Derelerin kardeşliği platformu (DEKAP) Dünya su günü ile ilgili yazılı basın açıklaması yaptı.
“PARANIN GÜCÜNE KARŞI SUYUN DAYANIŞMASI”
Gençağa KARAFAZLI – Hüseyin ALTUN –
Kuzeytvnet –
Derelerin Kardeşliğine inananlar olarak, suya sahip çıkarak toprağına, ürününe, hayatlarına, dünü ve bugününe ve de yarınlarına sahip çıkmaya mücadele etmeye devam edeceklerini, belirten Derelerin kardeşliği platformu (DEKAP) sözcüsü Ömer Şan Dünya su günü ile ilgili yaptığı yazılı açıklamada şunları söyledi.
“TEHLİKE ÇANLARINI HEP BİRLİKTE DURDURMALIYIZ”
Şan; “ Bugün ülkemizin gölleri, akarsuları ve yeraltı suları, suyun ‘boşa aktığını’ iddia eden gözünü rant hırsı bürümüş paylaşım guruplarının saldırıları nedeniyle tehlike altındadır! Tüm temiz ve içilebilir su varlıklarımız planlı ve geri dönüşümsüz şekilde yok ediliyor.
Sadece Su Varlıklarımız değil, bütün doğal yaşam alanlarımız yıllardır devam eden yanlış su ve çevre politikaları ile rant odaklarının yağmasına sunuluyor.
Dünyanın en özel noktasındaki ülkemizin dereleri, nehirleri, gölleri, yeraltı suları, yaylaları, meraları, otlak ve tarım alanları, ormanları, sahilleri ve koruma öncelikli alanları son 50 yıldır artan bir hızla talan edilmektedir.
Bu sürede, Marmara Denizi’nden daha büyük göl alanları kurumuş, yüzlerce nehir ve derenin doğal işleyişi bozulmuş, yeraltı sularımız yok olmuştur.
“HES’LERLE BAŞLAYAN YAĞMA SÜRECİ”
Önce ülkenin bütün akarsuları onlarca kelepçe ile tutsak edilerek, sularımızı binlerce yıldır hayat verdiği coğrafyalarda karanlık tünellere hapseden, doğal yaşamı katleden HES’lerle (hidroelektrik santral) başladı saldırılar.
Sonra, sadece hayvan besleme, ot, yem bitkisi üretimi değil, doğal varlıkların korunması, tarımsal üretimin de vazgeçilmezi olan Mera Alanları, korunmak yerine amaç dışı kullanıma açıldı, son 5 yılda 20 bin hektar Mera Alanının vasfı değiştirildi.
Zaten, nedeni belli orman yangınlarıyla tehlikede olan Ormanlarımız, yapılan rant odaklı düzenlemelerle de kısmen Orman vasfı yok edilerek imara açılarak, Ormanları bozkıra dönüştürmeye yol verildi.
Parça-parça alınan kararlarla yurt genelinde onlarca yaylaların ‘yayla olma vasfı ve statüsü’ kaldırılarak, imara ve talana açılması planlandı.
“SULAK ALANLARIN KORUMA ÖZELLİĞİ KALDIRILDI”
Son olarak, doğal yaşamın, kuşların, balıkların, kelebeklerin, endemik türlerin, binlerce canlı türünün vazgeçilmezi, yaşam alanı olan Sulak Alanların koruma özelliği kaldırılarak, ‘kamu yararı’ örtüsüyle imara ve geri dönüşümsüz zararlar veren projelerin yağmasına açıldı. Kabul Etmiyoruz! Ve bütün bu katledici, yağma ve ranta odaklı planlamalar ortadayken, bunları dayatanlarla birlikte 21 Mart Ormancılık Günü ile başlayan Ormancılık Haftası ve bugün 22 Mart Dünya Su Günü kutlama, etkinlikleri yapılıyor!
“SUSUZ TOPRAK VARLIĞINDAN SÖZ ETMEK MÜMKÜN DEĞİLDİR”
Ancak biz, ‘Sudan Sebeplerle’ bir araya gelerek yaşamı savunanlar olarak bunu kabul etmiyor; bir kez daha bu yanlışların düzeltilerek tüm yönetsel politikaların, yaşamsal koşullara uyarlanması uyarısında bulunuyoruz.
İnsan dahil, bütün canlılar, doğanın her bir zerresi, hayatta kalabilmek için göl, nehir, dere ve yeraltı sularının bütünlüğüne, sağlıklı bir su döngüsüne muhtaçtır. Kaynak Değil Varlık! Medeniyet’ anlamına gelen Su, toprak kadar bağımsızlığın vazgeçilmezidir. Susuz toprak varlığından söz edilemez! Suyuna, su varlıklarına sahip çıkmayan bir ulusun varlığı ve bağımsızlığını sürdürmesi olanaksızdır.
Suyun ticarileştirilmesi, insan ticareti kadar endişe verici ve insanlık suçu gibi yaşama kasteden bir suçtur.
Su, yaşamın en temel, vazgeçilmez unsurudur. Yaşam, suyla başlamış, su olmadığında ise sona erecektir!
Su, alınıp satılan ticari bir meta değil, bulunduğu ekosistemin asli unsuru olarak tüm canlıların eşit oranda ulaşım hakkının olduğu olan doğal bir varlıktır. Kaynak değildir!
‘Suya Efendi’ Olmaz!
Su, günübirlik değişen yasal düzenlemelerin öznesi olamaz.
Su nedenledir ki, Suyun, bu ilkeler dışında salt bir enerji kaynağı, alınıp-satılan bir meta olarak görülmesi, ticarileştirilmesi ve özelleştirilmesine, ‘suya efendi’ atanması asla kabul edilemez.
DERELERİN KARDEŞLİĞİ OLARAK PARANIN GÜCÜNE KARŞI YAŞAMI SAVUNMAYA DEVAM EDECEĞİZ”
Derelerin Kardeşliğine inananlar olarak, suya sahip çıkarak toprağımıza, ürünümüze, hayatımıza, dünümüz, bugünümüz ve de yarınımıza; türkülerimize, boz ayıya, alabalığa, göğe yükselen çamlara, ladinlere, çınarlara, çaya, fındığa, uçsuz bucaksız tarlalara, yaylalara, ovalara da sahip çıktığımızı biliyoruz.
Kesin düzenlemelere sahip ekolojik temelli bir su yasası, su ihyacının doğru ve adil temini için en temel zorunluluktur. Su korsanlığı ile buna aracılık eden tüm ulusal ve ulus ötesi örgütlenmeler engellenmeli, yeraltı sularından doğal dolum hızından daha fazlasının çekilmesine izin verilmemelidir”