Sayıştay raporunda, “Eğitim denetimi, özellikle gelişmiş ülkelerde ve bilimsel yaklaşımlarda akademik başarı ve kalitenin temel etkenlerinden biri olarak kabul edilmektedir” denilirken, 2010 yılından itibaren Türkiye’de yapılan kapsamlı değişikler nedeniyle, teftiş sisteminin nitelik ve etkinlik sorunları nedeniyle eğitim, öğretmen katkısının zayıfladığı vurgulandı.
Rapora göre Bakanlık, eğitimdeki sistem değişikliklerinde daha çok yetki ve görev alanları ile statü ve unvanların farklılaştırılmasına odaklanmış değişikliklerin amaç boyutu uygulamayı yönlendirmede etkisiz kalmış.
Teftiş ve rehberlik eksikliği, eğitim sistemindeki temel sorunlar sıralamasında ilk sırada yer alırken, müfettiş sayısındaki büyük eksikliğe dikkat çekiliyor.
Milli Eğitim Bakanlığı’nın teftiş sisteminin etkili bir yapıda olmadığını vurgulanırken, müfettiş sayısındaki yetersizliğin altı çizildi.
Raporda bu durum, “Gelinen aşamada, Bakanlığın sadece kendi bünyesinde 60.000 civarında kurum ve 1 milyonu aşkın personelinin bulunduğu, ayrıca Bakanlık tarafından izlenen, koordine edilen diğer kurum ve kuruluşların da Teftiş Kurulu’nun görev alanında yer aldığı dikkate alındığında, 498 adet müfettiş ile yeterli düzeyde bir teftiş, soruşturma, rehberlik, analiz ve raporlama yapılması mümkün görünmemektedir” diye açıklanıyor.
Sayıştaş, il müdürlükleri bünyesinde görev yapan 1539 Maarif Müfettişinin illere dağılımında büyük dengesizliklere de dikkat çekiyor.
24 İLE DÜŞEN MÜFETTİŞ SAYISI 39
Tunceli, Şırnak, Hakkari ve Ardahan hiç müfettiş bulunmazken, aralarında büyük illerinde yer aldığı 24 ilde müfettiş sayısı 39 olarak açıklandı.
EN FAZLA MÜFETTİŞ ANKARA’DA
Rapora göre Bursa’da görevli müfettiş sayısı 61, Ankara’da 211 iken, Erzurum’da 6, Mardin’de ise sadece 3 müfettiş görev yapıyor.
İller arasındaki dengesizlik sadece müfettiş sayısı ile sınırlı kalmıyor, uygulama birliğinin olmadığının da altı çizildi.
BAKANLIK SORUMLULUĞU TBMM’YE ATTI
Raporda eğitimde kalite ve standardizasyonun için teftiş sisteminin istikrarlı bir yapıya ve yeterli kapasiteye kavuşturulması şart olduğuna işaret edilirken, Milli Eğitim Bakanlığı tarafından Sayıştay’ın tespitlerine verilen yanıtlar dikkat çekiyor.
Milli Eğitim Bakanlığı, denetim sisteminde yenilenme ve güncellemeye ihtiyaç olduğu kabul ederken, teftiş sisteminde gelinen noktadan TBMM’yi sorumlu tutuyor.
Denetim sistemine ilişkin yasal düzenlemeler yapıldığını kaydeden Bakanlık, “Yasama yetkisi Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne aittir diyerek” yapılan eleştirilerin kendilerini değil, Parlamento’yu ilgilendirdiğini öne sürdü.
Bakanlık eleştirilere şöyle yanıt verdi: “Anayasa’nın 7’nci maddesinde yasama yetkisinin Türk Milleti adına Türkiye Büyük Millet Meclisinde olduğu, 123’üncü maddesinde idarenin kuruluş ve görevleriyle bir bütün olduğu ve kanunla düzenleneceği kural olarak belirlenmiştir. Bir kamu kurumunun görmesi gereken kamu hizmetinin niteliğinin hangi kamu görevlilerince yerine getirileceğine karar verme yetkisi yasama organına aittir.
