Hani Suriye’nin kuzeyine operasyon yapılacaktı..! ‘Hazırlıklar yapılıyor, kısa zamanda gereken yapılacak’ söyleniyordu..
Erdoğan’a, İran’da yapılan toplantıda;
‘Otur oturduğun yerde. Sen önce İdlip’deki radikal İslamcılar sorununu çöz, sen çözmezsen biz müdahale ederiz’ mi dediler ki, bugün operasyondan söz edilmiyor..!
Şimdi de, Soçi’de bu konu muhtemeldir ki daha ayrıntılı masaya yatırılacak ve çözüm aranacak.
Bu anlamda Türkiye ve Erdoğan, sıkışmış durumda. Verdiği sözleri yerine getirememe/getirmemenin baskılanmasını yaşıyor.
Irak’ın kuzeyinde yapılan operasyonlara da, Irak devleti ciddi şekilde karşı çıkmaktadır. Hatta, Türkiye’nin bu bölgedeki askeri varlığını bitirmesini istiyorlar.
Anlaşılan, yayılmacı, milliyetçi, uluslararası bir güç olma sevdası hayalin ötesine geçememiştir. Geçmesi de mümkün değildi. Çünkü siz askeri, ekonomik ve siyasi bir güç değilseniz, kapitalist arenada yer bulmanızın imkanı olmaz.
Çin’in devasa yapısı bile(şimdilik) tek başına buna olanak sağlamadığını düşünürsek, Türkiye için bunun daha da zor olduğunu söylemenin doğru bir tahlil olacağı kesin.
Türkiye ve Erdoğan, kapitalist arenanın dehlizlerinden sızmaya, ayrılıklardan yararlanmaya çalışması anlaşılabilir bir durum olmakla beraber, yukarıda söylediğimiz gibi bunun bir güç meselesi olduğunu unutmamak gerekir.
Bütçenizi, Hazinenizi ‘Svap’ paralarıyla, yani borçla döndürmeye çalışırken, bu kadar dışa bağımlıyken, böylesi emperyal hayalleri gerçekleştirmenin olanağı olabilir mi..?
Bir projeyi, hayali düşünmek elbette önemli ama onu gerçekleştirmenin enstrümanlarına sahip değilseniz adım atma ya da başarılı olma şansına sahip olamazsınız.
Türkiye’nin acı gerçeklikleri sadece dışarıda değil. Erdoğan şahsında ki siyasal iktidar, hem içeride hemde dışarıda bir kıskacın içerisinde ve bu kıskaçtan kurtulabilmesinin reel şartlarının olmadığı aşikardır…
Tüm bunlara rağmen iktidarda tutunmaya çalışması Türkiye’yi bir felakete de sürükleyebilir..