Psikolojide en kısa tanımıyla halüsinasyon “olmayanı görmek” ise “olanı görmemek” de negatif halüsinasyondur.
AKP’nin kaybettiği 7 Haziran 2015 seçimlerinden bu yana Erdoğan iktidarının uygulamaya koyduğu muhalefet cephesini parçalama, demokrasi bloğunun arasını açma stratejisi, ana muhalefet partisi CHP’nin lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun yaptığı son açıklama ile zirveye ulaştı.
Kılıçdaroğlu; “Fırat Kalkanı”, “Zeytin Dalı” ve son olarak yapılan “Barış Pınarı” harekâtlarını AKP iktidarı adına tümüyle temize çekti son demeciyle.
HDP’lilerin dokunulmazlıklarının kaldırılmasına “Anayasaya aykırı ama ‘evet’ diyeceğiz” açıklamasıyla, “Yenikapı Ruhu” için koşa koşa Erdoğan’ın arkasına hizalanmasıyla, Fırat’ın doğusuna yapılan askeri harekâtın teskeresine “içi yana yana evet” demesiyle Kılıçdaroğlu, artık iktidarın diskuruna tümüyle boyun eğmiş bir politikacı olma yolunda hızla mesafe kaydetti.
Son açıklamasıyla da iktidar bloğunun savaş politikalarına teslim olmuş bir politikacı olarak negatif halüsinasyona yakalandığını kanıtladı.
Önceki gün “Tezkereye ‘evet’ dememiz doğru bir politikaydı” diye başladı açıklamasına Kılıçdaroğlu:
“Biz, Saray hükümetinin bilmediği pek çok gerçeği biliyoruz. İdlip’te, Afrin’de sivil toplum örgütleri var ve bunların harcamalarının büyük bir kısmı AB tarafından fonlanıyor. Orada Suriye halkına olağanüstü güzel hizmetler götürüyorlar. Fotoğraflarını gördüm, bana bilgi verildi. Şimdi eğer askerlerimiz çekilseydi, bu hizmetlerin tamamı yok olacaktı.”
Neymiş efendim? İdlip’te, Afrin’de sivil toplum örgütleri AB’den aldıkları fonlarla Suriye halkına hizmet götürüyorlarmış. Kılıçdaroğlu da bu hizmetin fotoğraflarını görmüş!
“O fotoğrafları kim gösterdi” diye sormuyorum, artık o sorunun yanıtı bizce çok net.
Kılıçdaroğlu’nun hangi fotoğrafları gördüğünü bilmiyoruz ama biz kendisine görmediği/göremediği ya da görmek istemediği fotoğrafları aktaralım.
Ana muhalefet partisi lideri görmemiş olabilir ama şimdi sözünü edeceğimiz fotoğrafları bütün dünya gördü.
Küresel çapta en büyük haber ajanslarından AFP; o zamanki adıyla ÖSO’cu çetecilerin Afrin’e girdiklerinde iş yerlerini, dükkânları, evleri yağma ederken, çaldıkları bisikletleri, motosikletleri kamyonların kasalarına, traktörlerin römorklarına yükleyip kaçırırken, kümese girip tavuk çalarken çekilen görüntüleri dünyanın dört bir yanına servis etti.
Afrin’in bereketli topraklarında yetişen zeytin ağaçları ve elde edilen zeytinyağı en önemli zenginliğidir. Geçen seneki hasatta elde edilen zeytinyağları kenti işgal edenlerce çalınıp İspanya başta olmak üzere AB ülkelerine kaçak olarak satıldı.
Suriye İnsan Hakları Gözlemevi (SOHR), “Binlerce zeytinyağı tankı ‘Zeytin Dalı’ operasyonundaki unsurlar tarafından Afrin kırsalındaki zeytin kompresörlerinden çalındı ve çeşitli pazarlarda satıldı” diye açıklama yaptı.
O günlerde İsviçre Milletvekili Bernhard Guhl, “Afrin’de zeytin bahçeleri hem Türk güçleri hem de destekledikleri milisler tarafından yağmalandı. Çaldıkları zeytinyağını İspanya’ya sattılar. Satmaya da devam edecekler” dedi.