YASAL DÜZENLEMELER ÇERÇEVESİNDE
Bakanlık denetim sisteminde yapılan tüm değişim ve dönüşüm çalışmaları, Türkiye Büyük Millet Meclisinde çıkarılan yasal düzenlemeler neticesinde hayata geçirilmiştir. Dolayısıyla, denetim bulgusunda eleştiriye konu husus idari işleyişe ilişkin olmayıp, Türk Milleti adına yüce Meclisin iradesi ile ortaya koyduğu yasal düzenlemelere ilişkindir. Yüce Meclis tarafından yapılan yasal düzenlemeler çerçevesinde Bakanlık idari yapısı en iyi şekilde kurgulanmaya ve işletilmeye çalışılmaktadır. İdarenin bunun aksi bir düzenleme ve işlem yapması düşünülemez.
MÜFETTİŞLER DENETİM BİRİMİNİN PARCASI DEĞİL
Mevcut durumda, 652 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin; ‘Maarif Müfettişleri illerde il müdürüne bağlı olarak inceleme, araştırma ve rehberlik hizmetleri ile il müdürünün vereceği diğer görevleri yapar. Maarif müfettişlerinin çalışma usul ve esasları yönetmelikle belirlenir’ hükmünü içeren düzenlemesinde, bu kadrodaki kişilerin unvanları her ne kadar müfettiş olarak korundu ise görev tanımları müfettişlerle birebir örtüşmemektedir. Bu sebeple bunların denetim biriminin bir parçası olarak değerlendirilmesi doğru bir yaklaşım değildir.
Mevcut yasal düzenleme iktidar ve muhalefetin ortak görüşleri doğrultusunda yasalaşmıştır.”
“OKULLARI TARİKATLAR VE CEMAATLER İŞGAL ETTİ”
Sayıştay Raporunda yer alan Milli Eğitim Bakanlığı’na ilişkin tespitleri ANKA Haber Ajansı’na değerlendiren Birleşik Kamu-İş Konfederasyonu Genel Mali Sekreteri ve Eğitim Uzmanı Ali Taştan, AKP’nin iktidara gelmesinin ardından Bakanlığın teftiş mekanizmasının bilinçli olarak çökertildiğini öne sürdü.
Müfettişlerinin önce isimlerinin değiştirildiğini, ardından da yetkilerinin tırpanlandığını kaydeden Taştan, denetim olmadığı için eğitimin yandaş sendika, cemaatler ve tarikatlar tarafından işgal edildiğini iddia etti.
Taştan eğitim sistemindeki denetimsizliği şu sözlerle eleştirdi:
“İKTİDARIN İŞİNE GELİYOR”
“2012 yılında Kuran Kurslarının denetim yetkisi ellerinden alınan müfettişler, 2014 yılında il müdürlerinin emrine atandılar. Ders denetimi Milli Eğitim eski Bakanı Nabi Avcı’nın sözlü talimatı ile kaldırıldı. Bu talimatla müfettişler okuldan uzaklaştırılmış oldu.
Denetim sisteminin bu hale gelmesi siyasal iktidarın işine geliyor. Müfettişler Milli Eğitim Bakanlığında at oynatmanın önünde büyük engel teşkil ediyorlardı. Yetkileri ellerinden alındı. Sistemdeki işlerlikleri yok edildi. Ve atılacak adımlarda sorun çıkarabilecek kimse kalmadı. Tüm engeller kaldırıldı. Müfettişlerin terk ettiği okulları Tarikat ve Cemaatler işgal etti. Kaçak okul-yurt sayısında patlama meydana geldi. AKP bu durumdan mutlu. Çünkü MEB’de engel çıkaran tüm müfettişler lağvedildi.”