CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN’IN KÖYLÜSÜ GÜRGEN’Lİ FATMA TEYZE SORUYOR “İNEKLERİM NEREDEN SU İÇECEK”
Gençağa KARAFAZLI
Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın memleketi Rize Güneysu’nun Gürgen Köyü’nde yaşayanlar, Baro Enerji (Baro Enerji Elektrik Üretim Dağıtım Pazarlama Sanayi ve Ticaret A.Ş) tarafından yürütülen hidroelektrik santrali (HES) projesine karşı başlattıkları mücadeleyi yargıya taşımıştı.
İki gün önce Rize adliyesinde 4 ayrı HES davası görüldü. Bu davalardan biride AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın baba ocağı Güneysu ilçesi, Gürgen vadisinde yapılan Alıcık I-II HES ÇED iptal davası.
Dört ayrı HES davasının görüldüğü Rize adliyesinde davalara katılmak isteyen yurttaşlar pandemi gerekçe gösterilerek duruşmaya alınmadı. Kalabalık adliye kapısında duruşmanın sonucunu merakla bekledi.
Yapılan duruşma sonrası ise karar açıklanmadı. Kararın ise 15 gün içerisinde açıklanacağı öğrenildi.
Davanın avukatları savunmalarında bilirkişi raporlarındaki tutarsızlıklara dikkati çekildi, 17.02.2021 Perşembe günü itibariyle tarihe not düştüklerini, bu davanın kaybedilmesi demek, bu vadideki 12 adet HES projesinin faaliyete geçmesi demektir, denildi.
“18 AYDIR GÜRGEN VADİSİNDE HUKUKSUZ BİR ŞEKİLDE ÇALIŞMA YAPILIYOR”
Duruşmaya katılamayan vatandaşların taleplerini mahkeme heyetine ve kamuoyuna aktaran Handüzü Yaylası Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Derneği adına yapılan açıklamada şu ifadelere yer verildi:
“Güneysu Gürgen Köyünde yaklaşık 18 aydır hukuksuz bir şekilde çalışmalarına devam eden Alicik Hes inşaatının durdurulması için Rize İdare Mahkemesine açtığımız davanın duruşması bugün yapıldı. Şirketin köy halkına ve kamuoyuna karşı bütün yanıltmalara, baskılarına ve hukuk dışı faaliyetlerine rağmen biz adaletten hiçbir zaman ümidimizi kesmedik. Artık söz yüce mahkemenin…
“HER TÜRLÜ HUKUKİ MÜCADELEYİ VERDİK”
Bu süre içinde Gürgen ve Başköylü vatandaşlar olarak her türlü hukuki mücadeleyi verdik. Handüzü Yaylası Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Derneği olarak bu süre içinde sesimizi çeşitli araçlarla kamuoyuna duyurmaya çalıştık.
Ama bu defa bizimle beraber buraya gelemeyen yaşlılarımızın, kadınlarımızın, çocuklarımızın ve gençlerimizin ilgili makamlara ve şirkete yönelttiği soruları sizinle paylaşmaya çalışacağım.
“FATMA TEYZE SORUYOR; İNEKLERİM ARTIK NEREDEN SU İÇECEK?”
Hüseyin dayı soruyor; 5 metre yüksekliğinde bent yaptınız, derenin karşısındaki arazime nereden geçeceğim?
Çaycı Mustafa soruyor; derede su kalmadı, ortalık toz duman oldu, bu vadide artık çay yetişir mi?
Genç Mehmet soruyor; bir balık tutum 1000 lira ceza kesildi. Bu Hes binlerce balığı katletti. Bunun hesabını kim verecek.
Çayını sattıktan sonra derede serinleyen Ahmet soruyor; denize gitme imkânım yok, ben artık çayı sattıktan sonra nerede serinleyeceğim.
Yüzmeyi bu derede öğrenen Hasan soruyor; benim çocuklarım nerede yüzmeyi öğrenecek.
Ayşe hala soruyor; ben fasulye, mısır nerede yetiştireceğim?
Fatma teyze soruyor; ineklerim artık nereden su içecek?
