Kara Eylül’ün üzerinden 42 yıl geçti . O günlerde sağcı/solcu diye kamplaşıp birbirlerine kurşun sıkanlar hala o dönemlerdeki ölümleri birbiriyle yarıştırıyor!
1980 askeri darbesine bir ay gibi bir süre kala, komşu mahallemizde karşıt gruplardan iki kişi katledilmişti. Bunlardan biri Bayramali Tatoğlu’ydu, diğeri ise Kırtasiyeci/ kitapçı Yusuf Muradoğlu..
Aradan bunca yıl geçmiş olmasına rağmen o günlerde karşıt gruplar içerinde yer alanlar hala öldürülen, katledilen bu iki komşumuz hakkında ortak taziyede bulunamıyorlar. Her iki grupta yer almış olanlar sadece kendi ölülerini kutsuyor.
Oysa ortadaki her iki cinayet de tasarlanmış, savunmasız insanlara karşı yapılmış kahpece bir katliam..
Bir insan nasıl olur da 42 yıl önce ideolojik olarak karşısında olduğu bir insanın öldürülmesinden hala bir acı duymaz? Nasıl olur da kendi cephesinden katledilene şehit derken, diğerine adeta sevinircesine sessiz kalır?
Bu nefret ve kin duygusunu bugünlere taşımanın insanlıkla herhangi bir ilgisi var mı?
İl dışından gelmiş bir kiralık katil tarafından katledilen Bayramali Tatoğlu, mahallemizde çok sevilen bir isimdi. Neredeyse her yaştaki insanlarla, kadın, erkek ayırt etmeden çok sıcak ilişkiler kurmuş, şen, şakrak biriydi. Cesurdu, kimseye hakkını yedirmez, hak sahibi her mağdura da sahip çıkardı. Uzun süre sol-sağ olaylarına bulaşmamaya özen gösterdi. Oysa, mahalleler neredeyse sol ve sağ fraksiyonların odağı haline gelmişti. Şehir mahallelerinde ağırlıklı olarak sol gruplar hakimdi. Bayramali, mahalle çevresindeki birçok ismin gençleri kendi sol fraksiyonuna katmak için çaba göstermesini uzaktan izliyor, bu grupların hiçbirine bulaşmıyordu. Hatta o dönemde eylemlerin içinde aktif olarak bulunan bazı kişilerle ilgili kimi olumsuz görüşlere sahipti.
(Hatırladığım kadarıyla) Bayramali o dönem sağ görüştekilerin hakim olduğu Rize Eğitim Enstitüsü okul bahçesinde aralarında bayanların da bulunduğu arkadaş grubuyla gezinirken okula hakim olan sağ grubun başındakilerden bazıları ona sataşarak okulu terketmesini istediler. Bayramali bu kişilere diklenince de kalabalık bir grupla acımasızca üzerine saldırdılar ve onu feci şekilde dövdüler.
Artık bu tarihten sonra Bayramali, bu kişilerden intikam almaya and içti ve katıldığı sol grupla birlikte Eğitim Enstitüsünde çatışmalı mücadelelere girerek sağcıların hakimiyetine son verildi, okul solcuların hakimiyetine girdi.
Kısa sürede de içinde bulunduğu sol grupta öncü lider pozisyonuna geldi.
Bayramali, okul yıllarında Zihni Derin Çay Fabrikasında çalışırdı. Çoğu kez fabrika çıkışlarında arkadaşlarıyla konuşa konuşa yaya olarak eve giderdi. Sabah, gece vardiyasından çıktığında ise dolmuşla mahalleye iner, Reşadiye ilkokulunun yol üzerindeki duvarına oturur, orada biraz vakit geçirirdi.
1980 Temmuz sonu, Ramazan ayıydı. Bayramali Ramazan ayında orucunu tutardı. O gün de oruçlu olduğu söyleniyordu.
Sabah işten çıkmış, dolmuştan inip yine çoğu kez yaptığı gibi okulun duvarında oturmuştu. Her zaman mahalleye göz kulak olan birisi olmasına rağmen sessizce ona yanaşan birinden şüphelenmemişti. Katili gösterişsiz biriydi. Cinayet öncesi hap kullandığı, o nedenle uyuşuk bir görüntüde olduğu belirtiliyordu. Bayramalinin yanına gelince silahını çıkarıp Bayramali’ye kurşunları saydırınca Bayramali duvardan kendini okul bahçesine attı, bahçede sürüklenerek kaçmaya çalışmıştı. Ancak, kurşunlar onu hedef almış hayatını kaybetmişti..
Yusuf Muradoğlu MHP (Rize) İl Başkanlığı yapmış bir isimdi. O günlerde silahlı eylemlerde bulunan bir cephede yer alsa da aktif, eylemci bir kişiliğe sahip değildi. Aksine, sessiz, sakin, çevresiyle pek ilgisi olmadan işine gidip, gelen biriydi.
Bayramali’nin komşusu olması nedeniyle kimileri Bayramali hakkında katillerine bilgi verenlerden biri olduğu iddiasındaydı. O günlerin atmosferi düşünüldüğünde doğru olmayan birçok şeyin söylenmesi mümkündü.
Bayramali’nin intikamını alma adına aynı sayılacak mahalleden, üstelik MHP İl Başkanlığı yapmış birinin öldürülmesine karar verilmişti. Bayramali’nin katlinden dört gün sonra bu kez de orucunu açmak üzere evine dönen Yusuf Muradoğlu ve oğlu Selim kurban seçilmişti.
Mermerdelen Mahallesindeki evine girişte onu takip eden katili baba ve oğluna arkadan kurşunlar sıkmıştı. Oğlu önde olduğu için kurşunlara hedef olmaktan kurtulmuş, arkada kalan baba Yusuf Muradoğlu ise hayatını kaybetmişti.
Ancak, oğul Selim de yaşadığı olayın şokuyla daha sonra geçirdiği psikolojik travmalar sonucu yaşamını yitirmişti.
Bir Ramazan ayında dört gün içerisinde katledilen bu iki insanın nasıl olur da acısını birbirinden ayırabiliriz.
Allah’tan kahpece öldürülen bu iki savunmasız insana rahmetiyle muamele etmesini, onları katledenleri de en ağır cezasıyla cezalandırmasını diliyorum..
Allah, solcusu, sağcısıyla, şucusu, bucusuyla bizlere de merhamet versin…