Geçtiğimiz gün tüm yurt genelinde 98. Yıl dönümü kutlanan Cumhuriyet bayramı ve buna benzer ulusal resmi günler ardından okuduğumuz haberler arasında “CHP’den alternatif kutlama” başlıklı haberleri de görmekteyiz.
Kürt ve inanç düşmanlığının baş mimari olan ulusalcılık kokan bu tür haberlere baktığımızda, özellikle son 15 yıl içinde buna benzer çok haber gördük..
Yani mevcut iktidarın başında bulunduğu ve ‘Devlet benim’ dediği devletin resmi törenlerine karşı etkinlikler yaptığını anlatan bu tür haberlere konu olan da, ülkenin en büyük muhalefet partisi CHP’dir..
Ve bu CHP’nin beğenmediği aynı devletin yani, “devlet benim” diyen iktidarın etkinlikleri dışında etkinlik, kutlama yaptığını anlatır bu tür haberler.
Son olarak bol mesajlı cuma gününe rastlayan son Cumhuriyet kutlamaları yine aynı sahnelere ve haberlere konu oldu.
Şimdi soruyorum..
CHP’li olan belediye başkanlarının devleti ve iktidarı temsil eden vali ve kaymakamlarla kutladıkları resmi törenler nasıl olur “CHP’den alternatif tören” dedirtir bu anlayış, bunu da anlamış değilim.. Ve bu tür haberlere konu olan sözde etkinlikler yapılır.
Yani bir taraftan CHP’li belediye başkanının da katıldığı törenleri beğenmeyeceksiniz, diğer taraftan CHP’li il ve ilçe örgütlerinin omuzlarına yüklediğiniz kırık, dökük çelenklerle ayrı bir yerde, ayrı bir Atatürk büstünün önünde kutlama yapacaksınız.
Kardeşim, hemşom, pala bıyıklı yoldaşım ‘Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu?’ dedirten bu saçma davranışlara, uygulamalara ve sözde alternatif kutlamalara baktığımızda aynı muhalefetin bir taraftan arka kapılarda değil çadır örtülü protokollerde, iktidarla birlikte, diğer taraftan da sözde karşı olduğu iktidarın etkinliklerini yeterli görmeyip, yine de sözde alternatif etkinlikler yapar.
Yani aynı muhalefet aynı iktidarın kendisine sunduğu imkanları da kullanırken ve aynı iktidarın görevden alıp, yerlerine muhalefetten isimler atadığı meclis üyelerinin rahatlığına neden bir alternatif ortaya koymaz!
Ve aynı muhalefet hizmete harcaması gereken milyonları bayrak kumaşlarına, bilboard afişlerine harcayıp, tabu ettikleri Atatürk’ü de önüne alarak, beceriksizliklerini örtmeye çalışan bir anlayışla siyaset yaptığını sanır.
Öte yandan yerlerine kayyum aradıklarını uzaylılar seçmişcisine ‘Beni halk seçti o nedenle ben devletim” deyip, devletin tüm imkanlarını kendi siyasi gücüne harcayan iktidara baktığımızda ise, karşımıza yine onun bizzat düzenlediği alternatif, yani devlet içinde devlet veya paralel oluşum denecek işler yaptığını görürüz.
Kızdığı muhalefetin yerelde iktidar olmasına katkı sunan partiye HDP’ye kızıp, bu partinin seçilenlerini görevden alan ve böylece önünü temizlediği muhalefeti daha da rahatlatan aynı iktidar diğer bir taraftan da belediyelerin olan ‘parkları, kent içi yolları üst geçitleri hatta tünelleri ben yapıyorum..’ derken yine muhalefetin belediyelerine bilerek veya bilmeyerek katkı sunuyor adına da ‘bizim’ alternatif hizmetlerimiz diyor.
Alternatifin ne demek olduğunu bize anlatan bu durum aslında “tencere dibin kara, seninki benden kara” atasözünü akıllara getirir…
Yani, ‘al birini vur ötekine.’ diye oynananın adı da Cumhuriyet ve onun olmazsa olmazı olan demokrasi oyunudur…