Kuzey Teve

betnis giriş
betnis
yakabet giriş

Av. Hatinoğlu: “Kılıçdaroğlu ‘alevi’ diye oy vermeyecek olanın allah belasını versin”

Av. Hatinoğlu: “Kılıçdaroğlu ‘alevi’ diye oy vermeyecek olanın allah belasını versin”
376 views
20 Nisan 2023 - 18:22
Spread the love

Sosyal medya hesabından ‘Alevi’ başlığı altında bir video paylaşan Millet İttifakı’nın cumhurbaşkanı adayı Kemal Kılıçdaroğlu, “Ben Aleviyim. Hak, Muhammed, Ali inancıyla yetişmiş samimi bir Müslümanım.” Dedi.

Gençağa Karafazlı

Kılıçdaroğlu’nun bu açıklamasını en son haber sitesi “Kılıçdaroğlu açık açık aleviyim” dedi manşet ile okurlarına duyurdu. Enson haber sitesinin bu haberine bir çok kesimden tepki geldi. Tepki gösterenlerin arasında Rize barosu Av.Ateş Hatınoğlu’da vardı. Hatınoğlu sosyal medya sayfasında yayınladığı yazıda”, “her şeyi tamam , iyi ama Alevi” diye oy vermeyecek bir kişi varsa Allah belasını versin” şeklinde tepki gösterdi.
İşte Hatınoğlunun o yazısı,
“Enson Haber isimli sitenin; Kemal Kılıçdaroğlu’nun Aleviliğine atıf yapan ve sanki büyük bir ayıbı itiraf etmiş gibi bir zihniyeti yansıtan bu edepsiz manşeti açıkça nefret suçudur. Kılıçdaroğlu’na oy vermeyeceğimi söyledim ve kendi hayat felsefeme göre nedenlerini saydım. Ancak bu ülkede Kemal Kılıçdaroğlu’na “her şeyi tamam, iyi ama Alevi” diye oy vermeyecek bir kişi varsa Allah belasını versin.
Alevilik İslami bir inanış ve yaşam manzumesidir. Ortaya çıkışını bilmeden hala aşağılık mum söndü iftirasına inanlar insanlar var bu ülkede. Ve en büyük kabahatlerden biri de Aleviliği Marksist bir ideoloji , İslam dışı bir inanış haline getiren Alman istihbaratının kucağında semiren Allahsız Alevilerde.
Aleviliğin kökenini oluşturan Hoca Ahmet Yesevi ekolü göçebe Türkmenlerin İslamiyet’i kabulünde en önemli merhaledir. Şehirli yerleşik Türkler İslamiyet’i çok çabuk kabul ederken Türk nüfusunun çoğunluğunu oluşturan göçebe Türkmen aşiretleri İslamiyet’i kabulde direnç göstermişlerdi. Yerleşik Türkler İslam’ı Fıkıh , Kelam , Akaid gibi İslami bilimler doğrultusunda yaşarken Hoca Ahmet Yesevi’nin yerleşik olmayan Oğuz boylarına yönelik fıkıh ve kelamın katı kurallarından ziyade Allah , Muhammed , Ali ve Ehlibeyt sevgisine dayanan iyilik , dayanışma , hoşgörü ve sevgiyi önceleyen cihat ve gaza duygusuna dayalı öğretisi kolayca kabul gördü. Aleviliğin temeli bu din öğretisidir. Bu ayrışmaya o tarihler için şehir Müslümanlığı ile göçebe Müslümanlığı denilebilir. Ki Söğüt’ü mesken tutan Kayı obasında da diğer boylar gibi tamamen Alevi Türkmen yaşayışı hakimdi. Bu yüzden hepimizin dedelerinin Alevi olduğunu unutmamak gerek.

Fatih Sultan Mehmet’e kadar ki padişahlar Türkmen- Oğuz geleneklerini kuvvetle koruyan beğlerdi. Prof. Faruk Sümer II. Beyazıt’ın oğullarından birinin “Korkut” adını , Cem Sultanın oğullarından birinin “Oğuz Han” adını taşımasını Türkmen-Oğuz geleneğinin devamı olarak gösterir. Bu ilk padişahlar mutlakiyetçi otoriteye sahip birer sultan değil gazilerin yol arkadaşı “eşitler arasında birinci” idiler. Henüz Sünnilik ve Alevilik arasında bir çekişme değil aksine birlik vardı.

Kurumsallaşmalar yoluyla Sünni merkezin gücü arttıkça Türkmen aşiretleri kenarda kalıyordu. Göçebeler devletin onları toprağa yerleştirme ve tarımsal üretici ve haliyle vergi veren kullar haline getirme politikasına karşı direnç gösteriyordu. Aynı zamanda bir ordu disiplinine girmeyi de red ediyorlardı.

