Kuzey Teve

TSK’daki işkence kabul edildi

TSK’daki işkence kabul edildi
Gençağa Karafazlı( karafazli@msn.com )
93 views
03 Ocak 2021 - 12:50
Spread the love

 

Anayasa Mahkemesi, Hava Harp Okulu’ndan ayrılmak zorunda bırakılan başvurucuyu haklı buldu. Kararda, bu tür iddiaların zamanında araştırılmamasının, TSK içinde örgütlenmesi muhtemel yapıların ortaya çıkarılmasını engellediği vurgulandı.

Anayasa Mahkemesi’nin ihlal kararının gerekçesi Resmi Gazete’nin bugünkü sayısında yayımlandı. 1991 doğumlu olan Başvurucu Ümit Ömür Salar, Kuleli Askeri Lisesi’ni bitirdikten sonra 2009 yılında Hava Harp Okulu Öğrenci Seçme Uçuşu (ÖSU) kampına katıldı. Kamp bitiminde Hava Harp Okulunda eğitimine başlayan başvurucu, okulda bazı subayların ve lider öğrenci olarak tabir edilen bazı 4. sınıf öğrencilerinin fiziki ve psikolojik baskı yaptığı bahisle, kendi isteğiyle 24 Mayıs 2010 tarihinde Hava Harp Okulu’ndan ayrıldı.

Salar, subaylar ve bazı 4. sınıf öğrencileri hakkında Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na başvurarak şikayetçi oldu. Başsavcılık, şikâyet konusunun askeri yargının görev alanında kaldığı gerekçesiyle dosyayı Kuzey Deniz Saha Komutanlığı Askeri Savcılığı’na gönderdi. Başvurucu şikayet dilekçesinde, ÖSU kampında ve Hava Harp Okulu’nda eğitim gördüğü dönemde kendisine fiziki ve psikolojik baskı oluşturacak davranışlardan bahsederek, sistematik şekilde yapılan bu muamelenin temel amacının kasıtlı olarak kendisini okuldan ayrılmaya zorlamak olduğunu iddia etti.

Başvurucu Salar dilekçesinde, ÖSU kampı boyunca kendisinin uykusuz bırakıldığını, bir odaya kapatılarak sabaha kadar okulda barındırılmayacağı yönünde hakaret ve tehditlere maruz kaldığını, savaş eğitimine ilişkin uygulamalarda kendisine diğer öğrencilerden farklı davranıldığını, kampta görevli rütbeli M.S.’nin de kendisine hakaret ettiğini ve okuldan ayrılması için sözler söylediğini, öğrenci E.A.nın 250 kişilik topluluk önünde “Sen adam değilsin, senin yerin burası değil, burada işin yok, istenmiyorsun, çok iyi rol yapıyorsun, karaktersizsin, git sen Emret Komutanım’da oyna”dediğini, çantasına porno CD ve kadın iç çamaşırı konulduğunu, bunu fark etmesi üzerine ilgili rütbelilere bilgi verdiğini ancak herhangi bir işlem yapılmadığını iddia etti.

Yürütülen soruşturma sırasında başvurucunun tanık olarak dinlenmesini istediği kişilerin çoğu, başvurucunun fiziki ve psikolojik bir baskıya maruz kaldığını beyan etti, olayları doğruladı. Tanık H.B., bazı rütbelilerin ve 4. sınıf öğrencilerinin askeri liseden gelen öğrencileri baskı ile okuldan attırmak için bir örgüt gibi hareket ettiklerini, tanık C.O.K. ise hedef alınan başka öğrencilerin de akla hayale gelmeyecek sözlerle, davranışlarla ve verilen cezalarla okuldan kendiliğinden ayrılmalarını sağlamak için çaba sarf edildiğini anlattı. Askeri savcılık ise darp olmadığı, bazı iddialarla ilgili tanık olmadığı, bazı suçların şikayetlerinin ise zamanında yapılmadığı gerekçesiyle kovuşturma yapılmasına yer olmadığına karar verdi.

İŞKENCE VE KÖTÜ MUAMELE İHLALİ

Askeri Savcılık kararına yapılan itiraz, 1. Ordu Komutanlığı Askeri Mahkemesi tarafından reddedildi. Başvurucu da Hava Harp Okulu’ndan ayrılmaya zorlamak için bazı subay ve öğrencilerin diğer öğrencilere sistematik ve onur kırıcı davranışlarda bulunduğundan bahisle kötü muamele yasağının ihlal edildiği gerekçesiyle Anayasa Mahkemesi’ne başvurdu. Yüksek Mahkeme, Anayasa’da güvence altına alınan işkence ve kötü muamele yasağının usul boyutunun ihlal edildiğine karar verdi. İhlalin sonuçlarının ortadan kaldırılması ve yeniden soruşturma yapılması için dosyayı Deniz Kuvvetleri Komutanlığı Kuzey Deniz Saha Komutanlığı Askeri Savcılığına gönderilmesine hükmeden Anayasa Mahkemesi, başvurucuya, 24 bin TL manevi tazminat ödenmesine karar verdi.

