RTÜK Başkanı Prof. Dr. Davut Dursun, Üst Kurul’un müeyyide kararlarının kimi zaman eleştirilere yol açtığını belirterek, ”RTÜK bir sansür kurulu değildir” dedi.
Dursun, Bilkent Otel’de düzenlenen RTÜK’ün 18. kuruluş yıl dönümü kutlamalarının açılışında yaptığı konuşmada, 1990’ların başında görsel ve işitsel medyada devlet tekelinin sona ermesiyle sektörde yasal düzenlemelere gidildiğini söyledi. Dursun, bu kapsamda RTÜK’ün bağımsız bir kurul olarak sektörün düzenlenme ve denetlenmesinden sorumlu tutulduğunu hatırlattı.
Türkiye’nin medyadaki gelişmelere hazırlıksız yakalandığına ve bu konuda sürekli sıkıntı yaşandığına işaret eden Dursun, bu sıkıntıların sürdüğünü söyledi.
Frekans tahsislerine ilişkin düzenlemenin aradan geçen onca zamana rağmen bazı problemler nedeniyle yapılamadığını ifade eden Dursun, ayrıca yaşanan gelişmelerin kanun değişikliğini zorunlu hale getirdiğini ve ”Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayın Hizmetleri Hakkında Kanun”un 3 Mart 2011’de yürürlüğe girdiğini hatırlattı.
-”Ekonomik ürünlerinin tanınmasında dizilerin katkısı”-
Bu yasanın görsel ve işitsel medya sektörünü AB müktesebatıyla uyumlu hale getirdiğine dikkati çeken Dursun, ”Sayısal yayıncılığa geçiş hazırlıkları çerçevesinde frekans planlamasına yönelik çalışmaların tamamlanmasının ardından sayısal multipleks sıralama ihalesi yapılacak. İhale sonrası sayısal yayıncılığa geçiş noktasında karasal sayısal televizyon yayıncılığıyla analog televizyon yayınları bir süre daha eş zamanlı gerçekleşecek. Ardından sayısal yayıncılığın gelişmesine bağlı olarak analog yayıncılığa son verilip tamamen sayısal yayıncılığa geçilmesi düşünülüyor” dedi.
RTÜK’ün ilk kez karasaldan analog yayını yapan yayıncılardan kanal ve kullanım bedeli almaya başladığını anımsatan Dursun, bunun yanı sıra radyo ve televizyon yayıncılık sektörünün 2011 yılı ticari iletişim gelirinin de 2 milyar 460 milyon TL olduğunu bildirdi.
Yapımcılık sektörünün de geliştiğini vurgulayan Dursun, ”Balkanlar’dan Avrupa’ya Kafkaslardan Türk Cumhuriyetleri’ne ve Ortadoğu’ya kadar birçok ülkede başarılı Türk yapımları yayınlanıyor. Her ne kadar bu konuda kimi eleştiriler olsa da Türkiye’nin ekonomik ürünlerinin tanınmasında bu dizilerin katkısının büyük olduğu bilinmektedir” diye konuştu.
-”Programları yayından kaldırmak gibi bir yetkimiz yok”-
Bugün itibariyle RTÜK’ün karasal ve uydu aracılığıyla yayın yapan 550 televizyon, 119 radyonun yayın içeriğini denetlediğini belirten Dursun, etkisi ve izlenirliliği yüksek bir sektörü düzenlemenin ve denetlemenin büyük sorumluluk istediğini vurguladı.
”Kimi zaman çıkarları hak ve beklentileri çatışan paydaşlara sahibiz” diyen Dursun, bunlar arasında bir denge sağlamak durumunda olduklarını dile getirdi.
Bazen RTÜK’ün müeyyide kararlarının eleştiri oklarına hedef olduğunu, bazen de ‘RTÜK uyuyor mu? RTÜK bu programın yayınlanmasına nasıl izin veriyor? RTÜK neden bu programı kaldırmıyor’ şeklinde şikayetlere maruz kaldıklarını anlatan Dursun, şunları kaydetti:
”Sizlere şunu kesin olarak söyleyebilirim ki RTÜK uyumuyor ama RTÜK bir sansür kurulu da değildir. Dolayısıyla RTÜK’ün sansür kurulu olarak faaliyet göstermesinin beklenmesi asla haklı olamaz. Programları yayından kaldırmak gibi yetkimiz yok. Programlar yayınlandıktan sonra uzmanlarca izlenip kanunda belirtilen ilkelere aykırılık olup olmadığı denetlenmektedir. Şikayet edilen her program için müeyyide uygulanması veya programın yayından kaldırılması söz konusu değildir.”
–”İzledikleri her şey çocuklar üzerinde iz bırakıyor”-
İzledikleri her şeyin çocuklar üzerinde iz bıraktığına dikkati çekerek, çocukların yayınların olumsuz etkilerine karşı ulusal ve uluslararası hukuk kurallarıyla korunduğunu anlatan Dursun, bu kurallara göre çocukların fiziksel, ruhsal ve ahlaki gelişimini zedeleyebilecek yayınların onların seyredebileceği zamanlarda yayınlanmaması gerektiğini vurguladı.
Bu yayınlara ilişkin kararların, Üst Kurul kararlarının çoğunluğunu oluşturduğunu belirten Dursun, ancak yine de bu tür yayınların çocukların ekran karşısında olduğu saatlerde yayınlanmasına devam edildiğini söyledi.
Bu konuda hassasiyet istediklerinin altını çizen Dursun, yaptırımların tek başına yeterli olmadığını ve bu nedenle RTÜK’ün toplumun bu konudaki duyarlılığını artırmak amacıyla bir takım çalışmalar yaptığını bildirdi.
-”RTÜK, reklam konusunda oldukça hassas”-
6112 Sayılı Yasa ile ürün yerleştirme uygulamasının başlatıldığını ifade eden Dursun, bu sistemin Avrupa ile aynı anda Türkiye’de mevzuata girdiğini ancak yeni uygulamaların da yeni ihlalleri beraberinde getirdiğini belirtti.
Eleştirilerin aksine RTÜK’ün reklam konusunda oldukça hassas olduğunu kaydeden Dursun, RTÜK’ün müeyyide kararlarının çoğunluğunun konusunu reklam ürünlerinin oluşturduğunu söyledi.
Son dönemde gündemi meşgul eden alternatif tedavi yöntemleriyle bal reklamları konusunda çok sayıda müeyyide kararı alındığını hatırlatan Dursun, ”Halk sağlığını tehdit eden ve alternatif tedavi yöntemi olarak sunulan ürünlerin reklamları konusunda halkımızı buradan bir kez daha uyarmak isterim. Bu konu bir kamu sorumluluğu olarak mütala edilmelidir” diye konuştu.
Toplumun aynası olan radyo televizyon yayıncılığının, kişilerin görsel işitsel özgürlüğü olduğunu vurgulayan Dursun, ”Görsel işitel özgürlük bir haktır. Hem bir haktır hem de sorumluluktur. Yayıncısından yapımcısına kadar herkesin bu özgürlüğü kullanırken kamusal sorumluluğunun bilincine bir kez daha dikkati çekiyorum” dedi.
Haber Kaynağı : Haber7.com