Zeytinyağının Türkiye sınırına götürüldüğü, burada yağların “Türk zeytinyağı” diye etiketlenip AB ülkelerine satıldığı, AB ve Türkiye arasındaki ticaret anlaşmasının da bu ticareti kolaylaştırdığı, bu yolla 80 milyon dolar değerinde beş bin ton zeytinyağı gönderildiği iddiaları gündeme gelmişti.
Herhalde Kılıçdaroğlu’nun söylediği “AB fonları” da bu Afrinliler’den çalınan zeytinyağından geliyor!
Afrin’in içinde kontrol noktaları kuran ÖSO çetelerinin bu noktalardan geçen yerel halktan yanlarında taşıdıkları kendi mahsulleri zeytinyağından fiyatının üçte biri oranında haraç aldıklarına ilişkin iddialar da gündeme gelmişti.
Bilmiyorum ana muhalefet partisi liderine bu zeytinyağlarının fotoğrafı da gösterildi mi!
BM Suriye Bağımsız Uluslararası Araştırma Komisyonu bu yılın ilk çeyreğinde yayınladığı raporda, “Afrin’deki silahlı grupların savaş suçu işlediğini” açıkladı.
BM raporunda “komisyon, Afrin’deki silahlı grup mensuplarının rehin alma, zalimane muamele, işkence ve yağmacılık gibi savaş suçları işlediklerine inanmak için makul gerekçeler bulunduğunu tespit etmiştir” belirlemesine de yer verildi.
Raporda, İdlip’de olduğu gibi Afrin’de de çok sayıda doktor, eczacı ya da zengin olduğu sanılan siviller veya bunların çocuklarının fidye için kaçırıldığı hatta bazı vakalarda kaçırılan insanların serbest bırakıldıktan sonra bir kez daha kaçırıldığı saptaması da var.
“Hukuksuzluğun bariz şekilde sürdüğü” yer olarak tanımlanan Afrin’de tutuklanan kişilerin araçlarına, hayvanlarına el konulduğu, arazilerinin özellikle de zeytinliklerinin yağmalandığı da raporda yer alıyor.
Afrin’in işgalinden sonra cihatçı çetelerin eline geçen bölgelerde şeriat kuralı uygulandığına, götürülen kadın gazetecilerin başlarını nasıl örttüğüne ilişkin fotoğrafları bütün dünya gördü. Ama anlaşılan ana muhalefet partisinin lideri hala görmemiş!
Herhalde İdlip’te de cihatçı çetelerin şeriat projelerini hayata geçirdiğine ilişkin fotoğraflar da pek görülmemiştir.
İdlip’te yaygın bir şeriat eksenli eğitim uygulanıyor. Sadece çocuklara değil, gençlere dönük şeriat eğitimi kampanyaları sürüyor.
Bölgenin uzmanı, araştırmacı-gazeteci Faik Bulut’un İdlip’e ilişkin tümüyle şeriat hükümlerine göre yönetilen özel yerleşimlerin fotoğrafını da belli ki gören olmamış.
“Bu örnek köylerin özel yönetimi, her yönüyle şeriata uygun yerleşim bölgelerini idare etmek ve şeriata uygun eğitim vermekle yükümlüdür. Bu konudaki talimatlar çok açık: Tesis, kamp, site veya köylerde oturan herkes şeriat eğitimini almaya mecburdur. Günlük davranış ve faaliyetleri şeriat kurallarına mutlaka uygun olmak zorundadır. Küçük çocukların ‘namazım hayatımdır’ programına katılmaları şarttır. Esnafın, tütün ve mamullerini satmaları yasaktır; namaz saatlerinde açık bir dükkân kalmayacaktır.” (El Nusra’nın İdlib’teki şeriat okulları ve cihat köyleri / Faik Bulut/ Gazete Duvar)
İşte gösterilmeyen ya da Kılıçdaroğlu’nun görmek istemediği fotoğraf bu.
Savaş fena halde gözleri kör etmiş. Gösterilen fotoğraflar üzerinden halüsinasyon görüyorlar, olmayanı var sanıyorlar. Ama savaşın ana muhalefet liderine yaptığı esas yan etkisi olanı görmemek yani negatif halüsinasyon. Neyse ki CHP de hala savaş gerçeğini görenler, negatif halüsinasyon hastalığına yakalanmamış insanlar var.