Koronavirüs salgınından sonra dünya
Lise seviyesinde makine teknisyen okulunda subay olan milli güvenlik hocamız; ‘Dünyada savaş sürekli olarak vardır. Bunu askeri anlamda, konvansiyonel olduğu gibi, soğuk savaş, biyolojik, kültürel, ekonomik savaş olarak tanımlayabiliriz’ derdi.
Üniversite ( 1973-1979 ) yıllarında açık/kapalı faşizm tartışılırdı. Tartışılan diğer bir konu da, kapitalizm sürekli olarak krizlerden kendini yenileyerek çıkabilir mi? Ya da yönetimler değişebilir mi? sorusuna cevap aranırdı.
Günümüzde, koronavirüs salgını küresel boyutta ölümlere ve ekonomik kayıplara neden olmaktadır. Bu durum da dünya ölçeğinde bir krize neden olmuştur. Ölüm oranlarına ve etkin olduğu sürelere bakıldığında, ülkelerin yapılarını turnusol kâğıdı gibi belli etmiştir. İnsan ve toplum sağlığını önceleyen devletler, kurumsal yapılarıyla az bir kayıpla salgının yıkıcı etkisini hafifletirken, salt sermaye odaklı faaliyetlerle kurgulanmış ülkeler ise çok daha fazla ekonomik kayıp vermişlerdir. Ve çok daha fazla can kayıpları olmuştur.
Virüs salgınının çıkış nedeni üzerinde birçok senaryo konuşulmaktadır. Kimilerine göre ABD’nin içindeki uluslararası sermaye, daha fazla kar için belirli aralıklarla böyle salgın hastalıkları çıkarmaktadır. Kimilerine göre de tesadüfen çıkmıştır bu salgın. Bbilim ve tekniği, insan ve toplum sağlığı için kullanan ve her türlü salgına hazırlıklı olan ülkeler, bu savaşı kazanacak. Bu tartışmaları siz de izlemişsinizdir. Bu nedenle bu konunun üzerinde yorum yapmayacağım.
25 Nisan akşamı Habertürk TV’de ’Gerçek fikrin ne’ programında konuşmacıların bazı cümlelerini önemsediğim için sizlerle paylaşmak gereğini duydum. Bana göre geleceğin şekillenmesine yönelik önemli tespitlerdi.
Aslında dünyada savaş sürmektedir. Fakat bu, daha önceki savaşlardan farklı olarak sürmektedir. ABD’de 11 Eylül’de ikiz kulelere saldırı bir plan olup, amaç Irak’a girmekti. Irak’ın nükleer ve atom bombası olduğu iddiaları da böyle bir şeydi. Bunu diğer ülkeler de biliyordu. Petrol paylaşımı olunca sustular. Libya benzer senaryo ile parçalandı. Arap baharı da senaryoydu. ABD ile AB zaman zaman ters düşse de ortak bir yol buluyorlardı.
Şu anda Suriye’de ABD ve Rusya da kendi çıkarları için oradadırlar.
Kapitalizm insanın özgürlüğünü alır.
Kapitalizm Çin’i kendi çizgisine getirdi. Programları cüzdan odaklı olduğu için insan unutuldu.
ABD’nin gerçek yüzü daha açık ortaya çıkmıştır.Bu cümleyi ben tarihi anlaşmalarla doğrulayım.
1-) ABD Başkanı Richard Nixon Moskova’da Anti Balistik Füze (ABM) Anlaşmasını imzaladı. (ABD 13 Aralık 2017’de bu anlaşmadan çekildi.)
2-) 1982-1983; ABD ile SSCB arasında Stratejik Silahların Azaltılması (START) görüşmeleri yapıldı. 23 Mart 1983, ABD Başkanı Ronald Reagan SDI –Stratejik Savunma Girişimini, yani Yıldız Savaşları programını başlattı.
3-) 8 Aralık 1987; ABD Başkanı Ronald Reagan ile SSCB Devlet Başkanı Mihail Gorbaçov Orta Menzilli Nükleer Kuvvetler Anlaşmasını ( INF ) imzaladı. ABD Ekim 2018 de ( INF)’den çekildi.
4-) Suriye’de Türkiye ile stratejik ortak olduğunu söylerken, PKK türevlerine sivil askeri gücüm demektedir.
5-) IŞID ve benzeri terör örgütlerini kurduğu ve yönettiği artık bilinmektedir. Yine El-Kaide böyle bir örgüttür.
Bu gün ulusal devlet yok. ABD de dahil ‘ Sermaye Ulus Devlet’leri vardır. Beni m yorumum; Sermaye devleti olduğu için sokağa çıkmayı ve karantina uygulamasını sonlandırma istemektedir.
Sermayenin küreselleşmesiyle, krizin çözümü de en üst düzeyde olacaktır.
Devlet yönetimleri, daha otoriter cizgiye yönelebilecekler.
ABD ile Çin arasında çekişme ise üst seviyede taraf devletlerin katılımı ile sürecektir.
Kimya Mühendisi Hasan Küçük