KESK Samsun dönem Yürütmesi adına Eğitim Sen Kadın Sekreteri Havanur SUSOY TAFLAN, iktidarın sözcülerinin çıplak arama üzerinden kadına yönelik nefret ve şiddet dilini sürdürdüğünü açıkladı.
“KADIN DÜŞMANI KADINLARINDA KARŞISINDAYIZ”
Gençağa KARAFAZLI –
SAMSUN –
Çıplak arama iddialarını reddeden, çıplak aramaya maruz kaldıklarını açıklayan kadınlara da, “Onurlu kadın, ahlaklı kadın bir sene beklemez” diye seslenen AKP Grup Başkanvekili Özlem Zengin’e yönelik kadın örgütlerinin tepkileri devam ediyor.
Her gün en az bir kadının katledilmesine rağmen yetkililerin, hiçbir şey yapmamaları çok düşündürücü diyen KESK Samsun dönem Yürütmesi adına Eğitim Sen Kadın Sekreteri Havanur SUSOY TAFLAN yaptığı yazılı açıklamada şu görüşlere yer verdi.
“KADIN CİNAYETLERİ POLİTİKTİR”
Katillere gerekli ceza verilmediği aksine cinayetleri protesto eden kadınlara polis şiddeti uygulanıp gözaltına alındığı için, İstanbul Sözleşmesi’ni uygulamak bir yana tartışmaya açıldığı için katiller can almaya devam ediyor. Tekrarlamaya devam ettiğimiz bir gerçek var; kadın cinayetleri politiktir. İstanbul Sözleşmesi’nin gerekleri yerine getirilmeden, 6284 sayılı yasa uygulanmadan kadın cinayetlerinin sonunun gelmeyeceği açıktır. Cinayetlerin esas sorumlusu, katillerin cüretini besleyen kadın düşmanı politikalardır.
Kadınlar kendi değerlerini artırmak için değil, zaten sahip oldukları değerin toplumda hak ettiği konuma gelmesi için savaşıyor. Erkekler bizi anlasın, bizi taciz etmesin, bizi öldürmesin diye değil; erkekler kendilerinde bize zarar verecek bu gücü ve cesareti artık bulamasınlar diye veriyor bu mücadeleyi.
“ÇIPLAK ARAMA ÜZERİNDEN İKTİDAR NEFRET VE ŞİDDET DİLİNİ SÜRDÜRÜYOR”
Geçtiğimiz hafta vekil ya da avukat bir kadının; ”Çıplak arama üzerinden” tacize uğrayan ve utandığı için söyleyemeyen kadınları ”Onursuz” diye nitelendirmesi iktidarın nefret ve şiddet dilinin bir yansımasından başka bir şey değildir. Ama bunun bir kadın tarafından söyleniyor olması gerçekten çok vahimdir.
“BU VEKİL BİZİMLE AYNI YERDE YAŞAMIYOR”
Kadın cinayetleri, kadınların işsizliği, salgında maruz kaldıkları şiddet için ne yapılması gerekenleri konuşması bu konuda adım atması gereken bir vekilin olayı erkek eril diliyle açıklamasını kabul etmiyoruz. Bu ülkede uğradığı cinsel saldırıyı en yakınına bile açıklamak için yıllarca bekleyen ya da intihar edenlerin olduğu bilinirken bu vekilin bizimle aynı yerde yaşamadığını düşünüyoruz.
“MÜCADELEMİZE DESTEK VERMESİ GEREKEN BİR KADININ BÖYLE AÇIKLAMALAR YAPMASINI KABÜL ETMİYORUZ”
Kadınlar olarak giydiğimiz kıyafetten hayatta yaptığımız şeylere, attığımız her adımdan, gittiğimiz her yere, yediğimiz içtiğimizden görüştüğümüz kişilere kadar her şeyimiz sürekli mercek altında. Sosyal baskılar, kadını ikincilleştirme çabaları, başörtülülere yapılan saldırılar, açık giyinenlere edilen hakaretler, tacizler, tecavüzler, cinayetler… Hepsi birbiriyle bağlantılı, hepsi kadının toplumdaki yeri için verdiğimiz kavgada birer ögedir. Bu mücadelemize destek vermesi gereken bir kadının böyle bir açıklama yapması kabul edilemez. Birlikle bu mücadele ağını örmemiz gerekirken, kadın cinayetleri ile ilgi çalışma yapması gerekirken yaptığı bu açıklamayı kınıyoruz.
“KADIN DÜŞMANI KADINLARINDA KARŞISNDAYIZ”
Ama tüm eril dile rağmen biz kadınlar, mücadelemizi devam ettireceğiz. “En güzel direniş kalbi temiz tutmaktır…”diyen kalbiyle, aklıyla, vicdanıyla, sabrıyla, direnen Ayşe Buğra’nın yanında olduğumuz gibi kadının düşmanı kadınlarında karşısındayız. O yüzden bu 8 Mart’ta tüm kadınlara sesleniyoruz: Sizlerde bu halkaya dâhil olun. Her şeye rağmen birlikte haklarımız için söyleyecek sözümüz ve değiştirecek gücümüz var.”