Samsun Eğitim-Sen Şubesi Şube Başkanı Ersin Gür başlayan 2022-2023 eğitim öğretim yıl ile Türkiye’de eğitimin karşı karşıya olduğu ve geçtiğimiz yıllar içinde birikerek büyüyen sorunlar üzerine yazılı bir basın açıklaması yaptı.
“BİNLERCE ÖĞRETMENİ CEZAEVİNE KAPATAN 12 EYLÜL DARBESİNİ LANETLİYORUZ”
Bugünün aynı zamanda 12 Eylül askeri darbesinin 42. yılı olduğunu, binlerce öğretmeni cezaevlerine kapatan mesleklerinden ve yaşamlarından koparan, öğretmenlerin TÖB-DER başta olmak üzere tüm örgütlülüklerini kapatan halkın üzerine bir kâbus gibi çöken, hak hukuk tanımayan 12 Eylül karanlığını bir kez daha lanetlediklerini ifade ederek sözlerine başlayan Gür şunları söyledi:
“12 Eylül karanlığı eğitim başta olmak üzere pek çok kurumun yapısal çarpıklıklarının da nedeni durumundadır. 42 yıl önce olmasına rağmen bu karanlık anti demokratik otoriter ve baskıcı yönetimlere hala ilham vererek etkisini sürmektedir. Öğretmenleri aday öğretmen uzman ve baş öğretmen olarak ayrıştıran parçalayan Öğretmen Meslek Kanunu meclisten geçiren iktidarın öğretmenlik mesleğini “kolay bir sınav yapacağız” diyerek itibarsızlaştırması kabul edilemez bir durumdur. Bu yasanın geri çekilmesi için bir süredir eylem ve etkinlik yapan sendikamıza yönelik baskılar ise 8 Eylül Cuma günü son noktaya ulaşmıştır. Öğretmen meslek kanunun geri çekilmesi için MEB önünde basın açıklaması yapmak isteyen Eğitim Sen’ lilere anayasal haklarımıza rağmen Ankara polisi izin vermeyerek üyelerimize saldırmış şiddet uygulamıştır. Ankara’nın merkezinde Genel Merkezimizin kapısına barikat kurulmuş, saatlerce üyelerimiz abluka altında tutulmuştur. Darbe dönemini aratmayan bu baskı politikasını kınıyor, dün olduğu gibi bugün de bizleri yıldırmayacaklarını sizlerin huzurunda bir kez daha söylemek istiyoruz.
“MEB ALDIĞI HER KARARDA KURUMSAL EĞİTİMİ TASFİYE EDİYOR”
Türkiye’nin eğitim sistemi, yıllardır benimsenen piyasacı, rekabetçi ve sınav merkezli eğitim politikaları sonucunda okul öncesi eğitimden üniversiteye kadar eğitimin bütün kademelerinde sorunlar birikmiş eğitim en temel işlevini dahi yerine getiremez duruma düşmüştür. Eğitimde yaşanan ticarileşme ve öğrencileri özel okullara yönlendirme uygulamalarının hiç olmadığı kadar arttığı bir dönem yaşanmaktadır MEB aldığı her kararda, attığı her adımda kamusal eğitimin tasfiyesi yönünde adımlar atmakta, eğitimin tüm yükü velilerimizin sırtına yüklemektedir Eğitime erişimde, kız çocukları, mülteci çocuklar, dil sorunu yaşayan çocuklar, engelli çocuklar ve geçici koruma altındaki çocukların dezavantajlarını ortadan kaldıracak adımlar yıllardır atılmamaktadır..
“EĞİTİM HARCAMALARI EL YAKIYOR”
Geçtiğimiz yirmi yıl içinde bir velinin çocuğu için yaptığı eğitim harcaması katlanarak artmıştır. Eğitime ayrılan bütçenin yetersizliği nedeniyle uzun zamandır kendi ihtiyaçlarını karşılamak zorunda kalan devlet okulları çözümü bu yıl da velilerin cebinde aramaktadır.. Yeni eğitim-öğretim döneminin başlamasıyla birlikte okullarda kayıt parası veya zorunlu bağış adı altında velilerden para istenmektedir. Bunların dışında velilerden ‘ihtiyaç maddeleri’ listesi adı altında ‘A4 kâğıdı, kâğıt havlu, sıvı sabun, tuvalet kâğıdı’ vb. gibi diğer ürünler için de ayrıca para istenmektedir.
“ÜLKEMİZİN BÜYÜK ÇOĞUNLUĞU ASGARİ ÜCRETLE ÇALIŞIRKEN ÖĞRENCİLERİN ZORUNLU İHTİYAÇLARINI KARŞILAMASI MÜMKÜN DEĞİLDİR”
2022-2023 eğitim öğretim yılı başlarken veliler; ilkokul da zorunlu ihtiyaçlara 2.840 TL ortaokul da 3.180 TL orta öğretim de ise 3.270 TL ödemek durumunda kalmaktadır. Bir yıl önce bir ilkokul öğrencisinin kırtasiye gideri en az 233 lira iken, bu yıl aynı durumdaki bir öğrencinin kırtasiye harcamaları en az 710 lira ile üç katına çıkmıştır. Ülkemizde halkın büyük bölümünün asgari ücret ya da asgari ücrete yakın bir ücretle çalıştığı dikkate alındığında velilerin öğrencilerin zorunlu ihtiyaçlarını dahi karşılamasının mümkün olmadığı görülmektedir.