Osmanlı’nın hızla merkezileşme eğilimi o tarihe kadar yaşadıkları hayata alışmış , bir yerde oturmayan ve vergi kavramını , disiplinli bir yerleşik hayatı tanımayan Türkmenleri rahatsız ettiği gibi Osmanlıyı da rahatsız ediyordu.

Murad zamanında devşirmelerden oluşan disiplinli yeniçeri ordusunun kurulması disiplin ve hiyerarşi tanımayan Türkmen aşiretlerinin etkisizleşecek olmalarının işaretiydi. Amaç aşireti , işi , dükkanı olmayan mutlak padişaha bağlı bir ordu , yine taht mücadelesi yapmayacak , güç halini almayacak , Osmanlı hanedanı ile rekabet etmeyecek yönetici bir sınıf oluşturmaktı.

Osmanlı Devleti kurumsallaştıkça ve padişah eşitler arası birinci değil kardeşini dahi idam ettirme yetkisine ve gücüne sahip mutlakiyetçi bir sultan haline geldikçe Türkmen geleneklerinden kopuyordu. Bu aynı zamanda Sünni İslam’la Türkmen Aleviliği arasında ki yol arkadaşlığının sona ermesi demekti.

Şerif Mardin’in deyimiyle kenarda kalan Türkmen geleneklerine bağlı kitleler ile merkezde ki bürokrasi ve kentler birbirine yabancılaştı.

İşte bu ortamda tahta geçen Şah İsmail dışlanmış Anadolu Türkmenlerini sahiplendi.
Türkmen- Oğuz boylarından iki hükümdarın şahsında iki devleti karşı karşıya geldi ve Anadolu’da kan gövdeyi götürdü.

İşin dramatik tarafı şu ki ; Anadolu’da Sünni baskından ve zulümden kaçan Alevi Türkmenlerin tıpkı Osmanlı’da ki gibi merkezi ve kurumsal bir devlet haline gelen Safevi Devletinde de kurucusu oldukları devletten ve sistemden dışlanmışlar ve kenara itilip Şiilerin büyük zulümlerine maruz kalmışlardı.

Aslında önce şunu kabul etmek gerekir ki aramızda ki bu ayrılığının tarihi kökeni asla dini değil tamamen siyasidir. Bu siyasi sorun Arapların kendi geleneklerinden, sosyal yapılarından , Arap kabile asabiyetinden ve tamamen hilafetin yani devlet iktidarının , siyasi iktidarın ele geçirilmesiyle ilgili dört halife döneminde ki ve sonrasında ki çekişmelerden kaynaklanmıştır.

Dört halifeye , sahabeye , ashaba sevgi ve saygı duymak ayrıdır. Ancak onlara öyle bir ulûhiyet atfedildi ve öyle hadisler uyduruldu ki hatasız, günahsız, cennetlik kimseler olarak siyasi makamdaki halifelere eleştirilemez kutsallıklar atfedildi. Siyaset ve gelenek dinin içine sokuldu.

Arapların kendi siyasi çekişmelerinden bize ne? , devleti yönetmek onun hakkıymış , hurmalık şunun malıymış , bize ne? O çağın siyasi ve kişisel çekişmelerini bu gün bir düşmanlık ve nefret sebebi kılmak ne kadar İslami’dir? Biz Türkler kimin haklı kimin haksız olduğunu bilen , Ehli Beyt’e , Hz. Ali’ye çok büyük değer veren bir milletiz. Ama bunları bir husumet ve nefret meselesi yapmak bizim işimiz olmamalı.

“Bismişah Allah Allah
Hak erenler aşkına,
Kerbela’da susuz can verenler aşkına
Ol Yezid elinde susuz kalanlar aşkına
Sebil edelim Hüseyin aşkına
Gerçek erenler demine huuu…”
Av. ATEŞ HATİNOĞLU

(Bilgiler Taha Akyol’un “Osmanlı’da ve İran’da Mezhep ve Devlet” , Ethem Ruhi Fığlalı’nın “Türkiye’de Alevilik Bektaşilik” isimli kitaplarından derlenmiştir. Ayrıca; Tufan Gündüz’ün “Son Kızılbaş Şah İsmail” , Rıza Zelyut’un “Türk Aleviliği” ve Ömer Lütfi Barkan’ın “Kolonizatör Türk Dervişleri” isimli kitaplarını okumanızı tavsiye ederim.)”

PİYASALARDA SON DURUM
  • DOLAR
    -
    -
    -
  • EURO
    -
    -
    -
  • ALTIN
    -
    -
    -
  • BIST 100
    -
    -
    -