Çağdaş Hukukçular Derneği ve Halkın Hukuk Bürosu üyesi 17’si tutuklu 20 avukatın yargılandığı duruşma 5’inci gününde devam etti. Tahliye kararının verildiği davada avukatlar saatler sonra tahliye edilerek sabah 7:30’da otobana bırakıldılar.
Bakırköy Adliyesi’ndeki İstanbul 37. Ağır Ceza Mahkemesi’nde başlayan duruşma, ‘güvenlik’ gerekçesiyle dün Silivri Cezaevi Kampüsü’nde devam etti.
Duruşmada savunma yapan avukatlar iddianameye giren gizli tanık beyanlarının usulsüz olduğuna dikkat çekti. Dosyadaki iki gizli tanık ifadesinin 2011 ve 2012 yılına ait olduğu belirtilirken, avukatlar 2013 ve sonrası gelişmelerden yargılandı.
Duruşmada avukatların savunmalarından sonra mütalaasını sunan savcı, ‘kaçma şüphesi’ gerekçesiyle tüm tutuklu avukatların tutukluluk halinin devamına karar verilmesini istedi. Bunun üzerine söz alan Avukat Selçuk Kozağaçlı, “Asıl kaçma şüphesi olan sizsiniz. 1500 hakim kaçtı” dedi.
Müdafi savunmaları alınan duruşmada, tutuklu avukatların tamamının tahliyesine karar verildi. “Mevcut delillerin göz önünde bulundurulması, uzun tutukluluk süresi, adli kontrolün uygulanabilir olması ve sanıkların avukat olmaları” tahliye gerekçesi olarak açıklandı.
Mahkeme tutuksuz sanık Ezgi Çakır için adli kontrol şartının devamına ve bir sonraki duruşmada gizli tanıkların dinlenmesine de karar verdi.
AVUKATLAR ZİYARETÇİ KARTIYLA GİREBİLDİ
Duruşmaya katılmak isteyenler için İstanbul’un Anadolu ve Avrupa yakasında 6 noktadan araçlar kaldırıldı. İçerisinde avukatların da bulunduğu otobüs Silivri Kapalı Ceza İnfaz Kurumu girişinde Jandarma tarafından durduruldu. Avukatlık kanununa aykırı olarak GBT dayatması yapıldı. Avukatların bu uygulamayı kabul etmemesi üzerine otobüsün girişine izin verilmedi. Savcı ile yapılan görüşmeler sonucu avukatlar ziyaretçi kartıyla içeriye girebildi.
Duruşmada tutuklu avukatlar, savunmalarını yaptı.
Avukat Münip Ermiş “Avukatla müvekkil arasındaki bağ koparılamaz. Bir tabur asker var. Buradaki avukatlara karşı mı bu kadar asker getirildi” diye sordu.
‘DELİL OLARAK SUNULANLARIN HİÇ BİRİ DELİL NİTELİĞİ TAŞIMIYOR’
Daha sonra avunma yapan Avukat Hasan Fehmi Demir, “Dosyada delil olarak söylenen hiç bir şey delil niteliği taşımıyor. Bu bir ‘ben yaptım oldu’ davasıdır. Meşru olmayan şiddetin hukuk eliyle yapıldığını görüyoruz. Ceza muhakemesinin merkezine kolluk yerleştirilmiş günümüzde. Önünüzdeki dosyada da fezleke iddianame olmuş durumda. Delil olarak sadece gizli tanıklar var. Onlar da TEM’de dinlenmişler” dedi.
Demir savunmasında şunları söyledi:
‘POLİS AVUKATLARA SİLAH GÖSTERDİ’
“Ceza muhakemesinin merkezine kolluk yerleştirilmiş günümüzde. Önünüzdeki dosyada da fezleke iddianame olmuş durumda. Delil olarak sadece gizli tanıklar var onlar da TEM’de dinlenmişler. Halkın Hukuk Bürosu üzerinden savunmaya gözdağı veriliyor. Bu kadar jandarma da bir temsil, bir model. Bakırköy’de de bu kadar, hatta daha fazla güvenlik vardı. Sivil polis salondan çıkarken silah gösterdi. Açıkça avukatlar tehdit ediliyor. Yargılamada nihai amaç gerçekleri ortaya çıkarmaktır. Olay gerçekleşti mi gerçekleşmedi? Ama bakıyoruz nedeni, ne içini pek de sormak istemiyor Ceza Muhakemesi. Bir suç isnadının kapsamı ne kadar karmaşık olursa olsun fail ile fiil arasında illiyet bağı mutlaka kurulmalıdır. Bakıyoruz böyle bir şey de yok.
