Kuzey Teve

betnis giriş
betnis
yakabet giriş

İkizdere de direnişe devam “Bizi hapse koysalar da direnmeye devam edeceğiz”

İkizdere de direnişe devam “Bizi hapse koysalar da direnmeye devam edeceğiz”
270 views
09 Haziran 2021 - 15:22
Spread the love

İkizdere’de Cengiz inşaatın Taş ocağına karşı günlerdir direnen Ali Akyıldız ve Pervin Baş yaşadıklarını anlattı

“Bizi hapse koysalar da direnmeye devam edeceğiz”

GENÇAĞA KARAFAZLI-HÜSEYİN ALTUN – ÖZEL HABER

Rize, İkizdere Eskencidere vadisinde Cengiz inşaatın İyidere Hazar mahallesinde yapımını üslendiği lojistik liman inşaatına taş temini için yapılacak olan taş ocağına karşı köylülerin başlattığı direniş devam ediyor.

Dünya genelinde koruma altındaki 254 vadiden 53.sırada korunması gereken vadilerden biri olan ve Jandarmanın denetiminde çalışmaların devam ettiği Eskencidere vadisinde Taş ocağına karşı çeşitli eylemler düzenleyen köylü yurttaşlardan Ali Akyıldız, arı kovanı koydukları 100 yıllık bir ağacın kesilmesini engellemek için ağacın tepesine çıkarak “taş değil, bal istiyoruz, kuş sesi istiyoruz” diyerek 8 saat ağaçta kalarak direniş sergilemişti.

Ali Akyıldız’ın ağacın kesilmemesi için gerçekleştirdiği eylem tüm ülkede büyük yankı bulmuştu. Çalışmaların devam ettiği Eslencidere vadisinde direnişe devam eden Ali Akyıldız ile vadide yaşanan son durumu ve ağaç direnişini konuştuk.

Eskencidere vadisi girişinde evi bulunan yaklaşık 50 gün önce vadiye ilk dozerin girdiği an eşi Dursun ve oğlu İslam Baş ile karşı çıkan direnişin sembolü kadınlardan biri olan Pervin Baş o günden bugüne yaşadıklarını Jandarmanın hala denetim sağladığı vadide ki çay tarımı yaptığı bahçede konuştuk.

Tüm ülke sizi ağacın tepesine çıkarak 8 saatlik bir direniş sergiledikten sonra tanıdı. Köyünüz neresi, nerede yaşıyorsunuz?

Ali Akyıldız. Burası Gürdere Köyünün Eskencidere Vadisi, bu vadi bizim hemen köyün dibindeki, bitişiğindeki vadi.  Gördüğünüz gibi bizim evler Gürdere köyünün evleri, çok az iki tane ufak mahalle var. Aşağıda da bizim gürdere köyünün evleri var. Esas bizim gürdere köyünün tüm evleri hemen dağın arkasında, arka yamacında. Bu vadi bizim köyümüzün ambarı, ambarımız yok ediyorlar.

Gördüğünüz gibi yukarıda çaylıklarımız var. Hemen yan tarafına. Geçen sene benim peteklerim de vardı. Yaklaşık 8-10 ton kestane balı çıkar. Bu vadiden, bu bal dünyada daha hiçbir şartlarda hiçbir koşullarda olmayacak bir kestane balı, yok oluyor. Kesinlikle dünyada bunun daha benzeri olmayacak bir kestane balının ağaçlarını kesiyorlar. Hemen orada petekleriniz vardı, bu sene bir tane petek koymadık. Burada daha bal olması mümkün değil. Peteklerin yaşaması da mümkün değil.

Neden petek koymuyorsunuz? Dinamitler patlamadan arılar mı etkileniyor, sular mı kayboluyor?

