Türkiye’de artan enflasyon ve zamlar çocukları da vuruyor. Esenyalı’da kadınlar, çocuklarını bir kuru ekmekle okula göndermek zorunda kaldıklarını söylüyor.
Özlem Songül ABAYOĞLU
İstanbul
Artan enflasyon ve zamlarla geçim giderek zorlaşıyor. Kiralar, faturalar ve mutfak masrafını karşılamak artık neredeyse imkansız. Yaşanan derin yoksulluk ise çocukları vuruyor. Araştırmalar, nüfusun yüzde 74’ünün bebek maması ve bezi almakta zorlandığını ortaya koyarken okul çağındaki çocuklar bu durumdan en fazla etkilenenler arasında. Esenyalı’da konuştuğumuz kadınlar, çoğu zaman çocuklarını bir kuru ekmekle okula göndermek zorunda kaldıklarını söylüyor.
“PEYNİR, ZEYTİN KOYABİLİRSEM SEVİNİYORUM”
4 çocuk annesi Ayşe’nin 3 çocuğu okula gidiyor. Çocuklarına tek başına bakan Ayşe’ye ‘Çocukların beslenme çantalarına ne koyuyorsun?’ diye sorduğumuzda “Hiçbir şey koyamıyorum” yanıtını alıyoruz. “Çocuklarımın beslenmesine peynir, zeytin koyabildiğim zaman mutlu oluyorum” diye konuşan Ayşe “Genelde bunları bile koyamıyorum. Bir kuru ekmekle okula gidiyorlar” dedi. Her anne gibi çocuklarının beslenme çantasına güzel şeyler koyabilme şansı olmadığını anlatan Ayşe “Çocuklarım bazen okuldan gelince arkadaşlarının beslenme çantasında getirdiği güzel şeylerden bahsediyorlar. Bana ‘Anne keşke ben de götürebilsem’ diyorlar, ben kahroluyorum. Söyleyecek hiçbir şeyim olmuyor” diyerek anlatıyor yaşadığı zorluğu.
HARÇLIK YOK, ŞİŞEDE ÇORBA VAR
Sedef’in ise 2 çocuğu var. Eşi güvenlik görevlisi olan Sedef, çocuklardan dolayı çalışamıyor. Hep geçim derdi çektiklerini ama pandemiyle birlikte geçim derdinden başka bir şey düşünemediklerini dile getiren Sedef “Öğlen eve de gelemiyor çocuk. Harçlık vermeye kalksak, kantinleri çok pahalı. Her gün en az 10 lira verebilecek bir bütçem yok. Üstelik benim çocuğum kalp hastası. Düzgün beslenmesi lazım ama yapamıyoruz. Ben de o gün evde ne varsa onu koyabiliyorum” dedi. Küçük bir şişe yaptığını içine çorba koyduğunu anlatan Sedef “Onunla gidiyor okula çoğu zaman. Akşam gelince arkadaşlarının beslenme çantalarını anlatıyor bana. Üzülüyoruz ama bir şey diyemiyoruz. Biz pazar alışverişine bile bazen gidebiliyoruz. Gittiğimiz zaman da altını üstüne getiriyoruz en ucuzunu bulabilmek için. Bir domates salatalığı bile alırken iki kere düşünüyoruz. Her gün zam haberi alıyoruz, artık bir şeyler olsun” ifadelerini kullanıyor geçim derdinden bıkmış halde.
“YETİREMİYORUZ”
Gizem’in ise 2 çocuğu var. Küçük çocuğunu konuşma probleminde dolayı dil terapistlerinin önerisiyle kreşe göndermeye çalışıyor. Eşinin asgari ücretiyle geçinmeye çalıştıklarını anlatan Gizem “Küçük kızımı rahatsızlığından dolayı kreşe yazdırdım. Sadece oyun saatlerinde gönderebiliyorum. Bu bile bana çok fazla geliyor. Doktorlar 2 dönem gitmesi gerektiğini söyledi ama bu dönem gidebilecek sadece. Çünkü yetiremiyoruz” dedi.
