Gençağa KARAFAZLI
Hüseyin ALTUN
Rize
Zarar üstüne zarar açıklayan ÇAYKUR’un çay alım politikalarındaki belirsizlik, kota ve kontenjan uygulamaları, 210 bin çay üreticinin özel sektöre mahkum etti. Yaş çay taban fiyatı ve çay kanunu taslağı tartışmaları her yıl olduğu gibi 2021 yılı yaş çay kampanyasına 2 ay kala tartışılmaya başlandı.
DİSK/Gıda-İş Rize Bölge Başkanı Ramazan Sarıoğlu her yıl çay üreticisinin emeğinin hakkının verilmesini istedi.
“210 BİN ÇAY ÜRETİCİSİNİN EMEĞİNİ YOK SAYAMAZSINIZ”
Sarıoğlu, “Her yıl çay kampanyası öncesi ÇAYKUR genel müdürü ve siyasi iktidarın temsilcilere açıklama yaparak üreticilerin mağdur edilmeyeceğini, özel çay sektör firmalarının ise üreticileri sömürmesine müsaade etmeyecekleri vaadinde bulunurlar. Muhtemelen bu yıl da yaş çay kampanyası öncesi aynı şeyler söylenecektir. Özellikle belirlenecek yaş çay fiyatı ile ilgili yol yöntem hiçbir zaman üreticilerimizin emeğini karşılaması yönünde olmamıştır. Yapılması gereken aslında zor değil. Çay üreticilerimizin harcamalarında ki maliyet hesabı yapıldığında ‘Çayın fiyatı ne olmalıdır’ sorusunu ortadan kaldırır” dedi.
Bugün bir ton gübrenin 2 bin 800 -3 bin TL arasında satıldığını söyleyen Sarıoğlu, “Neredeyse 1 ton yaş çaya eşit fiyat. Çay bahçelerinin bakımı, çayın toplanması, taşınması, yemesi, içmesi bütün bu emekleri topladığımızda 2021 yılı yaş çay fiyatı en az 4 lira 75 kuruş net olarak çay üreticinin eline geçmelidir. Ayrıca devlet üreticiyi desteklemelidir. Çay tarımı adeta yok sayılmaktadır, 2021 yılı üreticiye desteklemede en az kilo başına 25 kuruş vermelidir. Bu rakamların altında bir fiyat 210 bin çay üreticisinin emeğini yok saymak olacaktır” ifadelerini kullandı.
“ÜRETİCİNİN PROMOSYON PARALARI GASBEDİLİYOR”
Yıllardan beri tartışılan üreticilerin banka promosyonlarının gasbedildiğini belirten Ramazan Sarıoğlu, “ÇAYKUR üreticiye ödeyeceği ürün bedellerinin karşılığı bankalardan aldığı promosyon paralarını yıllardır üreticiye ödemiyor. Bu üreticinin parası sizin bunu gasbetmeye hakkınız yoktur. Bu para üreticiye verilmelidir. Geçmişte üreticinin adına tahakkuk edilen tüm promosyon paraları toplanıp üreticilere verilmelidir” dedi.
“KOTA VE KONTENJAN UYGULAMASI ÜRETİCİYİ ÖZEL SEKTÖRE MAHKUM EDİYOR”
ÇAYKUR’un alım politikalarındaki belirsizliğin her yıl 210 bin çay üreticisinin mağduriyet yaşamasına neden olduğunu kaydeden Ramazan Sarıoğlu şöyle konuştu:
“ÇAYKUR çay alım politikalarını bunca zamandır netleştiremedi. Bu belirsiz çay alım politikaları üreticiyi mağdur etmiştir. Her yıl kota ve kontenjan uygulaması nedeniyle zamanı gelen çayını toplamak zorunda kalan 210 bin çay üreticisi çayını kamusal yatırımlardan vazgeçen Varlık Fonuna devredilen ÇAYKUR’a satamayınca tek çare özel sektörün kapısını çalmakta buluyor. Özel sektör firmaları ise bu durumu açık bir şekilde fırsata dönüştürerek, devletin verdiği yaş çay fiyatının çok altında hatta maliyetlerini altında çayını alıyor üretici ise daha çok mağduriyet yaşıyor. Devlet üreticisini düşünüyor ve ‘Kapasitemin üzerinden çay almam’ diyorsa yapacağı çok basit bir uygulama var. Birincisi, devlet yaş çay fiyatını açıkladığında özel sektör firmalarının devletin açıkladığı fiyatın altında çay almasını yasaklamalıdır. İkinci yapılması gereken şey ise, devlet üreticiden alacağı yaş çayın parasını ne zaman ödeyeceğini önceden açıklamalı ve özel sektörde bu tarihlerde üreticinin parasını taahhüt etmelidir. İşte o zaman çay üreticisinin özel sektör firmalarına mahkum olması söz konusu olmaz.”