Tabi tabi tabi tabi şu anda bal mevsimi, burada zaten arının en çok rahatsız olduğu şey sestir. Şu anda dozerler çalışıyor bu sese arı duru mu? Siz şu anda burada petek   koyup ta bir  şey yapmanın bir anlamı yok. Mevcut deremizi kapattılar. Dere ile aşağıdaki mahalle yukarıdaki mahalle bu dereden su alıyor. Bak orada bir tek şelalemiz açık kaldı, onu da kapatmışlar. Şelalemizi de kapatmıştılar. Valinin direk talimatıyla tekrar açtılar. Onu ne kadar çok açtıysalar sadece şelale gözüküyor. Bir tek şelalemiz gözüküyor bütün dere yatağına büyük taşlarlar kapattılar.  Komple yani kolay kolay aşılacak değil büyük bir heyelan olursa taşlarını sürükleyecek arkada aşağıdaki evlerde. Şu aşağıdaki evlerde 70’li yıllarda bir heyelan oldu, o alanda ta evlerin yarısına kadar su çıkmıştı.

Vadi girişinde çadır kurmuş direniş sürdürüyordunuz. Jandarma çadırlarınızı aldı vadide direnişe başladınız. Siz burada bir eylem gerçekleştirmiştiniz, 8 saat ağaçta kaldınız neler yaşadınız?

Vadide çalışma yapan sarı kepçenin 50 metre yukarısında Babaannemin evi var. Ben çocukken babaannem Sepette taşırdı beni sepetin içerisine koyardı. Bana çocukken ben çok yanı çocukluğumun geçtiği yerler. Babaannem götürürdü beni, ev orada köyün en büyük ve en güzel eviydi zamanında. Şu anda orada gözükmüyor ağaçların içerisinde.

Şu anda orada dayımın peltekliği vardı, petek vardı gittim. Bir baktım petek kurum varsa okurumu indireyim dedim. Bir baktım ki koskoca ağaç tabi 100 yıllık, 200 yıllık ağacı kesmişler artık o şiddetle ben de başka bir tane ağaca çıktım oraya ağaçta. Ve akşam kadar çalışmayı durdurdum. Köylülerle Jandarma pazarlık etti benim indirilmem için hiçbir şartlarda aşağı inmedim. Çok soğuktu. Yaklaşık 7 saate yakın bir süre ağaçta kaldım ancak komşularım 8 saat diyor. En sonunda hava karardı çalışmalar paydos ettiler, aşağıdan çalışma yoktu. Zaten askerleri yukarıda beni bekliyordu   50 taneden fazla asker vardı nöbet tutuyorlardı. Ben de inmedim hiçbir şartlarda kesin dedim ağacı Dozerle yıkın atın dereye,  yani biz artık bundan sonra bu köyde yaşama şansımız yok. Ben emekli oldum, emekli ikramiyemi dedem babamın evine masraf ederek burada yaşamak istiyorum. Bütün geri kalan hayatımı, ama burada bizim yaşama şansımız yok.

Buradan patlayacak dinamik tozlarıyla direk biz teneffüs edeceğiz. Hocalarımızın, profesörlerimizin söylediği tek şey 10-15 sene sonra köyün yarısı akciğer kanseri olacak. Biz buna karşı çıkıyoruz yanı bu şeye karşı çıkarken bunlar bizi bu şekilde engelliyorlar.

Ağaçtan indikten sonra gözaltına mı alındınız?

Ağaçtan indim direk jandarmaya götürüldüm, işte ifade verdik. İfademizi verdikten sonra söylediler bana yapmayın etmeyin falan dedim Devam edeceğim. Benim çocukluğumun geçtiği yerler ben nasıl ben şimdi ne yapayım? Ben şimdi orada buradan yukarıdan geliyorum. Buraya 1.5- 2 saatti, 3 saatte alttan buradan çıkıyorum bu vadiye, alttan bırakmıyor beni yukarıdaki yolları kesmişler Jandarma ile . Ben bütün anılarım var orada. Anılarımız yaşam alanlarımız dinamitleniyor.