“ÇOK SAYIDA ÖĞRENCİ KAHVALTI YAPMADAN OKULA GİDİYOR, YEMEK YEMEDEN GÜNÜ TAMAMLIYOR”
Eğitim ve öğretimde öne çıkan en önemli sorunlardan birisi de öğrencilerin okullardaki beslenme sorunudur. Türkiye’de çok sayıda öğrenci okula kahvaltı yapmadan gitmekte, yine birçok öğrencinin okulda yemek yemeden günü tamamladığı ve eve döndüğü görülmektedir. Çalışanların genellikle açlık sınırının altında ücret aldığı ülkemizde her öğrencimize yeterli ve sağlıklı beslenme olanağı sağlanmalı, tam gün eğitim yapılan okullarda öğle yemeği verilmelidir. Öğrencilerin barınma sorununu çözmek için yeterli sayıda öğrenci yurtları yaptırmayan iktidar, yoksul ailelerin çocuklarını ne olduğu bilinmeyen denetimsiz kuralsız bir şekilde işletilen tarikat-cemaat yurtlarına mecbur bırakmaktadır. Çocuklarımız bu yurtlarda taciz ve istismar başta olmak üzere pek çok tehlikeyle karşı karşıya kalmaktadır.
“EĞİTİM SİSTEMİMİZİ TARİKAT UZANTISI VAKIFLARA EMANET ETMEK GELİNEN NOKTANIN VAHAMETİNİ GÖSTERMEKTEDİR”
İktidarın eğitimi kendi ideolojik ve siyasi amaçlarına alet etmesi nedeniyle , laikliği hiçe sayan uygulamalar her geçen gün artmaktadır. Çeşitli cemaat, tarikat ve dini grupların okullarımızda cirit atması, kamu kaynaklarını kullanarak rahatça faaliyet yürütmeleri, karma eğitimin açık açık hedef haline getirmeleri, eğitim müfredatına bilim dışı müdahaleler, bilim derslerinin azaltılması, din eğitiminin fiilen okul öncesine hatta kreşlere kadar indirilmesi , yargı kararlarıyla iptal edilmesine rağmen sürekli tekrarlanan protokoller, büyük çoğunluğu dini cemaatlerin tarikatların uzantısı olan kimi vakıf ve derneklere eğitim sistemimizin ve çocuklarımızın teslim edilmesi, gelinen noktanın vahametini göstermektedir.
“MEB ÖĞRETMENLİĞİN İTİBARINI YERLE BİR ETMEKTEDİR”
15 Temmuz 2016 sonrasında kadrolu öğretmen ataması yapmayan siyasi iktidar, sözleşmeli öğretmenliği yaygınlaştırdığı gibi yeni eğitim öğretim yılında da en az 80 bin ücretli öğretmenin çalıştırılması beklenmektedir. 1 Eylül de ataması yapılan ancak güvenlik soruşturması tamamlanmadığı için göreve başlatılmayan öğretmenlere ücretli olarak başlayın şeklinde teklifte bulunarak bir skandala imza atan Milli Eğitim Bakanlığı öğretmenlerin itibarını yerle bir etmektedir.
“ÖĞRENCİLERİMİZİN SORUMLULUĞUNU KİM ALACAK”
Plansızlık, düzensizlik içinde başlayan yeni eğitim öğretim döneminde bina güçlendirme çalışmaları nedeniyle birleştirilen okullarımızda öğrenci çıkış saatlerinde bir skandal yaşanıyor. Ortaokulların akşam 19:00 a liselerde 20:30 bazı günler 21:30 a kadar ders çıkışlarının uzamasının sorumlusu yanlış planlama yapan, süre olarak uygun olmayan okulları birleştire, öğrencilerimizin önceliklerini dikkate almayan İl-ilçe Milli Eğitim Müdürlükleri ve yerelde ne olduğundan bihaber olan bakanlık yetkililerinin aldığı kararlardır.
“ÖĞRENCİLERİMİZİN GEÇ SAATLERDE OKULDAN ÇIKMALARI SONUCU OLUŞACAK OLUMSUZLUKLARDAN BİZZAT YÖNETİCİLER SORUMLUDUR”
Eğitim Sen Samsun Şubesi olarak yetkilileri bir kez daha uyarıyoruz. Öğrencilerimizin geç saatlerde okuldan çıkmaları sonucu oluşabilecek tüm olumsuzluklardan bizzat bu yöneticiler sorumludur. Öğrencilerimizin ve eğitim çalışanlarımızın sağlıklı ve verimli bir eğitim için gerekli olan dinlenme saatlerinde okulda olmaları kabul edilemez. Okuldan bu saatlerde çıkan öğrencilerimizin çocuk olduklarını unutan yetkililer öğrencilerimizin güvenliklerini nasıl sağlayacaklar? Okul çıkış saatleri vakit kaybedilmeden makul saatlere çekilmelidir, çocuklarımız akşam saatlerinde aileleriyle birlikte olmalıdır. Okulları taşındığı için servis kullanmak zorunda kalan öğrencilerimiz taşımalı eğitim kapsamına alınmalıdır. Okul çıkış saatlerinin normalleşmemesi durumunda oluşabilecek her olumsuzluğun takipçisi olacağımızı buradan bir kez daha söylüyoruz.