Burdur’da Sosyal Hizmetler Müdürlüğünde görevli M. K.’nin, ilkokul 2’inci sınıf öğrencisi çocuğu 8 yaşındaki Y.S.S. okuldaki 14 yaşında bir öğrencinin istismarına uğradı. Olay sonrasında okul yönetimi tarafından soruşturma başlatıldı. M.K, taciz eden çocuğun zarar görmemesi ve kendi çocuğu olan Y.S.S.’nin ifade sürecinde örselenmemesi için şikayetçi olmadığını belirtti. Ancak velinin izni olmadan okul rehber öğretmeni ve okul idaresi, Y.S.S.’yi taciz olayını anlatmaya zorladı.

İL MÜDÜRÜ, OKUL YÖNETİMİ VE NÖBETÇİ ÖĞRETMENDEN ŞİKAYETÇİ OLDU

Okuldaki beş kişilik öğretmen kurulunun tacize uğrayan Y.S.S’nin ifadesini almak istemesi sonrasında M. K., okul müdürü Yılmaz K., yönetimi ve nöbetçi öğretmen hakkında Burdur Cumhuriyet Başsavcılığına ‘görevi kötüye kullanmaktan ve kişisel bilgileri yaymaktan” iddiasıyla suç duyurusunda bulundu. M. K., savcılığa şu ifadeleri kullandı;

“Oğlum Y.S.S. okulunda yaşadığı olay nedeniyle soruşturma başlatılmıştı. Bu dosya kapsamında hem benim çocuğumun hem de karşı tarafta eylemi gerçekleştiren çocuk zarar görmesin diye ben yaşanan olaya ilişkin şikayetçi olmadım. Hatta olay nedeniyle çocuğumun örselenmemesi için AGO yada ÇİM olarak bilinen ifade merkezlerinde dahi ifadesinin alınmasını bu sebeple istememiştim. Çünkü bu olaya ilişkin olarak okuduğu okulda kamera kayıtları mevcuttu. Hatta diğer oğlumun da bu olaya ilişkin beyanları alınmıştı. Yine olayı ilk fark eden ve oğlumun sınıf öğretmeni olan İbrahim Özyürek de bu konuda yine hassas davranarak bana haber vermişti. Olay bu kadar net iken ve ben çocuğumun örselenmemesi adına ifadesinin dahi alınmasını istememe rağmen okul idaresi okul idaresi çocuğu dinliyor sonraki gün okulun rehber öğretmeni çocuğumu dinliyor. Hatta çocuğuma dünden bugün için beş öğretmenden oluşan bir kurulun önüne çıkaracaklarını ve aynı olayı üçüncü defa dinleyeceklerini çocuğuma söylüyor. Çocuğumda bugün sabah okula giderken “Anne sana önemli bir şey söyleyeceğim, bu olaya ilişkin olarak okulda mahkeme kurulacakmış. Beni de bu mahkemede tekrar dinleyecekler” şeklinde beyanda bulunuyor. Ben de bu olayı duyduğumda hemen öğretmenini arayarak olayın ne olduğunu sordum. Sınıf öğretmeni İbrahim Bey de durumu okul idaresine anlattığını, çocuğun psikolojisinin bu şekilde bozulacağını belirttiğini ancak kendilerinin dinlenmediğini, takdir haklarını bu şekilde kullandıklarını ve okul idaresinin işleyişinin bu şekilde olduklarını söyledi. Ben çocuğum örselenmesin diye uğraşırken bu kadar açık bir olayda gerekli disiplin işlemini uygulamak amacıyla iki defa çocuğumu dinlediği hatta üçüncü bir defa dinleyeceklerini belirttiği bu nedenle çocuğum psikolojisini bozarak görevlerini kötüye kullandıkları ve karşı tarafa kişisel bilgilerimi verdikleri için okul idaresinden ve yaşanan olayda müdahalede bulunmayan nöbetçi öğretmenden şikayetçiyim.”

OKUL YÖNETİMİ HAKKINDA SUÇ DUYURUSUNDA BULUNDU İSTİFASI İSTENDİ

Suç duyurusunun ardından Burdur Vali Yardımcısı Yunus Emre Akpınar’ın “Sen benim sorumlu olduğum kurumdan şikayetçi olamazsın. Normal bir vatandaş olsan Türkiye’yi ayağa kaldırırsın vatandaş olarak gereğini yap” diyerek M K.’nin istifasını istediği öğrenildi. M. K. de kendisine yönelik sarf ettiği sözler ve istifasını istemesinden dolayı Vali Yardımcısı Yunus Emre Akpınar hakkında Burdur Valiliği’ne yazılı şikayette bulundu.

VALI YARDIMCISI İDDİALARI YALANLADI

İddialarla ilgili görüştüğümüz Burdur Vali Yardımcısı Yunus Emre Akpınar iddiaları yalanlarken Şehit Akif Altay Ortaokulu müdürü Yılmaz Kasap’a ulaşamadık.

‘CİDDİ TRAVMALAR YARATABİLİR’

İstismara maruz kalan çocuklarda, uzman psikolog eşliğinde dinlenilmemesi durumunda ciddi travmalar görülebiliyor.

Psikolog Ceren Çetin bu durumu şöyle anlattı:

“Böyle durumlar mutlaka bir psikolog eşliğinde görüşülmeli çocuğun ruhsal sağlığı için. Çocuklar bir yetişkin gibi analiz edip yorumlayamazlar yaşanan olayı, kendilerini suçlama eğilime girebilirler. Her ne kadar öğretmenler yanlarında olsa da, bir psikolog gibi durumu yorumlayamaz ve çocuğa o kadar doğru bir şekilde yaklaşamazlar. Çocukla bu konuda yapılan ilk görüşme çok önemli. Yaşanan ihmal veya istismar zaten ciddi travmatik bir olay. Yapılan ilk görüşmenin yapıldığı ortam, kişiler ve konuşmanın içeriği de bu travmayı daha fazla tetikleyip çocukta çok daha ciddi travmalar yaratabilir. Bunun getirisi olarak çocukta suçluluk duygusunun ağır basmasına kendini yaşanan ihmal veya istismarın sorumlusu olarak görmesine neden olur. Çevresi bu durumdan dolayı olumsuz etkilenmesi ve huzurun bozulmasının kendisinden dolayı olduğuna inanmasına neden olabilir ve ileriye dönük ağır travmalar yaratabilir.”