Gümüşhane siyanür çöplüğü oldu

Sevim DABAĞ

Koza Altın, Gümüşhane’yi altın madenlerinin atık deposu yaptı. Ülkenin çeşitli yerlerinden getirilen altın ve diğer değerli ham metal cevherleri, Koza Altın Madeni Gümüşhane Mastra tesislerinde siyanürle ayrıştırılmak üzere, her hafta kara ve deniz yoluyla bölgeye taşınıyor.

Haftada ham cevher dolu üç gemi, Ege’den Trabzon Limanı’na oradan da kamyonlara yüklenerek kara yoluyla Mastra’ya naklediliyor. Ağustos ayı itibarıyla Bergama’dan her hafta yaklaşık, 30 ton ham cevherin ayrıştırılmak üzere gemilerle önce Trabzon Limanı’na, oradan da karayoluyla Gümüşhane İkisu Köyü Mevkii Şiran yol ayrımındaki açılan alanlara depolandıktan sonra Mastra Altın Madeni’ne aktarılıyor.

Sekiz buçuk tonluk üç gemiyle her hafta Bergama’dan Trabzon Limanı’na götürülen öğütülmemiş ham maden cevheri, 50 tonluk kamyonlarla günde, 150-180 sefer yaparak, iki üç günde Koza Altın Madeni’nin Gümüşhane’deki Mastra tesislerine taşınıyor.

Yöre halkı, ülkenin çeşitli yerlerinden taşınan madenin Gümüşhane’de siyanürle ayrıştırılmasını istemediklerini, fakat sorunu dile getirecek muhatap bulamadıklarını ifade etti. Ayrıca, şehri yönetenlerin madenle olan siyasi ve ticari ilişkileri nedeniyle bu duruma göz yumulduğunu ileri sürdüler.

‘SULARI İÇMEYE TİKSİNİYORUZ’

İkisu Köyü’nden Ergin Karson köylerinin Mastra altın madeninin çok yakınında olduğunu ifade ederek, “Bütün meyvemiz, sebzemiz zarar görüyor. Bergama’da yıkanmasına izin verilmiyor ama; burada yıkıyorlar. Madem zararsız niye yerinde yıkanmıyor? İşsizliğin önlenmesi için kimse ses çıkarmıyor fakat; madenin zararı daha çok. Patates çıkardık; çürüdü. Doğdum doğalı burada yaşıyorum, ben böyle bir şeye rastlamadım. Elma, armut, çiçek tutmuyor. Tutanlar da dalda çürüyor. Domatesi, fasulyeyi pazara götürüyoruz, ‘Nerenin sebzesi?’ diye soruyorlar. Köyün ismini, verince almıyorlar. Beş on kişi maden de çalışacak diye, her şeyin doğal yapısı bozuldu. İnsanların sağlığıyla oyun oynuyorlar. Sularımız kayboldu. Maden açılmadan önce suyumuz tertemizdi, şimdi içmeye tiksiniyoruz. Sağlık maddiyata satılmış.”

Aynı köyden ismini vermek istemeyen bir maden çalışanı da, “Zehiri bal diye yutturdular insanlara. Milleti ‘Balıklar barajda sağlıklı yaşıyor’ diye kandırdılar. Kimse sesini çıkarmıyor” dedi.

‘AĞAÇLAR KURUDU’

Dibekli köyünden Fahri Doruk: Beni madende işe almak istediler ama; girmedim. Sağlığım her şeyin üstünde. Aynı bahçedeki ağaçların bir tarafında meyve var, diğer tarafında yok. Ağaçlarımız kurudu. Bağımız, bostanımız çürüdü. Ne buradakini ne de dışarıdan gelen madeni istemiyoruz.

Dibekli köyünden Yılmaz Doruk: “Koza, Mastra’da madeni ilk çıkardığında tesisi henüz kurmamıştı. Deneme amaçlı ham maddeyi Bergama’ya gönderdiğinde yoldan geri çevirdiler. Getirip İkisu’ya dökmüşlerdi. Bizim insanlarımız sesini çıkarmadığı sürece olacağı budur. Tozunu toprağını biz çekiyoruz. Taşıma sırasında yola düşen taşlardan rahatsızız” TEMA Gümüşhane Temsilcisi Yusuf Oral: Günü kurtarmak adına geleceği katlediyoruz