Siyasi partilerin kronik partizan haline gelmiş geniş tabanları vardır. Bunlar, taraftarı oldukları siyasi partilerin her şeyine sahip çıkarlar.
Bu gibilerle, gönül verdikleri siyasi partilerin görüş ve icraatları üzerine tartışma yapmak neredeyse imkansızdır.
Gönül verilen siyasi partinin iktidarında ise bu durum daha da kemikleşmiş hale gelir.
İktidarlar, kendilerine bu derece sahip çıkan kitlelerden etkilenerek yapılan hataları görmez veya önemsemezler. Eleştiriler karşısında sadece muhalefete değil, içlerinden yükselen eleştirilere de tepki gösterir, onları muhalefetin haksız eleştirilerinden etkilenmekle suçlarlar.
Bu durum iktidarların gün be gün kan kaybetmesine yol açar. Sonunda da bu gibi iktidarlar arkalarında nice hatalar bırakarak iktidarlarını kaybederler.
İktidar değişimleri, iktidarların başarısızlıklarından ziyade geminin su alan yerini görmemeyişten veya önemsemeyişinden kaynaklanır. Gerekli önlemler alınmayınca da küçücük delikler gemiyi batırır veya fırsatçılara gün doğar, darbeler oluşur.
20 yıllık Ak Parti iktidarı küresel etkiler oluşturan, ülkeye önemli yatırımlar yapmış, son derece başarılı bir iktidar. Bugüne gelişine kadar türlü engellerle önüne set çekilmek istendi ve bu güçlere karşı çetin mücadeleler verildi.
Akpartinin başında Erdoğan gibi güçlü bir liderin olması bu badireleri atlatmasındaki en büyük etken. Erdoğan’ın güçlü liderliği sayesinde türlü engellere rağmen Akparti çok partili siyasal tarihimiz içerisinde en uzun süreli tek başına iktidar olma rekorunu elinde tutmakta.
Elbet her şeyin sonu olduğu gibi(ne kadar başarı olursa olsun) iktidarların da bir sonu var. Seçmen başarıya bir yere kadar bakar. Zira, başarı eğer gemide açılan deliklerinin görülmesini engellerse veya olası darbelere karşı yeni direnç kaynakları oluşturulamazsa bir an gelir değişim gerçekleşir.
Bunun en yakını İstanbul seçimleridir.
İstanbul’da Akparti eliyle büyük hizmetlere imza atılmış olmasına rağmen, Ak Parti, siyasi geçmişi zikzaklı, sadece bir ilçe belediye başkanlığından başka bir idari görevde bulunmamış biri karşısında yenilgiye uğramıştır.
Bu sonuç bahsettiğim durumlar nedeniyle ortaya çıkmıştır. Akparti İstanbul’a yaptığı bunca hizmeti oya çevirecek yetkinliği kaybedince, seçimi de kaybetmiştir.
Şimdi görüyorum ki aynı durum Merkezi iktidar için de söz konusu. Küresel ekonominin etkilerine sığınılarak yapılan hatalar görmemezlikten geliniyor ve halkın önemli gördüğü birçok şey iktidar tarafından önemsenmiyor.
Ekonominin iyi gitmediğini, birçok alanda tehlike sinyallerinin son sürat yol aldığını belirttiğimizde kronik partizanlar yükselen eleştiri seslerini kesmeye çalışıyor, iktidarın olayları görmesine engel oluyor, yanlış ve hataları maskeliyorlar.
Bu tür sahiplenmeler iktidara sadece zarar verir ve bir an gelir ki artık hiçbir şey çare olmaz.
Türkiye’de iktidar karşısında aklı başında bir muhalefetin olmayışının iktidarın hatalarını görmesini engellediği doğru bir tespit ancak bu tespitin gelecek açısından iktidara bir yararı yok.
İktidar,kendi içinden yükselen eleştirilere kulak kabartmalı, trollere, kronik partizanlara değil, yapıcı eleştirelerde bulunanlara değer vermeli..