Aktivist Oktay Konyar, ekolojik sorunların çözümü için “Dayak yemeyen, biber gazıyla tanışmayan yurttaş, yurttaşlık görevini tam yapmamış demektir. Daha fazla dayak yemek zorundayız” dedi.
Antalya’nın Finike İlçesi’nde, taş ocaklarına karşı verdiği mücadeleyle tanınan Aysin ve Ali Ulvi Büyüknohutçu çiftinin katledilmesini protesto için Türkiye’nin dört bir yanından gelen doğa savaşçıları, çevre sorunlarına karşı güçbirliği çağrısında bulundular.
Çevreci aktivistlerden Oktay Konyar, ekolojik sorunların çözümüyle ilgili hukuki yoldan mücadelenin yeterli olmadığını belirterek, “Dayak yemeyen, biber gazıyla tanışmayan yurttaş, yurttaşlık görevini tam yapmamış demektir. Daha fazla dayak yemek zorundayız” dedi.
Türkiye’nin değişik illerinden gelen ve önceki gün Aysin ve Ali Ulvi Büyüknohutçu çiftinin 9 Mayıs günü katledildiği Finike’de maden ocaklarının önünde eylem yapan çok sayıda sivil toplum örgütü temsilcisi, dün de Antalya’da Muratpaşa Belediyesi’nin Değirmenönü Kültür Sanat Merkezi’nde forum düzenledi. Foruma Antalya, Isparta, Burdur, Denizli, Kaş Platformu (A Platformu), Mersin Doğa ve Çevre Platformu, Munzur Doğa ve Çevre Derneği, Bursa Doğa Derneği, Tarsus Çevre Koruma Derneği, Muğla Çevre Platformu, Ege Çevre Platformu, İstanbul Yaşam ve Dayanışma Yolcuları Platformu, Bergama köylüleri,İstanbul Peri Suyu Koruma Platformu’nun da aralarında bulunduğu çok sayıda sivil toplum örgütü ile HDP’liler katıldı. Toplantıda söz alan çevreciler, yaşadıkları bölgelerde karşılaştıkları çevre sorunları konusunda diğer katılımcılara bilgi verip, ortak mücadele için güçleri birleştirme çağrısında bulundu.
Toplantının açılışını Ege Çevre Platformu’ndan Özer Akdemir yaptı. Akdemir, kendilerini Antalya’da bir araya getiren ana unsunun yaşanan acı olduğunu söyledi. Bu acıya ekoloji mücadelesi veren Aysin ve Ali Ulvi Büyuknohutçu çiftinin katledilmesinin neden olduğunu belirten Akdemir, “Eğer birbirimizle yeterince dayanışma içerisinde olabilseydik, bu acılar yaşanmazdı” dedi.
‘DAYAK YEMEYEN YURTTAŞ’
Pos bıyıkları ve giydiği ağa çizmeleriyle dikkat çeken çevre aktivisti Oktay Konyar ise bu sistemi sallayabilecek bir direnişe ihtiyaç olduğunu ileri sürdü. Ekolojik sorunlara karşı direnilmesi gerektiğini kaydeden Konyar şöyle konuştu:
“Dayak yemeyen yurttaş, biber gazıyla tanışmayan yurttaş, eve sağlam dönen yurttaş yurttaşlık görevini tam yapmamış demektir. Türkiye’de ekolojiye karşı hukuki yoldan mücadele sonuçsuz kalıyor. Mahkeme kararlarını kazandık diye oturmak da olmaz. Hangi yargı kararları uygulandı? Hangisi yaşama geçti. Sivil itaatsizlik de bir mücadele yöntemidir. Biz doğrudan sivil itaatsizlik eylemleriyle yurttaş bilincini alanlarda gerçekleştirmek zorundayız. Daha fazla dayak yemek zorundayız. Mücadelede başarılı olabilmek için ortak hedef doğrultusunda hareket edilmesi gerekir. Hedef de Sinop ve Akkuyu’daki nükleer santral projeleridir.”
‘ARKADAŞ ONLAR BİZİM GÜCÜMÜZDEN KORKUYOR’
‘Donkişot Osman’ olarak tanınan Uluslararası Çevre Gazetecileri Derneği Başkanı Osman Akkuş da, Türkiye’de insan hakları heykelinin bile abluka altına alındığını söyledi. Heykelin olduğu yerdeki çiçeklerin bile gözaltına alındığını iddia eden Akkuş, 31 Mayıs’ta Gezi olaylarının yıldönümünde benzer olayların yaşanabileceğinden korkulduğunu ileri sürdü. Akkuş, “Arkadaş onlar bizim gücümüzden korkuyor. Onların korkularının yarısını hissetsek, gücümüzün farkına varacağız” dedi. Ankara’da ateş yakılması ve türkü söylenmesinin de yasaklandığını kaydeden Akkuş, “Ankara Valiliği çeşitli yöntemlerle bizleri yıldırmaya çalışıyor. Ateş bu coğrafyanın genlerinde var. Şamanizmde Alevilikte ateş çok önemlidir. Ateşler yanmalı, ateşler hiçbir zaman sönmeyecek. Türküler de inadına o ateşlerin etrafında çığırılacak” diye konuştu