Yazıma başlamadan önce sabah sabah bana gelen bir mesajı birlikte okuyalım mı?
İşte o mesaj…
“Fakir Bey günaydın. İki senedir süren Açık Cezaevi izinleri 30 Mayıs da sona eriyor benim de bir ay cezam kalıyor… İzinde olanlar iş kurmuşlar, aile kurmuşlar Twitter da üç yüz bin falan tweet atılıyor izinler uzatılsın diye haber kanallarında geçmedi hiç. Toplumun büyük bir bölümünün istediği bu durumu medyaya, tv’lere, yerel ve ulusal gazetelere ulaştırma imkânımız var mı acaba?”
Bu mesajı okuyunca ülkenin gerçek gündeminin nasıl sanallaştırılıp, sulandırıldığını da bir kez daha anlarken, birçok işte, atılacak adımda “yaparsa o yapar” denen Cumhurbaşkanının, “Kürt sorununda güzel şeyler olacak” dedikten sonra iyi şeylerin yaşandığı o süreci, yani adına barış süreci denen dönemi yaşayan ülkemde, sınır dışına çekilmeye başlayan PKK’lıların nasıl çekildiği, nereye gittikleri de tartışılan diğer önemli bir konu…
40 Yıldan fazladır ellerinden bırakmadıkları silahlarla ülke dışına çekildikleri belirtilen PKK’lılar ülkenin dağlarını terk ederlerken, Irak’ın, İran’ın, Suriye’nin dağlarında mı bekliyorlar diye merak ederken, bu merakımızın cevabının sanki öyle olduğunu art arda yapılan operasyonlarla “Vurduk, bitirdik, Kırmızı, Yeşil Sarı kategori de bulunanı imha ettik” denen açıklamalardan daha iyi anlıyoruz.
Kiminin üç, kiminin ise 5 bin, birilerine göre ise 8 ile 10 bin kişilik silahlı bir ordu olduğunu, bununla yetinmeyip, ABD destekli tank gibi araçlara da sahip olmaya başladığı ileri sürdükleri PKK’lıların Özbekistan’da, Suriye’deki, İran’da ki gibi ülkemde de çıkarılacak bir genel af ile de silahlarını gerçek anlamda bırakıp, dağlardan evlerine dönmesi en güzeli olacak derim.
Bana göre toplumun büyük bir kesimince de istenen barışın ve genel bir affın ülkeye daha büyük katkı sunacağını belirtenlerin sayısının hiç az olmadığının da bilinmesi gerektiğine dikkat çekildiği şu günlerde sözlerinde durup, durmadıkları tartışılan ama barış sürecinden beri yurt içinden çekilmeye başlayan PKK’nın bugüne dek çokta eyleme girişmediği ve sanki sözünde durduğu da görülmektedir.
Peki onca yüreği parçalayan, kardeşin kardeşe sıktığı ateşin düşüp yaktığı ailelerin göz yaşlarına ve dağ taşta, mağaralarda yakılan yeşil dolar maliyetli silahların susması ve doluluk oranı 330 bini bulan ceza evlerinin boşaltılması için “şimdi sıra kimde?” diye sormaya gerek var mı bilmem ama sanırım yine o süreçte yeni bir Anayasanın hazırlanacağını belirten aynı hükümet hala iktidarda ve karar koltuğunda.
Muhalefetinde mevcut iktidar gibi yeni Anayasa deyip, sustuğunu görüp, durduğumuz ülkede ise iç barışa, ekonomiye ilaç olacak olan bir genel affın istendiği ve bu yönde başta sanal ortamda olmak üzere kampanyaların yapıldığı diğer önemli bir konu ve de sorun olarak önümüzde dururken bu genel affın sadece Kürt sorununu değil, çoğunluğu bu ülkenin çocukları olan örgüt elamanları gibi 15 Temmuz ya da diğer bir çok nedenle yurt dışına giden beyinlerin ülkeye hizmet için dönüşünü de sağlayacağına inananlardanım.
Bu nedenle bende hala ve ısrarla genel af diyorum…