (İng. cognition) hem de duyguya (İng. emotion) ilişkin mevcut makaleleri inceleyen LeDoux ve Brown, duyguların mimarisinin yapıdan ziyade, süreçle ilgili olduğunu belirtiyorlar. Duygular, kabuksal (kabuk altı değil) devrelere gömülü “yüksek mertebeden durumlar”; yani varolan kuramlardan farklı olarak, duygusal durumların da diğer bilinç durumlarına benzer olduğunu belirtiyorlar. Şöyle ki, duygusal deneyimler kabuk altı bölgelerden köken alabilirken ve duygusal olmayan deneyimler kabuksal bölgelerden köken alabilirken, her iki girdi türü de nihayetinde beyin zarındaki (serebral korteksteki) kabuksal (kortikal) devreler tarafından işleniyor.
Dolayısıyla araştırmacılar, içeriklerinden bağımsız olarak duygusal olan ve olmayan tüm bilinçli deneyimlerin, aynı bir beyin sisteminden (bilincin genel kabuksal ağından) ortaya çıktığını ortaya koyuyor. KAYNAK: bilimfili