Kalkınma modellerinde halkın en alt tabakasını dikkate almak gerekir.
Ülkelerin gelişmişlik düzeyi halkın geneline yansımıyor ise yapılan yeni yatırımlardan yararlananlar genellikle zenginler ve devlet bürokrasisi olur.
O nedenle demokrasi sosyal demokrasiye, sosyal adalete, halkın geneline yayılmış zenginliğe dönüşmelidir.
Avrupa’da işsizlik aylığı bu yaklaşımla ortaya çıktı.
En azından insanların hayatlarını devam ettirebileceği bir ücrete kavuşmaları, birçok hizmetten ücretsiz yararlanmaları esas alınmıştır.
Türkiye’de orta ve alt sınıfla, üst sınıf arasındaki makas git gide açılmaktadır.
İktidarların halkın daha iyi yaşaması, daha çok iyi şeye kavuşması için yaptığı yatırım ve hizmetler halkın gelir seviyesinin düşmesi nedeniyle sadece üst gelir düzeyindeki kişilere yarar durumdadır.
Astronomik araç ve ev fiyatları, yüksek kiralar, paralı yollar, paralı eğitim, paralı sağlık, pahalı hava taşımacılığı vs. artık üst düzey geliri olan insanlara hitap etmektedir.
Gelir dağılımındaki dengesizliklerin arttığı, işsizliğin had safhada olduğu, adamı olmayanın her kapıdan geri döndüğü bir ülke haline gelmek, yapılan nice güzel şeye yazık etmek demektir.!
Devlet, geliri orta ve alt seviyede olanlara, gittikçe yoksullaşanlara, işsizlere çareler üretmeli, onların daha iyi yaşayabilmelerini zorlaştıran hayat pahalılığının önüne geçmelidir.
Başka türlü; Ülkeyi yabancıların ve zenginlerin adresi Dubai’ye çevirseniz neye yarar?