Son Cumhurbaşkanlığı ve Milletvekili seçimlerinden bu yana tartışılan seçimler sonrası şimdi önümüzde yeni bir seçim var..
Ve kardeşim Hür Özgür Yılmaz ile sevdiğim dostlarımdan olan Mali Müşavir Togay Çoban’ın da aday olduğu AK Parti başta olmak üzere birçok kişi bir çok partide belediye başkanı, belediye meclis üyesi, il genel meclisi üyesi ve muhtar olmak için insanların resmi aday başvurularını yaptıktan sonra sahaya çıktıklarını, yapacakları stratejileri aktarıyorlar bizde gazeteci olarak izliyor, yorumluyoruz.
Gazeteci olarak bunları takip ederek, elimizde olan imkanlar için de haberlerimizle kamuoyuna duyurarak Mart 2024’te yeniden sandık başına gidecek olan seçmenin, toplumun özellikle de partilerin seçmenin önüne sunduğu adaylara dikkat etmesi gerektiğini de anlatıyoruz.
Çünkü, ‘ben adayım’ demek yetmiyor o ‘adayım’ diyenlerin gerçekten topluma, aday oldukları partiye nasıl faydaları olacağını düşünmek lazım.
Evet, metropollerde başta olmak üzere her yıl biraz daha nüfusu azalan, sürekli göç vermeye devam eden Ardahan’da Şeh-ri Eminliğe, yani belediye başkanlığına talip olanları özenle takip ediyoruz.
Bu arada metropollerdeki hemşerilerimizi temsil adına yeniden seçilmek veya var olanların sayısını arttırma çabasını da görmekteyiz.
Hemşerilik duygusunun verdiği baskı içinde daha çok etkin olsun daha çok lobimiz güçlü olsun diye umutlanıyoruz..
Ancak bir gerçek var ki O da özellikle benim ülkenin en büyük şehri İstanbul’da da bir dönem başkanlığını yaptığım sivil toplum örgütlülüğünün olması gereken örneğini ortaya koyan ve ‘Güçlü Ardahan Lobisi’ ilkesi ile yaptığı çalışma ve çağrılar sonucu 39 ilçesi olan İstanbul’un üç ilçesinde 3 Ardahanlının Belediye Başkanı olmasına karınca kararınca katkı sunmuştuk.
Gazeteci Fakir Yılmaz yani benim başkanlığım esnasında bugün adı unutulan stk’nın yaptığı çağrılar sonucu yani ‘Güçlü Ardadan Lobisi’ diye diye kendimi ve ekibimi 6,5 yıl boyunca yorup, parçalayıp, öldürdüğüm, bunu yaparken de kendime değil, Ardahanlı ‘ya, hemşerilerimin özgüvenlerini hissettirmeye çalıştım ve başardım diye düşünüyorum.
Çünkü İstanbul’daki Ardahan tarihinde Fakir Yılmaz döneminde bir ilk olan başarı sağlanmış, İstanbul’da ilk kez 3 tane Ardahanlı hem de KAI sahtekarlarını aşarak kendi başına üç Ardahanlı siyasi CHP’den, estirilen o rüzgarın katkısıyla bir de Gazeteci meslektaşım aracıyla yolunda seyir halindeyken hastalanıp, sonrasında da evimin olduğu Kartal’da bulunan hastanede hayata göz yumduğu Kocaeli Dilovası’nda bir Ardahanlı Belediye başkanımız olmuştu.
Yani böbürlenerek söylüyorum, övünerek söylüyorum hiç kıvırtmaya gerek yok, kendimi ve o dönem benimle birlikte olan yönetimimi haklı olarak övüyorum.
Çünkü benim dönemimde arkadaşlarımla birlikte 2 dönem büyük bir özveriyle çalışarak verdiğimiz mücadeleyi önce Allah, sonra sahtekar olmayan saf temiz Ardahanlı biliyor, tüm İstanbul biliyor, Türkiye biliyor bu anlamda yıllarca dernekçilik kazcılık, naylon masalarda kahvaltıcılık yapanlar değil biz bu memlekette Ardahan’ın olduğunu hissettirdik..
Ve İstanbul Kocaeli Hatta Çanakkale Geyikli Bursa ile kıl payıyla kaçırdık ama olsun diyerek 4 tane belediye başkanının seçilmesine katkımız oldu. Ve seçilmeleri için gerek gazeteciler olarak, gerek dernek başkanları olarak, gerekse iş insanları olarak kendilerine karınca kararınca omuz verdik .
Ama dün adaylık dilekçesini götürüp, partiye veremeyenler bizlerin itmesiyle rüyalarında göremeyecekleri yerlerde, semtlerde, ilçelerde hatta Ardahan’dan ve bir çok kentten kat kat daha büyük yerlerde belediye başkanı olanları da bir çok Ardahanlı gibi bende iyi tanıyorum..
Ve aradan 4-3ve 5 yıl geçti..
Ne oldu, hangisinin Ardahan’da bir taşı var, hangisinin İstanbul başta olmak üzere batı kentlerinde bir Ardahanlı iş insanının ilerlemesine, kazanmasına holdingleşip, daha çok iş istihdamı sağlamalarına katkı sundu?!. Belki de ‘Daha Güçlü Bir Ardahan Lobisi’ diyerek benim iki dönem başında olduğum stk gibi sık sık Ardahanlıları bir araya getiren toplantılar, etkinlikler yaptılar da ben haberdar olamadım..
Bunu sorduğunuzda ise neredeyse tüm Ardahanların bunlardan şikayetçi olduğunu, ‘Ya kardeşim bizden bir şey olmaz’ deniliyor ya ‘bunlar yani 5 yıl önce seçilen bu hemşolar en güzel örneğini ortaya koydular, bizden bir şey olmasın’ iddiasını gerçekleştirerek..
Ve şimdi size soruyorum.. Seçildikleri ilk günlerde resim çektirmekten başka ne yaptınız?
Şimdi, ‘ben adayım’ denildiği anda denmeyecek mi bana ne, İstanbul’un 39 ilçesi, Kocaeli’nin, Bursa’nın, İzmir’in olduğu gibi hangi Ardahanlının bir yırtığına ip ,iğne oldunuz?
Ve Haydi oradan diyecekler gibi..
İşte bu sorunu buna benzer sorunlarla birlikte yaklaştığımız yeni bir seçim daha geliyor..
Şimdi hemşirelerimize bakıyor ve şuna inanıyorum ki bugün ‘adayım’ diyen hemşerilerimi önce kutluyorum başarılar diliyorum.. Bize düşenin başım üstüne diyorum.. Ve yine yanlarında olacağız ama o kadar artık kolay değil..
Niye?
Çünkü dün seçilenler yani başarı ortaya koyamayanlar, burunlarından kıl aldırmayanlar, her şeyi bilenler ele ettik ‘Metropollerde Ben de Adayım’ deyip, seçilmek isteyenlerin işini berbat ederek, hemşo sermayesini beş yıl da bir defada hepsini yiyip, bitirdiler..