‘SAVCI BİR SUÇU İNŞA ETMEYE ÇALIŞIYOR’
Delillerin asıllarının dava dosyasında olması lazım. 18. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki sanıkların birçoğu bu dosyada da var. 18. ACM’deki dosyada delil olarak Hollanda-Belçika’dan alındığı söylenen belgeler var. Savcı bu belgeleri, ‘Ben bunları bu dosyaya koymadım ama haberiniz olsun’ diyerek bu dosyaya eklemiş ve bu şekilde de bir not eklemiş. Savcı ‘Ben 2013 öncesi eylemlerle ilgilenmiyorum’ diyor. Ama 17 klasör bunlardan oluşuyor. Diğer klasörlerde ise Yürüyüş, Halkın Sesi TV’den alınan internet paylaşımları var. Her şey aynı. Yeni olan ne var? Bir kaç tanık daha eklenmiş. İdil Kültür Merkezi’nden alındığını söylenen dijitaller ve Selçuk Kozağaçlı’nın İsmail Ercan’ın evinin orada keşif yaptığı. Dosyanın soruşturma emri yok. 2013 ve 2014 ile ilgili bir soruşturma yok. Birden 2015 yılında soruşturmaların birleştirildiğini görüyoruz. Soruşturma internet paylaşımıyla başlıyor.
Bir suçu inşa etmeye çalışıyor savcı. Asıl amaç savunmaya gözdağı vermek. İdil Kültür Merkezi’nden alındığı söylenen materyaller elektronik veya sayısal delil denilen hafıza kartı, flash bellek gibi dijital kayıtlar, niteliği gereği şahısla birebir bağlantı kurulmalıdır. Hangi cihazdan çıktığı vb. usulü işlemler ispatlanmalıdır. Bakıyoruz dosyada hiçbiri yok. Ele geçirilişi CMK 134’de açıkça düzenlenmiş. Cihazdan elde edilmişse cihaz kimin, anında imajı alınır, avukat varsa örnek imajı verilir.
‘DOSYADAKİ DELİLLER USULSÜZ, ZATEN DELİL OLMA ÖZELLİĞİ DE YOK’
Dijital materyal üzerindeki inceleme imaj üzerinden yapılır. Çünkü materyal üzerinde olursa bu bozulur. Dolayısıyla delil özelliğini kaybeder. Ayrıca çözümlenmesi de tarafsız bilirkişi tarafından yapılıp dosyaya konulmalıdır. Bunlar yapılmadıysa yasal delil olmaz. Dosyada el koyma ile ilgili Sulh Ceza’nın onama kararı yok. Dolayısıyla usulsüz. Dijitaller 21 Ekim’de alınıyor 6 ay sonra imajları alınıyor. Zaten artık bir delil özelliği yok.
‘GİZLİ TANIKLARIN İFADELERİ 2012 ÖNCESİNE AİT’
2 tür tanık var. Birincisi gizli tanık, ikincisi olağan tanık. Gizli tanıklardan Ali Osman Çelik’in 2009 ‘da ifadesi alınmış. Çelik 2011’de ve Ateş, 2012’de alınmış ifadeleri. Bu ifadelerin 2013’ten sonrası suçları aydınlatacağına dair hiçbir şey söylenemez ama algı yaratılacak ya.
Dilovası var bir de. Biz tanıyoruz Ergenekon davasından. Sonradan adı kepçe oldu, ifşa olunca. Kız kardeşini ihbar etti daha sonra beraat etti. Bu dosyaya da eklemişler Dilovası’nı ve Yüzleşme’yi. Gizli tanığın kaynağı Vatan Emniyeti’ndeki polislerdir. CMK 43’te kimler tanık olur, nasıl dinlenir açıkça belirtmiş. Kolluğun tanığı dinleme yetkisi yokken nasıl gizli tanığı dinliyor. Ve bu usulsüzlükler de bu kadar kolay dosyaya konuyor.
