Ülkemizde siyaset, uzun zamandır umut ve çözüm olmaktan çıkmıştır..
Üst egemen siyaset aklı, özellikle ve planlı şekilde kitlelerde umutsuzluk, çözümsüzlük ve güvensizlik yayarak, sorunların çözüleceğine olan inancını yitirmesine sebep olmuştur..

Halk kitlelerinin, muhalefeti ve iktidarı ile siyasetin çözüm olmadığına inanması, bir anlamda da egemen iktidarın işine yarıyor..
Çünkü, halk kitlelerinin, ‘muhalefet iktidara gelse bile sorunları çözemeyeceğine’ inandırılması, bu algının yaratılması, hem halk kitlelerini siyasetten soğutur, hem de iktidarı kalıcılaştırır, mutlaklaştırır..

Özellikle Sosyalist solun siyaseten ‘esamesinin’ okunmaması, siyasetsizliği körüklemekte ve siyasete olan güveni ortadan kaldırmaktadır..
Solun halk kitleleri ile tekrardan güven kazanabilmesi için yeni yollar denenmeli, yeni keşifler yapılmalıdır..

Bunun da başlıca yolu ve esası da, ‘siyaset yaparmış gibi değil’, gerçekten ve samimi şekilde siyaset yapmayı önüne hedef koymakla olur..
Gençliği ve Kadınları elde edemeyen, ulaşamayanlar siyaseten de var olma şansları yoktur..

Geleceğini göremeyen gençliğe, geleceğinin nerede garanti olduğunu gösterecek siyaset yapılmalı ki, o gençlik saflara katılsın..
Yoksa, sadece söylem üzerinden güzel sözler karın doyurmuyor..
Kadınları kucaklamayan, ulaşamayan ve sorunlarına çare olamayan siyasetin de başarılı olma şansı yoktur..

Umudu tükenen insan, ya herşeye inanır boş şeylerin peşine takılır ya da hiçbir şeye inanmaz, herşeye olan inancını kaybeder adeta derbederleri oynar..
Şimdi halk kitlelerinin bir anlamda da durumu budur..

Çözüm olmayan, tıkanan siyaset, kitlelere umut sunamıyor, olamiyorsa, suçlusu siyasetin önünde duran şahsiyetlerdir..
Erdemli duruş, hedef koyduklarını gerçekleştiremediğinde, boş yere iddiayı sürdürmek değil, gerekirse geri çekilmesini de bilmektir..
Ortalık, hedefini tutturamayan ama iddiasını sürdüren siyasetçilerle dolu..

İşte siyasete olan güvenin dibe vurmasının bir nedeni de budur..
Bu bir anlamda da egemen siyasetin ekmeğine yağ sürmektedir..
‘Çöreklenmek’ değil…
‘Değişmek ve Değiştirmek’..
‘Yeni Yollar Keşfetmek’ kural olmalı…