ABD ile Rahip Andrew Brunson krizinin yaşandığı günlerdi.
İki hafta içinde dolar kuru 4,70 lira seviyelerinden 7 liraya doğru tırmanmıştı. Türk Lirası hızla değer yitiriyordu.
10 Ağustos 2018 günü dolar yüzde 24 değer kazanmıştı TL karşısında.
Dünyadaki 100 ülkede ekonomi haberciliği yapan Bloomberg’in iki Türkiye muhabiri Kerim Karakaya ve Fercan Yalınkılıç Türk Lirası’ndaki ani değer kaybının Türk bankaları üzerindeki etkisi hakkında bir haber hazırladılar.
Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu’nun (BDDK) şikâyeti üzerine başlatılan “ekonomik darbe girişimi” soruşturması sonucunda savcılık Türkiye ekonomisinin istikrarının zayıflatılmaya çalışıldığı gerekçesiyle dava açtı. İki gazeteci hakkında iki ila beş yıl arasında hapis cezası isteniyordu.
Daha sonra Sermaye Piyasası Kanunu’na muhalefet ettikleri iddiasıyla dövizdeki artış, bankalar ve Türkiye ekonomisine yönelik sosyal medya paylaşımları nedeniyle haklarında iddianame hazırlanan 36 kişinin dosyası da bu davayla birleştirilmişti.
Sonuçta oldu mu size bir haber ve arkasından yapılan sosyal medya paylaşımları nedeniyle 38 kişilik bir “ekonomik darbe girişimi” davası.
Dava açılanlar arasında Merdan Yanardağ, Mustafa Sönmez ve Sedef Kabaş gibi tanınmış gazeteciler, yazarlar ve televizyoncular da vardı.
Önceki ay ilk duruşmaya çıkmıştı yargılanan sanıklar. Haberi yapanlardan gazeteci Kerim Karakaya savunmasında “Yaşananları okuyucuya ilettik, yapmamız gereken işimizi yaptık. Haberle ilgili bir maddi menfaat söz konusu olmadığı gibi sermaye aracılığıyla ilgili de bir husus yoktur. 15 yıldır gazetecilik yapıyorum.
Çok kez kriz konusunda yazdım. İlk defa yargılanıyorum” demişti.
Sanıklardan Halil Tokuş doların yükselişi sonrası zamların geleceğini iddia ettiği tweetinin doğru çıktığını söylemişti duruşmada:
“Zaman haklı olduğumu gösterdi. İnsanlar dört beş derece sıcakta tanzim kuyruklarında bekledi. Buradaki insanların birkaç tweeti ile ekonomi yıkılıyorsa bu ülke yansın.” (Kaynak: Gazeteciler ‘ekonomik darbe girişimi’nden yargılanıyor, Pelin Ünker, DW Türkçe)
Davanın açıldığı günlerde iddianameyi okuyunca “böyle saçma dava olur mu” diye düşünmüştüm. Ama yanılmışım. Evet, olurmuş ve turpun büyüğü heybedeymiş. Arkası geliyormuş meğerse.
Saray’a bağlı kalemlerden Dilek Güngör geçenlerde Sabah’taki köşesinden verdi müjdeyi!
“Ulusal ekonominin genel yapısına, Türk Lirası’na, makroekonomik büyüklüklere ve finansal göstergelere ilişkin yalan haber yapsanız da, söylenti çıkarsanız da, yorum yapsanız da, rapor yazsanız da ceza almıyorsunuz” diye yazmıştı Güngör, “Diyebilirsiniz ki 6362 Sayılı Sermaye Piyasaları Kanunu’nun ‘piyasa dolandırıcılığı’ başlıklı 107’nci maddesi var. Fakat o madde sadece belirli sermaye piyasası araçlarının fiyatlarını, değerlerini ve yatırımcıların kararlarını doğrudan etkileyecek haber, yorum ve söylentileri kapsıyor.”
Güngör’ün yazdığına göre şu günlerde konuyla ilgili bir düzenleme hazırlığı yapılıyormuş.
Bunun iki yolu olduğunu söylüyor Güngör; ya Türk Parasının Kıymetini Koruma Kanunu’na bir madde eklenecek ya da Türk Ceza Kanunu’nun “fiyatları etkileme” başlıklı 237’nci maddesine bir ek yapılacakmış.
Nasıl bir ek yapılacağını da yazmış Güngör:
“Ekonominin genel yapısı, milli para, finansal göstergelere ilişkin olarak, bunların fiyat, değer veya seviyeleri üzerinde önemli ölçüde etki doğurabilecek yalan, yanlış ve yanıltıcı bilgi veren, söylenti çıkaran, bu suretle menfaat elde edenlerin altı aydan iki yıla kadar hapis ve beş bin güne kadar adli para cezasıyla cezalandırılması…”
CHP Genel Başkan Yardımcısı Faik Öztrak, partisinin MYK toplantısından sonra yaptığı açıklamada bu bilgileri doğruluyordu:
“Mızrak çuvala sığmayınca damat ekonomiyi eleştirenlere ‘terörist’ demeye başladı. Aileler topluca intihar etme aşamasına gelmiş, iktidar, bunların eleştirilmesinin, haberleştirilmesinin yasaklanacağı sinyallerini veriyor.”
Herhalde son günlerde ekonomik nedenlerden kaynaklanan intihar haberleri arttıkça artık Saray iktidarı böyle bir yasal düzenleme yaparak özellikle muhalifleri, gazetecileri, ekonomistleri susturmak için çalışmalarını hızlandırmıştır.
Yasa maddesinde “yalan, yanlış bilgi verenler” diyor ya. Aslında bu maddeden önce damat-bakan Berat Albayrak’ın yargılanması gerekiyor. Çünkü uzun süredir koyduğu bütün ekonomik hedeflerden ne büyüme oranı ne işsizlik verileri ne de bütçe açığı tuttu; hepsi ya yalan çıktı ya da yanlış.
Ama Saray iktidarının yalanla, yanlışla bir sorunu yok. Belli ki sonunda kabak doğruyu söyleyenlerin, gerçekleri gün yüzüne çıkaranların başına patlayacak.