HDP Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ, ‘Özgür bir yaşamı birlikte kurabiliriz. Çünkü biz yüzde elliyiz’ sözleriyle HDP Kadın Seçim Beyannamesi’ni açıkladı. ‘HDP bir kadın partisidir’ denilen beyannamede, kadınların tüm erkek barajlarını yıkacağına dikkat çekildi.
HDP Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ tarafından İstanbul Taksim Hill Otel’de açıklanan HDP Kadın Seçim Beyannamesi’nde, kadınların yeni bir Türkiye hayal ettiği belirtildi ve “Çünkü biz yüzde 50’yiz” denildi. Beyannamede, “kadın eksenli yeni anayasa”, “kadınlar olarak çözüm ve müzakere sürecinde tarafız” başlıkları öne çıkarken, “Savaşa entegre değil, toplumsal cinsiyete duyarlı bütçeleme” başlığı altında sunulan bölümde yer alan “İŞ-KUR gibi resmi devlet kurumları başta olmak üzere iş arama kanallarında pozitif ayrımcılık”, “Merkezî Yönetim Bütçe Kanun Tasarısı’nın, TBMM’de görüşülmesi sırasında dikkate alınmak üzere Toplumsal Cinsiyet Raporu hazırlanması”, “Ev işçisi kadınlar iş yasası kapsamına alınması”, “Kadın ve erkek çalışanların, yasal günlük/haftalık çalışma süreleri hiçbir hak kaybı olmadan günde en fazla 7, haftada en fazla 35 saate indirilmesi”, “8 Mart kadın emekçiler için ücretli tatil ve bütün kadınlar için ücretsiz ulaşım günü olarak ilan edilmesi”, “Kadınlara eşit, parasız, ulaşılabilir, nitelikli ve anadilinde sağlık hizmeti” gibi çözüm önerileri de dikkat çekti.
HDP Kadın Seçim Beyannamesi’nin tam metni:
“ÖZGÜR KADINLA
Özgür bir yaşamı birlikte kurabiliriz, çünkü biz yüzde elliyiz!
Kadınlar için yeni bir Türkiye hayal ediyoruz:
Erkek şiddetine maruz kalmadığımız, öldürülmediğimiz, taciz edilmediğimiz, sokaklarında özgürce, istediğimiz kıyafetle dolaştığımız…
İstediğimiz okulda okuduğumuz, anadilimizde eğitim gördüğümüz, düşüncelerimizi, inançlarımızı özgürce ifade ettiğimiz, okuyan, çalışan ya da yöneten olarak siyaset yaptığımız…
Sevdiğimiz, istediğimiz mesleği seçtiğimiz, kadın olduğumuz için horlanmadığımız, erkeklerle eşit ücreti aldığımız, sosyal haklardan eşit şekilde yararlandığımız, işyerinde tacize, ayrımcılığa maruz kalmadığımız…
Bedenimize, kimliğimize, emeğimize sahip çıktığımız bir Türkiye hayal edelim…
Hayal edelim, çünkü hayallerimizi gerçekleştirebiliriz.
Çünkü Biz’ler kadınız,
Çünkü Biz’ler dünyanın yarısıyız!
Artık yeter!
Türkiye, dünyada kadın erkek eşitsizliğinin en ağır yaşandığı ülkelerden biri. Dünya Ekonomik Forumu’nun 142 ülke üzerinden yaptığı araştırmaya göre, Türkiye kadın-erkek eşitliğinde 125. sırada.
Biz’ler kadınlar olarak, onca yılın yoksunluğuna “Artık Yeter!” diyoruz. Mahkemelerde adil olmayan tutumlara maruz kalmaktan, kadın katillerinin yargı tarafından kayrılmasından bıktık. İşsizlikten, aşsızlıktan, evimizi, köyümüzü, parkımızı, kentimizi terk etmeye mecbur bırakılmaktan usandık!
Biz’ler adaletin, hukukun, yönetenlerin eşit muamele yaptığı, şiddete uğradığımızda her türlü koruma tedbirine, sığınaklara, özgür yaşam evlerine sahip olduğumuz, ev içi çalışmanın, çocuk, yaşlı ve hasta bakımının ortaklaştırıldığı, çocukların yemyeşil parklarda koşuşturduğu, her
mahallede ve işyerinde güvenle kalabilecekleri 24 saat ücretsiz kreşlerin olduğu,
Meclis’in yarısının kadın olduğu, kadın vekillerin kadın mücadelesini temsil ettiği, savaşın ve şiddetin olmadığı, başta erkek egemenliği olmak üzere, hiçbir egemenliğe tabi olmadığımız bir ülkede yaşamak istiyoruz.