Rize’de ikamet eden vatandaşlar soruyor; ileride susuzluk yaşanacak mı, biz şu ihtiyacımızı nereden karşılayacağız?
Arıcı İsmail soruyor; bu toz dumanda bütün çiçekler toz altında kalıyor, arılar nasıl bal yapacak?
Zafer’in torunu soruyor; biz nerede oyun oynayacağız?
Emekliliğini köyde geçirmek isteyen Yaşar ve Ramazan amca soruyor; dere yok, düz kalmad, biz nerede oturacağız?
Murat soruyor; yabani hayvanlar bu 7 m duvardan derenin karşısına nasıl geçecek?
Hamza soruyor; derede su kalmadı, su sessi yerine artık kurbağa sesi mi dinleyeceğiz?
Dursun soruyor; bu talan sizin köyünüzde yapılsa gönlümüz razı olur muydu?
Orhan şirkete soruyor; köylüye neden bu kadar yalan söylediniz?
“HİÇ Mİ VİCDANINIZ SIZLAMADI”
İkizdere HES’ten emekli olan gazeteci İsmet Köseoğlu da diyor ki; ben HES’e karşı değilim, birçok HES gördüm ama böylesini hiç görmedim, bu talana kim izin verdi?
Şimdi de ben şirket yetkililerine soruyorum; bir dereyi, bir yaşam alanını yok ettiniz, hiç mi vicdanınız sızlamadı?
Şahsi menfaatlerini toplumun önünde tutanlar, rant için çevreyi, insan yaşamını hiçe sayanlar eninde sonunda adalet önünde kaybedecekler ve hukuk yerini bulacaktır.
Ülkesi için, gençler için, gelecek için mutlu bir Türkiye için çaba gösterenler kazanacaktır.”
NE OLMUŞTU:
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın memleketi Rize Güneysu Gürgen Deresi üzerinde 2010 yılında Baro Enerji tarafından yapımı planlanan Alicik HES Çed Raporunun iptali için açılan davada Bilir Kişi incelemesi sonucunda, Rize İdare Mahkemesi, projenin geri dönüşü imkânsız zararlar verebileceği gerekçesiyle Çed Raporunu iptal etmişti.
Aynı dere üzerinde Karayolları tarafından derenin çevreye zarar vermesini önlemek ve köy yolu için yapılan veya vatandaşa bu şekilde anlatılan perde betonun arkasında FORA İNŞAAT tarafından HES borusu döşendiği vatandaşlar tarafından tespit edilmişti.
Olaya tanık olan köylü vatandaşlar, meğer bizi, size yol yapıyoruz deyip kandırmışlar. Bu şekilde buna izin veremeyiz, diyerek tepki gösterdiler. Olay üzerine bir araya gelen vatandaşlar topladıkları imzaları ilgili kurumlara ileterek şikâyetçi olmuşlardı.
Konuyla ilgili bir 16 Aralık 2019 açıklama yapan Handüzü Yaylası Kültür Çevre ve Tabiat Varlıklarını Koruma Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Ceyhun Kalender, 2010 yılında aynı dere üzerinde planlanan Alicik HES projesi Çed Raporu uygunsuz, eksik ve gerçek dışı bilgi-belgelerle hazırlandığı için Rize İdare Mahkemesi tarafından iptal edilmişti.
“MAHKEME KARARLARI YOK SAYILDI”
Hiçbir dayanağı olmadan, hiçbir tanıtım, bilgilendirme toplantısı yapılmadan, 2010’da DSİ ile Baro İnşaat arasında imzalanan ve Çed raporunun iptaliyle hükümsüz durumuna düşen sözleşmeye atıfta bulunularak hukuksuz, kaçak bir şekilde HES çalışması yapılmaktadır. Burada mahkemenin kararları hiçe sayılmaktadır. Projenin neyi, nereyi kapsadığı, nasıl yapılacağı hakkında hiçbir bilgi-belge yoktur. Tamamen yasa dışı, hukuksuz bir çalışma yapılarak suç işlenmektedir. Bu işlerin bir süreci vardır.
