Kuzey Teve

betnis giriş
betnis
yakabet giriş

AK PARTİNİN ÇAY KANUN TEKLİFİ ÜZERİNE

AK PARTİNİN ÇAY KANUN TEKLİFİ ÜZERİNE
Adnan Onay( [email protected] )
252 views
22 Haziran 2022 - 17:08
Spread the love
AK PARTİNİN ÇAY KANUN TEKLİFİ ÜZERİNE
Öncelikle şunu söylemeliyim: Geçen yıl RTE Üniversitesinin hazırladığı ve alttan alta birçok dernek ve ilgili kişiyle görüşülüp son haliyle Bakanlığa gönderildiği belirtilen bu tasarı içerik açısından, kanun niteliği ve tekniği açısından daha önce (eski) Milletvekili B.Ali Bayramoğlu tarafından hazırlanan Çay Kanun Tasarısının daha gerisinde.
Bir kere kanun teklifinde birçok şey yönetmeliklere bırakılmış durumda. Soyut bazı tanımlamalar da yeniden yoruma açık.
Kanun teklifi bu haliyle çıkarsa kanunun uygulanması için nice şerhe ihtiyaç var. Doğrusu ben daha ayrıntılı ve daha disiplinli bir tasarı/teklif bekliyordum..
Kanun teklifi; çayda kaliteyi artırmak, çay alanlarını, sektörü düzenlemek, sektörün tüm paydaşlarını aynı hedefe yönlendirmek ve çayın geleceğini kurtarma amacı taşımakta. Bu amaçla düzenlenmiş olan Kanun teklifinde gördüğüm bazı eksiklere değinmek istiyorum;
Öncelikle, hakkında bazılarınca fırtına kopartılan Ulusal Çay Konseyi konusuna değinecek olursam; Yaş çay fiyatının açıklanmasının Ulusal Çay Konseyine bırakılması doğru bir yöntem. Dokuz kişiden oluşan Konsey üyelerinin içinde özel sektörden iki kişi bulunmakta.
Diğer 7 kişi ise 2 Zıraat Odası temsilcisi, 2 Çaykur temsilcisi, Rize Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı, Çayderneği başkanı, Tarım ve Orman Bakanlığı temsilcisi, Borsa Başkanından oluşmakta. Yani iddia edildiği gibi Ulusal Çay Konseyi özel sektör temsilcilerinden oluşmuyor.
Aksine onların orada temsili oldukça zayıf. Sanırım Or-çay’ın sahiplerinden, Rize Ticaret Borsası Başkanı Mehmet Erdoğan’ın bu dönem Konseyin Başkanı olması bu tepkilerin ana nedeni.
O nedenle, daha önce de belirttiğim gibi bu tür yaklaşımların sona ermesi için yeni bir yönetmelikle Ulusal Çay Konseyinin Yönetim Kurulunun daha kuşatıcı yapıya kavuşturulması ve Başkanının İlgili Bakanlık veya ÇAYKUR’dan birinin olması sağlanmalıdır.
Her şeyden önce bunun psikolojik bir önemi var.
Ulusal Çay Konseyi’nin ağırlıklı olarak yerel ilgililerden oluşması fiyatın daha uygun olması için iddiaların aksine bir fırsattır. Yaş Çay Fiyatının Siyasi iktidarların iki dudağı arasında olması üreticinin lehinde değildir. İktidarların açıkladığı fiyatlar siyasi olarak değerlendirildiği gibi, bu fiyatlara tepki göstermek de yerel bir yapıya tepki göstermekten daha zordur.
Ancak burada dikkat çeken şey, Ulusal Çay Konseyinin görevinin sadece fiyat açıklamakla sınırlandırılmış olduğu ve bir ihtisas Konseyi gibi işlevler yüklenmediğidir. Tasarıya göre yine birçok şey Bakanlığa bırakılmış durumda.
Bu madde içeriğinde dikkat çeken bir önemli ayrıntı da, Ulusal Çay Konseyi’nin fiyatı açıklayamaması halinde fiyatın yeniden değerlemeyle belirlenecek olması. Yeniden değerleme oranı piyasa şartlarına göre belirlenmekte olup, bu yaş çay fiyatını belirlemek için bir ölçü kabul edilemez. Ayrıca bu maddede yer alan Ulusal Çay Konseyi’nin fiyatı belirleyememesinin nedeninin ne olabileceğini anlamış değiliz!
Kanun teklifinde “Bölgedeki vatandaşlarımızın temel geçim kaynağı yaş çay yetiştiriciliği olduğundan yaş çay yaprağı fiyatının serbest piyasa dalgalanmasına bırakılması üreticilerin olumsuz etkilenmesine neden olmaktadır.” denmesine rağmen bu konuda bir tedbir söz konusu değildir.
Buna rağmen bu bölüm neden teklifte yer almış olabilir?
Üretici ödemelerine 6 ay gibi bir süre konulması, ödemelerin çok uzamasına bir engel teşkil etmiş olsa da tasarıda ÇAYKUR’UN ödemeleri bir ay içinde yapacağının yer alması gecikme halinde hem hukuki bir sonuç doğurabilir hem de sektörü eşitlemekten uzaklaştırır.