Dünyanın tüm kirli çamaşırlarını ve kirli bulaşıklarını biz yıkamayacağız. Bütün dünyayı kendi emeğimizle doyurmayacağız.
Biz’ler özgürleştiğimiz bir ülke hayal ediyoruz, bunu yapabiliriz!
Bugün kadınlar olarak maruz kaldığımız bu ayrımcılığı, bütün haksızlıkları, bütün eşitsizlikleri, ortadan kaldırabiliriz. Bunu yapacak gücümüz var.
Çünkü kadınların tarihi mağduriyetlerin değil, mücadelenin tarihidir…
Çağrımız bütün kadınlara!
Yeni Yaşam, kadının eşit ve özgür olduğu bir ülkedir.
Bütün kadınları barajları aşmaya, Yeni Yaşam’ı birlikte kurmaya çağırıyoruz.
Oylar HDP’ye!
Kadınlar siyasete, söz söylemeye…
Toplumsal cinsiyet eşitsizliği çağımızın en temel meselelerinden biri. Sosyal, siyasal, kültürel ve ekonomik alanlar başta olmak üzere yaşamın tüm alanlarının eşitlikçi bir anlayışla yeniden düzenlenmesi için mücadele etmek, en temel görevlerimizden.
Biz’ler HDP’li kadınlar olarak Türkiye ve Kürdistan kadın hareketinin onlarca yıllık mücadelesinin kazanım, birikim ve deneyimlerini sahiplendik. Mücadelemizi bu birikimin üzerine inşa ettik.
Biz’ler, görünmezi görünür kılmak için, yok sayılanı var etmek için, yönetmek değil çözmek için siyasete katılıyoruz.
HDP bir kadın partisi
Çünkü katılımcı, eşitlikçi ve özgürlükçü.
Çünkü ayrımcılığa, cinsiyetçiliğe, ezmeye, ezilmeye, sömürüye, şiddete, tahakküme, farklılıkları tanımayan tekçiliğe, inkarcılığa karşı tavrı net.
Çünkü tercihini yoksun bırakılandan, ezilen, sömürülenden yana, KADINDAN yana koyuyor.
Çünkü kadınların değiştirici, dönüştürücü gücüne inanıyor. Biliyoruz ki, kadın-erkek eşitsizliği, bütün toplumsal eşitsizlik ve adaletsizliklerin kaynağı. Onun için ekonomiden kültüre, sanattan eğitime, spordan sağlığa, bütçe ve fonlardan bakım hizmetlerine, ekolojiden kentlere, tarımdan aileye, üretimden hukuka her alanda bu sistemleşmiş eşitsizlik ilişkisine müdahale ediyoruz. Kadın politikası yapıyoruz.
Eş başkanlık ve tüm kurullarda eşit temsil kazanımlarıyla temsilde adalet, yaşamda eşitlik, yönetimde ortaklaşma konusunda önemli adımlar atıyoruz.
Kadınların özgün ve özerk örgütlenmesi açısından hayati önemde olan meclis tarzı örgütlenme modeli ile kadınların yerelde ve yerinden söz ve karar süreçlerine doğrudan ve etkin katılmasıyla toplumun ve siyasetin demokratikleşmesi yönünde önemli aşama kat ediyoruz.
2015 Genel Seçimlerinde milletvekili adaylarımızın yarıya yakını kadın. Kadın adayları kadınlar belirledi.
Rojava… Kadın Devrimi
Rojava ve Kobanê, savunduğumuz yeni yaşamın, elle tutulur bir örneği oldu.
Bir yandan Ortadoğu’nun kanlı ve karanlık zemininde halklar, inançlar, kadınlar ve bütün insanlık için aydınlık bir yeni yaşam inşa edilirken, bir yandan da Ortadoğu’da halkları, inançları katleden, kadınlara tecavüz eden, köle pazarlarında satan, tarihi değerleri yok eden IŞİD’e karşı eşsiz bir mücadele verildi.
Rojava’da kadınlar hem yeni bir yaşamın inşasında, hem de IŞİD’e karşı direnişte öncü rolü oynadılar.
Rojava ve Kobanê, yaratıcılığıyla, inancı, gücü, yenilgi kabul etmez direnişiyle hepimize umut verdi, örnek oldu. Hem savaşta hem toplumsal inşada, meclislerde, akademilerde her yerde büyük bir coşku ve akılla öncülük eden Kobanêli kadınlar sadece Kobanê kantonunu değil neredeyse bir dünyayı direnişe kaldırdılar. Ve vahşet çeteleri karşısında zafer kazandılar.