Emir-komuta zincirinin hâkim olduğu Hava Harp Okulu’nda öğrencilik yapıldığı dönemde kötü muameleye uğradığı iddiasında bulunmanın ve bu iddiaları ispatlar nitelikte deliller veya tanıklarla savunmanın çok zor olduğuna dikkat çekilen kararda, mevcut bulguların yeterli olduğu belirtildi.

Hiyerarşik düzenin ve askeri eğitim uygulamalarının içeriğinin, mevcut askeri yapı ve sistematik bir devamlılık nedeniyle kötü muameleye varan uygun bir ortam oluşmasına veya öğrencilerce bu şekilde algılanmasına yol açılabileceğine işaret edilen kararda, bu tür bir ihtimalin askerlik mesleğinin doğasındaki zorlukların ve bireylerin bu zorluklara alıştırma maksadıyla uygulanan eğitimlerin yöntemlerinin ve içeriğinin sorgulanmasına yol açmaması gerektiği vurgulandı.

ASKERİ SAVCILIK ŞİKAYETLERİN ARTMASINI GÖZETMEDİ

TBMM Dilekçe Komisyonu Genel Kurulu raporlarında da başvurucunun iddialarına benzer görüşlerin yer aldığına dikkat çekilen kararda, askeri savcılığın katı hiyerarşik yapının hakim olduğu Hava Harp Okulu’nda öğrencilik yaparken kötü muameleye uğradığı iddiasında bulunmasının ve bu iddiaları ispatlar nitelikte deliller veya tanıklarla savunma yapmasının çok zor olduğunu dikkate almadığına işaret edildi.

Başvurucunun maruz kalındığı anlaşılan davranışların, askeri eğitim kapsamındaki tüm öğrencilere uygulanan eğitimden farklı olarak başvurucuyu yıldırmaya yönelik olduğu izlenimi uyandırdığının vurgulandığı kararda, “Bazı harp okulu öğrencilerinin eğitim sırasında ancak eğitim gerekleriyle bağdaşmayan fiziki ve psikolojik kötü muamelelere tabi tutuldukları, sürekli ve sistemli olarak bezdirme uygulanması nedeniyle harp okulundan kayıtlarını sildirmeye mecbur bırakıldıkları hususlarında şikâyetlerin yoğunlaşarak arttığı da Askeri Savcılığın kararında gözetilmemiştir. İstatistiklere de yansıyan bu durum, iddiaların ciddiyetini ortaya koymaktadır” denildi.

İDDİALARIN ARAŞTIRILMAMASI TSK’DAKİ YAPILANMALARIN ÜSTÜNÜ ÖRTTÜ

Bu tür iddiaların zamanında ve detaylı bir şekilde araştırılmamasının, Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) içinde örgütlenmesi muhtemel yapıların ortaya çıkarılmasını da engellediğine dikkat çekilen kararda, şöyle denildi:

“Bu durum kişilerin temel hak ve özgürlüklerinin ihlal edilmesinin üstü örtülü bir şekilde, sistematik olarak devam ettirilmesine ve eylemlerin askeri bir eğitim kurumunda olması nedeniyle millî güvenlik yönünden de sorunlara yol açabilecek niteliktedir. Nitekim anılan Askeri Savcılığın takipsizlik kararından sonra yaşanan 15 Temmuz darbe girişimi ve başvuru konusu olayda şüpheli sıfatı bulanan bazı kişilerin ‘Fetullahçı Terör Örgütü’ (FETÖ) ve ‘Paralel Devlet Yapılanması’ (PDY) olarak bilinen terör örgütü üyesi olduğu gerekçesiyle TSK’dan ihraç edilmesi, soruşturma sürecinde öngörülemeyen ancak tanık beyanlarında var olduğu ileri sürülen örgütün FETÖ/PDY olup olmadığını da ayrıca incelemeyi gerektirmektedir. Sonuç olarak başvurucunun, soruşturmadaki diğer delillerle işkence ve kötü muameleye ilişkin savunulabilir bir iddiasının bulunmasına rağmen somut olayda bu iddiaların özen ve hassasiyetle soruşturma konusu yapılmaması nedeniyle Anayasa’nın 17. maddesinin üçüncü fıkrasının usul bakımından ihlal edildiği kanaatine ulaşılmıştır. Başvuruda işkence ve kötü muamele yasağının usul bakımından ihlal edildiği sonucuna varılmıştır.”

PİYASALARDA SON DURUM
  • DOLAR
    -
    -
    -
  • EURO
    -
    -
    -
  • ALTIN
    -
    -
    -
  • BIST 100
    -
    -
    -