Yani bu köyde dinamitler patladığı zamanda burada zaten bizim evlerimiz çok sağlam evler değil. Yani bir tane sağlam kalacak ev değil, hepsi yıkılacak. Yani bizi köyümüzden yurdumuzdan kaldırmak istiyorlar. Bunu başka bir açıklaması yok. Bölgede yaklaşık yazın 4 bin insan yaşıyor organik tarım yapıyor, bu vadi bizim yaşam depomuz biz buradan besleniyoruz siz bu depoyu yok ediyorsunuz, sadece bizi değil bizimle beraber o vadiyi koruyan, boz ayı, domuzu, yılanı, keçiyi böceği, ismini sayamadığım nesli tükenmekte olan birçok yaban hayvan türünü yok ediyorsunuz üç kuruş para için.

 350 metre genişliğinde vadi genişletilecek 4 şerit yol yapılacak doğru mu?

17 hektar alan deniliyor, normal şey 97 hektar. Efendim ilk başta gelen şey genel müdür: İşte biz bunu işte 3,5 -4 senede bitireceğiz dedi.

Bizim direnişimiz büyünce bu kez süreyi 3 seneye düşürdüler. Tüm saldırılara rağmen direnişimiz güçlenerek artınca bu kez projenin 2 seneye tamamlanacağını söylediler. Efendim 2 senede biz buradan 20 milyon ton taş alacağız. Olay bitecek, iki senede 20 milyon ton taş alabilmeleri matematiksel olarak asla mümkün değil. Mevcut çalışma şartlarında, öyle bir matematik yok. Yani normalde bundan günlük günde 2000 kamyon çıkacak. Burada o şartlarda o koşullarda 24 saat çalışıp 20 milyon taş çıkacaklar ama bu mümkün değil. Bu en az 4 sene 5 sene artık ondan sonra ne kadar sürer onu kimse bilmiyor.

Bunca yaşadıklarınız sonrası mücadeleyle ilgili neler söyleyeceksiniz?

Mücadelemizi Kesinlikle sürdüreceğiz. Yani hiçbir şartlarda, hiçbir koşullarda bizi engelleyemeyecekler. Yani biz şimdi çay zamanı bitsin çaydayız bütün köylü çayda. Biz yukarıdan ormandan geleceğiz kepçenin önüne yatacağız, bizi durduramayacaklar.  Bizi öldürecekler, bizi alacaklar. Cezaevine koyacaklar, arkadan devam edecekler. Onda bir şey yok. Bizim devletimize karşı o kadar şeyimiz yoktur. Olay bu. Bu taş ocağı çalışmaları durana kadar bizler mücadele etmeye devam edeceğiz bunu bütün dünya böyle bilsin.

Eskencidere vadisinde yaşanan talana karşı direnen kadınlardan Pervin Baş dozerlerin vadiye girdiği ilk gün eşi ve çocuğuyla beraber nasıl direniş sergilediğini anlatan Pervin Baş yaşadıklarından dolayı psikolojisinin bozulduğunu ancak mücadeleden vaz geçmeyeceğini ifade etti.

 

 

Vadide dozerlerin çalışmasına ilk karşı çıkan kişisiniz neler yaşadınız?

Pervin Baş: 30 senedir burada yaşıyorum, gelin olarak geldim. 50 yaşındayım. Burada yaşadıklarımızı anlatsam günler yetmez psikolojim bozuldu.

Evimiz vadinin girişinde ilk evdir.  Diğerleri de akrabalarımızındır. Bir gün yüzlerce Jandarma ve dozer geldi kepçeler geldi evimizin oradan geçemeye başladı. Eşim Dursun Baş kepçenin önüne attı kendisini ve kepçeyi süren küreği ile eşimi salladı.

Jandarma eşimi zorla alandan uzaklaştırdı daha sonra burada olan akrabalarımıza haber verdik toplandık ve o gün vadiye gittik yanımızda ilk günden HDP vekili Murat Çepni de vardı. Murat bizim buradandır.

Bir gece gizlice yine çalışma yapmak istediler gizlice gittik ve çalışmayı durdurduk. Ertesi gün tekrar çalışmalar başlayınca kadınlarla gittik dozerin önünde durduk bize askerler bağırdı oğlum İslam’ın elinden telefonla görüntü alıyordu diye Jandarma müdahale etti bizde karşı çıktık vermedik görüntüleri.