“ÇAY TASLAĞI ÇALIŞMALARINDA ÇAYIN SAHİPLERİ YOK”
Siyasal iktidarın yıllardan beri çay kanunu taslağı adı altında çalışma sürdürdüğüne dikkat çeken Ramazan Sarıoğlu şöyle konuştu:
“İktidarın özelleştirme politikaları ile kamu yatırımlarından vazgeçtiği gerçeğini biliyoruz. Özelleştirilmeyen ancak varlık fonuna devredildiği bilinen ÇAYKUR ile ilgili siyasal iktidar yılladır çay kanunu taslağı çıkartacağını açıklıyor ancak, bugüne kadar bu taslak açık bir şekilde kamuoyu ile paylaşılmıyor. Şimdi ise 2 ay önce çay taslağı yani çay kanunu çıkartılması için hazırlanacak olan taslağın sorumluluğu Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi (RTEÜ) Rektörü Hüseyin Karaman’a verildiğini öğrenmiş bulunuyoruz.
Aslında bu taslak ÇAYKUR’un nasıl özelleştirileceği taslağıdır. Bakıldığında bu çalışmaların içerisinde Rize Ticaret Borsası yanı çay borsası temsilcileri, RTEÜ’den, Ticaret odasından temsilciler, -bunların hepsinin özel çay fabrikaları var- çayın asıl sahibi yanı temsilcileri olan onlarca ziraat odasından 2 temsilci alınmış. Yaklaşık 25 kişiden oluşan çay taslağı komisyon üyelerinin çoğu özel sektör ve onları destekleyen devlet kurumlarından. Siyasi partiler yok, Çay üreticisi temsilcileri yok, çay üreticisi sendikalar yok her şeyden önce çayın asıl sahibi çay üreticisi yok.”
“ÇAYKURU ZARARA UĞRATANLARDAN HESAP SORULMALIDIR”
ÇAYKUR’u zarara uğratanlardan hesap sorulmalıdır diyen Gıda İş Sendikası Rize bölge başkanı Ramazan Sarıoğlu pandemi ile ilgili ÇAYKUR’un yeterli önlemler almamasını da eleştirerek açıklamalarını şu şekilde sürdürdü;
“ Pandemi sürecince ÇAYKUR açıkladığı 44 maddeden oluşan eylem planının ne olduğunu kimse görmedi. El yıkama maske takmak yapılanlar bunlar. Yemekhanelerde koruma tedbirler sonradan kaldırıldı, karton bardak tabaklar atıldı bu konuda yeterli önlemler alınmadı ve kurumun birçok fabrikasında onlarca emekçi arkadaşımız korona virüsüne yakalandı. ÇAYKUR 2021 bir yılı kampanya döneminde alacağı tedbirleri şimdiden belirlemelidir.
ÇAYKUR 2020 yılı sonunda yaklaşık 130 bin ton çay stokunun olduğunu açıklamıştı. Şimdi görülen şu ÇAYKUR 2021 yılı kampanyası öncesi oldukça yüksek kuru çay stokuyla kampanya açacak, bu stok üzerine depolarda yer yok buna dair ne gibi önlemler ne gibi planlama yapıldığı belli değil.
Planlama yapmayı beceremeyen ÇAYKUR yarın ‘depolarımda çok çay stokum var ’diyerek 210 bin çay üreticisini özel sektöre mi mahkûm edecek?
Çayını pazarlamayı beceremeyen ÇAYKUR depolarında çay küflettiği için 20 ton çayı imha ettiğini Sayıştay’ın raporlarından okuduk. Ayrıca raporlarda yer alan diğer önemli husus ise depolarda çürümek üzere olan kuru çayların olduğu belirtilmiş ancak ÇAYKUR bu konuda sessizliğini korumaya devam ediyor peki neden?
“ÇAYKURU ZARAR ETTİRTENLER HESAP VERMELİDİR”
ÇAYKUR 2019- 2020 yılların da yaklaşık 1. 500 milyar zarar beyan etmiş, bu zararın nedenleri kamuoyu ile neden paylaşılmıyor.
ÇAYKUR’u bugüne kadar kimler zarara uğratmışsa tek kuruşun dahi hesabı sorulmalıdır. Bu işin sorumluları ödüllendirilmemeli aksine çünkü 210 bin çay üreticisi ve dolaylı olarak bu sektörden geçini sağlayan 1,5 milyon insanın hakkını yemişlerdir.
Ayrıca ÇAYKUR paravan şirketler üzerinden gerçekleştirdiği pazarlama işlerinden acilen vaz geçmeli bu işlerini kuramda çalışan kendi çalışanlarıyla hayata geçirmelidir”