Ben darbeyi kimin yaptığına bakmam arkadaş. Kime yaradığını bakarım.
15 Temmuz’u Allah’ın bir lütfu olarak görenler demokrat filan olamazlar.
15 Temmuz Demokrasi bayramı değil, tek adam rejimine geçiştir.
15 Temmuz demokrasiyi, hukuku askıya almanın tarihidir.
Cemaat ve AKP aynı menzile farklı yollardan giden iki ana akımdır.
Ha Mehdi.. Ha Halife.
Ha “Türkiye’yi Peygamber bize verdi” diyen cemaat.
Ha “Göklerden gelen bir karaaar vardır” diyen parti.
Soruları çalan cemaat ile ayakkabı kutularını dolduran parti..
Ha herşeyi bilen Muhterem Hoca Efendi..
Ha Dünya lideri ökönömist.
Sonuç…
15 Temmuz sonrası parti devleti kurulmuş, meclis işlevsizleştirilmiş, devlet ehliyetsiz ve liyakatsız kadrolara/saraya sadık kimselere teslim edilmiş ve ülke ekonomisi çökmüştür.
Sahte delil uyduran Fetöcü hakimler ile, sahte delile bile ihtiyaç duymayan, saray adaletini uygulayanlar arasında bir seçim yapmam gerekmiyor.
Soruları çalanlar ile, devlet kadrolarını eşe dosta peşkeş çekenler arasında ne fark var.
27 Mayıs’ı Demokrasi ve Hürriyet bayramı yapanlarla, 15 Temmuz’u Demokrasi zaferi ilan edenler arasında ne fark var.
Ne zaman ki, devleti tarikat ve cemaatlere teslim edenler yargılanır, milletvekillerini bizzat halk seçer, tek adam diktası sona erer, ihaleler üç beş yandaşa verilmez. Ülkemiz hukukun üstünlüğü skalasında dünyadaki 139 ülke arasında 119.luktan ilk beşe girer..
İşte o gün demokrasi bayramı olur.
Ne Mehdi.
Ne de halife.
Ne kainat imamı.
Ne de dünya lideri.
Ne vaiz efendi
Ne de Üçüncü Abdülhamit Han.
Saadettin Merdin (İlahiyatçı-Yazar)