Daha sonraları Jandarma tüm vadiyi teslim aldı. Ramazan ayında oruçluyken gece sahurda yemek yedikten sonra gecenin yarısından sonra ormandan taş alanına geçerdik. Dozerlerin önüne geçer çalışmaları durdururduk.

Jandarmalar bizi tutuyorlardı. Bir kadına 30 tane jandarma sarıyordu. Onlar bizim evlatlarımız onlara bir şey diyecek halimiz yok. Gözlerimize biber gazı sıktılar. Kadınların Kimisi bayıldı, adamalarımızı yakaladılar. Savcılığa iki kere götürdüler bizi. Psikolojim bozuldu. Dozerin önüne yığıldım. Eltim tansiyon tansiyon hastası, herkes bayıldı. İnsanları çiğneyerek geçtiler.  Bizi çiğneyerek geçtiler. Çok çektirdiler bize çok.

Burası ormanlık alan burada neyle geçiniyorsunuz?

Geçim kaynağımız, çay, hayvan, arıcılık, otumuz, bahçelerimiz. Biz kendi kendimize yetiyoruz. Kendimiz yiyip geçiniyoruz. Kimseye bir zararımız yok.

Devlet taş ocağı yaparken zararımızı karşılayacağını söylüyor ancak bunları bugün yapar verir sana 5-10 kuruş onu bir anda yersin biter. Ama bu vadimiz arazi öyle değil çalışıyoruz, yiyoruz. Kimseye muhtaç olmuyoruz bu vadi bizim yaşam kaynağımız kıtlık olsa bile bu cennet vadi bizi aç bırakmaz.

Buradan taş almasınlar mı diyorsun?

Taş ocağını nereden gidip alırsa alsın. Bizim doğamıza, vadimize, balımıza, arımıza, peteğimize, hayvanlarımıza bize zarar verecek şekilde olmadan nereden gidip alırsa alsın. Kırk yerden alsın başkasına da zarar vermesin. O kadar yerler var ki. Şu Ovit dağı dediğimiz yerde o kadar güzel taşlar var ki. Onları gidip görmüyorlar. Bize de zarar verme, bu kadar kendinde çekme, bizi de çektirme.
Şu karşıki tarafımızda taş ocağı var. Kadının biri 4 katlı ev yaptı, arkadaşımdır. Geçen sene dinamit attılar evinin altı koptu.    Hükümet geldi dedi ki ”Bu eve yatılmaz, komşularına bile zarar verir altında 2 tane daha ev vardı. O ev yıkılırsa komşularının evine vuracak. Devlet 4 katlı ev yerine 1 katlı ev yapacak. Taş ocağı çalışmaları yüzünden camlarımız, perdelerimiz hep toz oluyor. Daha hijyen diye bir şey kalmadı. Ağzımız toz doluyor, doktora gidiyoruz. Tedavi görüyoruz.

Çay bahçelerinizde rahatça çalışıyor musunuz?

Jandarma sürekli bizi kolluyor. Eskiden çaylığıma, güzelce özgür iradem ile geliyordum ama şimdi gelemiyorum. Jandarmalar etrafımı sarmış.  Her gün bizi kısıtlıyorlar. Biz burada ne ediyoruz ki ? bizi bu kadar denetlemelerinin anlamı yok ki. Hala onlarca jandarma vadi içinde dışında bizi kolluyor gizlince gideriz dozerleri engelleriz diye korkuyorlar.
Devletten beklentim burayı durdursun bizi de özgürlüğümüze kavuştursun. Biz bu dozerlerin burada çalışmasını istemiyoruz, taş ocağı istemiyoruz. Taş ocağına karşı köylüler olarak karar aldık bu ocak kapanana kadar mücadele edeceğiz.”

PİYASALARDA SON DURUM
  • DOLAR
    -
    -
    -
  • EURO
    -
    -
    -
  • ALTIN
    -
    -
    -
  • BIST 100
    -
    -
    -