Bu prosedüre uyulmadan adeta yangından mal kaçırırcasına bir telaşla oldubittiye getirilmek isteniyor. Ancak bugün görüyoruz ki vatandaşlar bu konuda çok daha bilinçli… Şimdi ilgili ve yetkililere soruyoruz; 2010 yılında kapsamlı bir Bilir KiŞi incelemesi sonucunda tutulan rapordaki veriler, bu derede HES’in yapılması durumunda adeta bir çevre felaketi oluşabileceği yönündeydi. Rize İdare Mahkemesi de bu rapora dayanarak projeyi iptal etmişti. Simdi ne değişti de, üstelik Çed raporu bile olmadan böyle bir projeye izin verildi? Üstelik suya duyulan ihtiyaç her geçen gün daha fazla artış gösterirken hatta, Rize’de yaşanan su sıkıntısının sebebi, vadilerin yeterince yağış alamaması ve su kaynaklarının azalma eğiliminde olması resmi kaynaklardan açıklanmıştı.
Bu arada 2010 yılında dava açtığımız, aynı dere üzerindeki Tepe HES Çed raporunun Rize İdare Mahkemesi tarafından iptal edilmesinden sonra, Güneysu Belediyesinin bu dere üzerinde yaptığı içme suyu projesi şu anda Güneysu ve köylerine içme suyu sağlamaktadır. Hes iptal oldu, su gerçek sahibinin, yöre halkının hizmetine sunulmuş oldu.
Yani bir başka deyişle buradaki Hes projesi hayata geçseydi su projesi hayata geçirilemeyecekti. Sadece bu örnek bile suyun yöre halkı için ne kadar önemli olduğunu göstermektedir sanırım.
Sonuç olarak şunu belirtmek isterim ki, bu hukuksuz ve kaçak çalışmaların devam etmesi durumunda haklarımızı Rize İdare Mahkemelerinde arayacağımızı bildiririz.”
“ÇALIŞMALARIN HUKUK DIŞI OLDUĞUNU SÖYLÜYORDUK”
Köyülerin Cumhurbaşkanlığı İletişim Merkezine (CİMER) başvurusu sonucu gelen cevap yazısı ile ilgili Handüzü Yaylası Kültür Çevre ve Tabiat Varlıklarını Koruma Derneği Yönetim Kurulu tarafından yazılı bir açıklama yapıldı. Açıklamada, “Söz konusu HES’in kaçak, hukuksuz olduğunu sürekli söylüyorduk. Bu konuda dernek üyelerimizin CİMER’e yaptığı başvurular değerlendirildi ve en üst düzeyde bu hukuksuz çalışmalara dur denildi. Artık bunu da dikkate almazlarsa gerçekten tuz kokmuştur” denildi.
“SADECE ŞİRKET DEĞİL GÖZ YUMANLAR DA SORUMLUDUR”
Köylülerin “yol yapıyoruz” denilerek kandırıldığının belirtildiği dernek açıklamasında “İzinsiz, kaçak, eksik ÇED raporuyla HES’e devam etmek istediler, biz de bu durumu yargıya taşıdık. Ancak ilgili kurumlar bir türlü bu kaçak çalışmaları durdurma yönünde tedbir alamadı. Sonunda konuyu CİMER’e ilettik ve gelen cevapta yasal olmayan çalışmalar neticesinde şirkete idari para cezası kesildiği ve çalışmaların ivedilikle durdurulması gerektiğinin bildirildi. Şirketin artık hiçbir bahanesi yoktur ve çalışmalarını derhal durdurmalıdır. Konunun takipçisi olacağız ve inşaat alanında herhangi bir çalışma yapılması durumunda ilgili kurumlara ve kolluk kuvvetlerine de bildirerek gerekli işlemlerin derhal yapılmasını isteyeceğiz. Şimdi burada sadece şirket değil, bu hukuksuz çalışmalara göz yumanlar da sorumludur ve adalet karşısında hesap vermek mecburiyetindedirler” ifadeleri yer aldı.