“VERİLEN LİSTEYE SADECE BAKABİLDİK”
Çocuklarının beslenme çantalarını hiçbir zaman dört dörtlük hazırlayamadığını söyleyen Gizem “Bir kek, bir poğaça. Onları da evde kendim yapıyorum ama artık unuydu yağıydı o kadar pahalandı ki unu alsak yağı alamıyoruz. Daha çok atıştırmalık gibi oluyor kızıma. Ben meyve falan koyamıyorum çünkü hepsi ateş pahası. Sebze de görmüyor benim çocuğumun beslenme çantası. Domatesin fiyatı belli. Bir kilo 4-5 tane geliyor, bu da kaç gün yetecek? İlk dönem öğretmenimiz bir beslenme listesi yaptı. Ama biz o listeye sadece bakabildik. 2 ay sonra o liste kalkmak zorunda kaldı. Öğretmenin kendisi de görmüş olacak ki her ailenin öyle bir bütçesi yok” dedi.
“AZ BÜTÇELİ KEK YAPMAYA ÇALIŞIYORUM”
Hanime’nin ise 3 çocuğu ve bu 3 çocuk için hazırlaması gereken beslenme çantaları var. Önceden öğretmenlerin verdiği beslenme listesine az da olsa uyabildiğini anlatan Hanime “En azından ekmek arası domates peynir koyabiliyorduk. Şimdi onun bile imkanı yok. Ekmeğinin arasına çikolata sürüp gönderiyorum. Gerçi onların fiyatları da çok arttı. Arada evde hamur pişerse ondan koymaya çalışıyorum, az bütçeli kekler yapmaya çalışıyorum” dedi. Çocukların beslenme çantası dışında bir sürü gider ve istekleri olduğunu ama inşaat işçiliği yapan eşinin dönemlik kazandığı parayla geçinmeye çalıştıklarını söyleyen Hanime “Eşim çocukların ufacık isteklerini karşılayamayınca onuru kırılıyor, hissedebiliyorum. İnsanların onuruyla oynanıyor artık. Hakkımız olan beslenme hakkını bile alamıyoruz. Giyinme, barınma, beslenme hakkımıza bile göz koydular. Eskiden bir lirayla bir çocuğu oyalayabiliyordum. Şimdi bazen çocuğuma maske almak için o bir lirayı bile bulamıyorum” dedi.
ARTIK ÇOCUK BAYRAMI BİLE PARALI
Hanime, devlet okulundaki kantinin pahalılığından da dert yanarak “Eskiden 23 Nisan gösterilerine ücretsiz gidilirdi. Veliler, arkadaşlar katılırdı. Şimdi okulumuz çocuklardan kişi başı 30 lira para istiyor. Palyaço, sihirbaz falan getirilecekmiş. Parayı veren gidebiliyor sadece. Benim 3 çocuğum var. 90 lirayı nereden bulup çocuklarımı 23 Nisan gösterisine göndereyim. Bizim halimizi görmüyorlar mı bilmiyorum ama biz her akşam manda yoğurdu veya yulaf ezmesi yiyemiyoruz maalesef” diye konuştu.
HANELERİN YÜZDE 38’İ ÖĞÜN ATLIYOR
Derin Yoksulluk Ağı’nın ‘Türkiye’de çocuk yoksulluğu’ raporuna göre Türkiye’de ailelerin yüzde 74’ü bebek maması ve bezi almakta zorlanırken, yüzde 21’i hiç alamıyor. Aileler 0-3 yaş çocuklarını hazır çorba, şekerli su, pirinç lapası gibi besin değeri bu yaş grubu için yeterli olmayan besinlerle beslemek zorunda kalıyor. Hanelerin yüzde 38.7’sinde neredeyse her gün öğün atlanıyor. Çocukların bir kısmı yetersiz beslenme nedeniyle bodur kalıyor. Görüşülen ailelerin yüzde 39’u pandemi döneminden önce de temiz içme suyuna erişemediğini söylerken, yüzde 49’u ise pandemide içme suyuna erişemedi.
(EVRENSEL)