Burada Sektörün her iki tarafının da eşit ödeme planı içinde ve daha kısa bir sürece dahil edilmesi daha doğru olabilir. İktisadın kuralına göre ise doğrusu ödemelerin satışla ilişkilendirilmesidir. Elde edilen gelirle öncelikli üreticinin parasının ödenmesi gerek.
Farzedelim ki, ÇAYKUR bir ayda , diğer firmalar da 6 ayda çay bedellerini ödeyemedi bu firmaların ve üreticinin durumu ne olacak? Geçmişte borcunu ödemeyen firmalara ne yapılabildi?
– Yeni Çay bahçelerinin izne tabi olması, yapılacak çaylıkların denetimle yapılması, yeni çaylıklarda çay tohumu kullanılmaması alınması gereken tedbirlerden.
Ancak mevcut kayıtsız çaylıkların çiftçi kayıt sistemine dahil edilmesiyle ilgili bir açıklama yok.
-Sektörde Faaliyet gösteren işletmelerin 3 Kısma ayrılması. ÇAYKUR gibi A Grubunda olanların yaş çay satın alıp, ürettiği çayı paketleyip satmasına imkan tanınmakta. Ancak paketsiz çay satabilmesinin yolu borsa üzerinden geçmekte. Yani ÇAYKUR artık eskisi gibi depodan torbalı satış yapamayacak. Çayını Borsada kalite kontrol ve tescille satabilecek.
Öte yandan, firmaların paketli çaylarını borsadaki fiyatının çok altında satmasına bir engel yok. Yine zincir marketler fason paketli ucuz çay alıp, satabilecekse borsanın ne anlamı olacak diye bir soru da akla geliyor?
-B Grubunda olanlar ise yaş çay satın alacaklar ancak ürettikleri çayları borsa üzerinden satabilecekler.
– C grubunda olan firmalar ise sadece kuru çay alıp satabilecekler ve ticari iştigalleri çay ile ilgili olacak. Yani çayla ilgisi olmayan firmalar kuru çay alıp satamayacaklar.
Bu firmalar ayrıca piyasada satışa sundukları çayın % 90’nın Türk çayından oluşturmak zorunda. Bu firmaların dışardan çay alma haklarının % 10 ile sınırlı olması konusu ise açık olarak anlaşılabilmiş değil. Burada amaç ithal edilen çayın üretilen çayın % 10’unu geçmeyeceği anlamı mı acaba?
-Tasarıda Yaş çay üretiminin olduğu illerdeki borsalara dikkat çekilmekte. Daha öncede belirttiğim gibi üretilen kuru çaylar sadece Rize Çay Borsası üzerinden geçmeli, bir başka borsa devreye sokulmamalı.
– Tasarıda geçen “Yaş çayın makasla toplanmaya başlanmasıyla birlikte, kuru çay üretim aşamalarında oluşan atık oram oldukça artmıştır.” İbaresi bir tür yanlışlığı, çayda kalite düşüklüğünün bir nedenini tescil anlamına gelebilir ve ileride makasla çay toplamayı sorunlu hale getirir.
-Çay atıklarının sıkı takibi ve zorunlu olarak ilgili yerlere teslimi, çaya çöp katanların lisanslarının iptali de yerinde bir karar
-Tasarıda “ Bakanlık, çay üretimi ve arzında istikran sağlamak amacıyla, her pazarlama yılı için A ve B lisanslı işletmelerin yurt içinde pazarlayabilecekleri kuru çay miktarını belirleyerek ilan eder.” denmekte. Bunun olabilmesi için ÇAYKUR gibi büyük işletmelerin stoklarının olmaması ve işletmelerin çay alım ve satımlarının da sınırlanması gerek.
Her şeyden önce sektörde ÇAYKUR Ve Özel işletmelerin çay işleme kapasitelerine baktığımızda kapasite fazlası var. Buna göre öncelikli olarak çay işleme standartlarına göre fabrikaların kapasitesi tespit edilmeli.
Başka türlü sektörde çay alımlarının sınırlanması, kimin ne kadar çay alıp, ne kadar çay satabileceğini belirlemek zor.
Taslağı birkaç kez okudum ve görebildiğim eksiklikler bunlar. Sektörün tümünün, derneklerin, odaların , sivil örgütlerin ve konuyu takip eden üreticilerin de mutlaka bu tasarıyı değerlendirmesi olacaktır.
Bütün eleştirilerin dikkate alınmasını, tasarının komisyonda iyi bir hale getirilmesini temenni ediyorum..
PİYASALARDA SON DURUM
  • DOLAR
    -
    -
    -
  • EURO
    -
    -
    -
  • ALTIN
    -
    -
    -
  • BIST 100
    -
    -
    -

2024 Kuzeyteve.com