II. Abdülhamit’in 2. Meşrutiyet’i ilan etmesinin ardından 1908’in 24 Temmuz’unda gazeteler ilk defa sansür denetiminden geçmeden yayınlanmaya başladı.
Basında sansürün kaldırışı nedeniyle “Gazeteciler ve Basın Bayramı” olarak kutlanan bugün dolayısıyla Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS), Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC) ve Türkiye Basın Yayın Matbaa Çalışanları Sendikası (DİSK Basın-İş) ayrı ayrı yaptıkları açıklamalarla gazetecilerin işsizlik, sansür, oto sansür, davalar ve gözaltılarla baskı altında tutulmaya çalışıldığını belirterek Basın Bayramı’nı kutlamayacaklarını açıkladı.
TGS: BU ŞARTLAR ALTINDA BASIN BAYRAMI’NI KUTLAMIYORUZ
Sansürün kaldırılışının 111. yıldönümü nedeniyle bir açıklama yayınlayan TGS, “Türkiye bugün baskı dönemini yaşıyorken ‘basın bayramı’ demek de o günü kutlamak da zül” ifadelerini kullandı.
134 gazetecinin cezaevinde olduğunu hatırlatan TGS, yaptığı açıklamada “Türkiye, Dünya basın özgürlüğü sıralamasında 157. sırada, 10 bini aşkın işsiz gazeteci var, yüzlerce basın kartı iptal edilmiş durumda, medyanın yüzde 95’i iktidar kontrolünde, internet gazetecileri güvencesiz, yerel gazeteler resmi ilan kıskacında, medya çalışanlarının çoğu sendikasız ve toplu sözleşmesiz” ifadelerini kullandı.
“Bayram kutlayabildiğimiz günleri getirene kadar 24 Temmuz bizim için sadece tarihte bir gündür” diye devam edem eden TGC “Gazeteciler haklarına, toplum haberine sahip çıktığında 24 Temmuz bayram olacaktır” diyerek açıklamasını sonlandırdı.
TGC: BASIN ÖZGÜRLÜĞÜ DEMOKRASİNİN OLMAZSA OLMAZIDIR
TGC ise Türkiye’de gazeteciliğin tarihin en güç döneminden geçtiğini belirterek gazetecilerin işsizlik, sansür, oto sansür, davalar ve gözaltılarla baskı altında tutulmaya devam ettiğini dile getirdi.
“Basın özgürlüğü çağdaş demokrasilerin olmazsa olmazıdır” ifadelerini kullanan TGC, çok sesli çağdaş bir toplum olabilmenin yolunun, basın ve düşünceyi ifade özgürlüğünün önündeki engellerin kaldırılmasından geçtiğini söyledi.
Gazetecilerin yanında olduğunu ifade eden TGC, yaptığı açıklamada Gazetecilerin düşünceleri ve haberleri nedeniyle hedef gösterilmediği, işten atılmadığı, gözaltına alınmadığı, tutuklanmadığı bir Türkiye’de 24 Temmuz’u bayram olarak yaşamayı diliyoruz” ifadelerini kullandı.
DİSK BASIN-İŞ: HEDEF HALİNE GETİRİLİYORUZ
Disk Basın İş de sansürün kaldırılışının yıldönümü nedeniyle yaptığı açıklamada “Türkiye’de basın ve ifade özgürlüğü ayaklar altındadır” ifadelerini kullandı.
Onlarca meslektaşlarının halen cezaevlerinde tutulduğunu hatırlatan Basın-İş, iktidarın koşulsuz ve tam biat istediğini ve uluslararası yayın organlarında çalışan gazetecilerin hedef haline getirildiğini ifade ederek, sadece basın ve ifade özgürlüğünün değil, demokrasinin ayaklar altında olduğunu söyledi.
MEZOPOTAMYA KADIN GAZETECİLER PLATFORMU: GÜNÜMÜZ TÜRKİYE’Sİ 1908’LERİN GERİSİNDEDİR
Mezopotamya Kadın Gazeteciler Platformu ise “24 Temmuz bizler için bayram değil, her gün gibi mücadele günüdür” başlıklı bir açıklama yayınladı. Açıklamada şunlara yer verildi:
“Osmanlı döneminde, gazeteler sansür memurlarının kontrolünden geçtikten sonra yayımlanıyordu. 24 Temmuz 1908 tarihinde İkinci Meşrutiyet’in ilanının ardından bu uygulamaya son verildi. Türkiye basın tarihinde bu olay ‘sansürün kaldırılması’ olarak adlandırıldı ve Basın Bayramı olarak ilan edildi. Fakat Türkiye’de basının geldiği nokta sansürün en üst uygulamasıdır.
Toplumların demokratik yaşam temelinde sürekli geliştiği bir dönemde; basına ve gazeteciliğe yönelik sansür, baskı, tutuklama gibi politikalar, bir ülkenin ne kadar demokratik bir yönetime sahip olduğuna dair önemli veriler sunmaktadır.
Gözaltı, tutuklama tehdidiyle karşı karşıya olan gazeteciler haklarında yıllara varan cezaların istendiği davalar açılmaktadır. 10 bin gazetecinin işsiz olduğu Türkiye’de onlarca gazetecide güvencesiz, sendikasız çalıştırılmaktadır. Bu karanlık basın tablosu içinde, günümüz Türkiye’si 1908’lerinde gerisindedir.
Bizler kadın gazeteciler olarak, 24 Temmuz’u her günümüz gibi eril zihniyetle mücadele vererek geçireceğiz. Ayrıca, kadının dili, direnişi, ve rengiyle yaratacağımız o güzel günlere yakın olduğumuza olan inancımızla tüm kadın gazetecileri mücadelemizi büyütmeye çağırıyoruz.”