Kolluğun dinlediği tanık delil olabilir mi? Berk Ercan şüpheli olarak yargılanırken ifadesi alınıyor. Üst üste ifadeler veriyor. Menemen cezaevinden savcıya mektup gönderiyor: ‘Benim durumum burada kötü, su, yemek vermiyorlar. Size yeni tanık taslağı hazırladım. Sizin için hazırladığım tanık taslağına cezaevi el koydu’ diyor. Savcı da tabi hemen Berk Ercan’ı çağırıyor TEM şubede ifadesini alıyor.”
SAVCI TUTUKLULUK HALLERİNİN DEVAMINI İSTEDİ
Avukatların savunmalarından sonra mütalaasını veren savcı ‘kaçma şüphesi’ gerekçesiyle tüm tutuklu avukatların tutukluluk halinin devamını talep etti.
Daha sonra söz alan tutuklu avukatlardan Selçuk Kozağaçlı, “Asıl kaçma şüphesi olan sizsiniz” dedi.
‘KAÇMA ŞÜPHESİ OLAN SİZSİNİZ’
Savcının mütalaasının ardından savunma yapan Kozağaçlı şunları söyledi:
“Savcıya bu derinlik içerik için teşekkürler. Tutukluluk öncesi bürom basıldı, kapıları kırıldı. O esnada Şam’da uluslararası bir hukuk toplantısındaydım. Ve Şam o dönem ateş altındaydı. ‘Hemen gitmem lazım, büro basıldı, arkadaşlarım gözaltında’ dedim. Suriyeli avukat meslektaşlarım, silahlarla beni koruyarak çıkardı ama ‘Gitme bak televizyonlarda hükümet sizin hakkınızda konuşuyor’ dediler. Tabi ki ‘gitmem lazım’ dedim ve 48 saat sonra uçakla indiğim havalimanında gözaltına alındım. Savcı beni ‘kaçma şüphesi’yle sevk etmeye çalıştı. ‘Onursuzlaşma yöneticilikten sevk et’ dedim. Ben yöneticilikten açtığınız davadan mı kaçacağım? Bizi öldürseniz ölümüz bu toprakta yatacak. Ben nereye kaçtım bugüne kadar da savcı bu mütalaayı veriyor? Bu ahlaksızlıktır, hukukla ilgisi yoktur. Hafıza i beşer nisyan ile malüldür. Bir avuç onurlu haysiyetli avukat aşağılanıyoruz. Asıl kaçma şüphesi olan sizsiniz. 1500 hakim kaçtı.
‘KOVALASANIZ GİTMEYİZ’
Kovalasanız gitmeyiz, öldürseniz ölümüz bu topraklardan çıkmaz. Silivri kararı yanlıştı. Hakimin kuşağını bükmüşler diye dedikodunuzu da yaptık yüzünüze de söyleyelim. Sessizliğiniz bazen gök gürültüsü gibiydi. Siz susunca biz arkadan devletin, MİT’in, emniyetin sesini duyduk. Dikkat edin 5 gündür birimiz bile bir şey için ‘yapmadık’ demedik. Reddetmedik, işte bu onurdur, gururdur.
‘BİZİ HEP HATIRLAYACAKSINIZ, SİZİN CEZANIZ DA BUDUR’
Siz bizim hikayemizi unutamayacaksınız. ‘Suçsuz insanlara bunu yaptık’ diyeceksiniz. Hep hatırlayacaksınız. Sizin cezanız da budur. İslam hukukunda olsaydı dahi bize bu terbiyesizliği yapamazdınız. Bu salondaki erlere ders olsun. ‘Dayağın, baskının yıldıramadığı insan var. Ben gördüm’ desinler. Biz asla yenilmedik. Size de asla güvenmiyoruz. Çok utanacaksınız. Ben de hukukçu olmak isteyenlere bu dosyayı öğreteceğim. En iyi kötü örnekle öğrenilir.”
Kararını açıklamak için ara vere mahkeme heyeti tutuklu 17 avukatın tahliyesine hükmmetti. Karar duruşma salonunda sevinçle karşılandı.