“Din, dil, ırk, inanç, mezhep ve cinsiyet ayrımının olmadığı, eşit ve ekolojik bir toplumda adalet, özgürlük ve demokrasinin tesisi için;
Demokratik toplum bileşenlerinin siyasi-ahlaki yapısıyla birlikte çoğulcu, özgün ve ortak yaşam değerlerine kavuşması için;
Kadın haklarına saygı ve çocuk ile kadınların haklarının kökleşmesi için;
Savunma, özsavunma, inançlara özgürlük ve saygı için” diyen yeni bir toplumsal sözleşme kabul edildi. Biz de yapabiliriz. Yeni bir yaşam kurabiliriz.
Kadınlar olarak çözüm ve müzakere sürecinde tarafız
Biz kadınlar, müzakere sürecini Türkiye halklarının özgürleşme, toplumun ve devletin demokratikleştirilme mücadelesi olarak görüyoruz ve bu sürece müdahiliz. Barışın toplumsallaşması, sürekliliği ve yerelleşmesi biz kadınların barış ve müzakere süreçlerine eşit ve örgütlü katılımıyla mümkündür. Biz kadınlar müzakerenin tarafı ve barışın inşacısıyız.
HDP,
Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin 1325 sayılı kararının hayata geçirilmesi için girişimlerde bulunacak.
Çözüm sürecinin bütün karar ve uygulama mekanizmalarına kadınların eşit katılımını mümkün kılacak tedbirlerin alınmasını sağlayacak.
Kadınların müzakere sürecine etkin katılımını sağlamak için geliştirecekleri özgün zemin ve örgütlülükleri destekleyecek.
Çözüm sürecinde gerçekleşecek demokratikleşme aşamalarında ve süreç sonunda yapılacak yeni düzenlemelerde kadınlar ve kız çocuklarının savaşta gördükleri zararın telafi edilmesi için bütçe ayrılmasını sağlayacak.
Kadınların barış mücadelesinde edindikleri örgütlenme deneyimlerini devam ettirebilecekleri özgürlük ortamlarını garanti altına alacak.
Kadınların savaş sürecinde iyice yıkıcı hale gelen militarizm, cinsiyetçilik, ayrımcılık ve milliyetçilik nedeniyle artan şiddetle ve bunların savaş sonrasına da yayılan etkileriyle mücadele için ihtiyaç duyduğu her türlü öz örgütlülüğü gerçekleştirmesini sağlayacak önlemleri alacak.
Kadın hakikat komisyonlar kurularak savaş boyunca kadınlara yönelik JİTEM, korucular, askerler ve polisler tarafından işlenen suçlar gün yüzüne çıkarılacak. Bu suçların insanlığa karşı işlenmiş suçlar olarak tanımlanması sağlanarak toplum ve devletin kendisiyle yüzleşmesinin yolu açılacak.
Kadın eksenli yeni anayasa
7 Haziran seçimlerinin temel gündemi yeni anayasanın yapılması olacak. Kadınlar olarak yeni bir toplumsal sözleşmenin önemli parçası olan anayasanın kadın eksenli olmasını savunuyoruz.
Biz kadınlar yeni anayasada;
Kadınların yaşamın tüm alanlarında eşit hak ve özgürlüklere sahip olmasını
Siyasi, sosyal, ekonomik ve kültürel alanlardaki hak ve özgürlüklerinin tanınmasını
Kadına yönelik her türlü kötü muamele ve şiddetin, kadın ticareti ve kadın bedeninin istismarının engellenmesini; aile içi şiddet ve kadın cinayetlerinin insanlığa karşı işlenmiş suç olarak kabul edilmesini
Cinsiyet eşitliğine dayanan toplumsal bir düzenin inşası için kadınların tüm haklarının kullanımına ilişkin pozitif ayrımcılık hükümlerinin uygulanmasını
Ev dışında başka bir işte çalışmayan kadınlar da dahil olmak üzere tüm kadınların, ev içi emeğini de gözeten sosyal güvenlik haklarının sağlanmasını
Kadınların seçimle veya başkaca yöntemlerle oluşturulan karar mekanizmalarında, siyasi parti, sendika, kamu yönetimi ve yerel yönetimlerde eşit temsilinin sağlanmasını
İnsanca yaşanabilir konut, ücretsiz sağlık ve anadilde eğitim hakları imkânlarının oluşturulmasını
Bütçeden eşit ve kamu hizmetlerinden anadilinde yararlanma hakkının gözetilmesini
Kadınların özgün ve özerk örgütlenme hakkının garanti altına alınmasını sağlamak için çalışacağız.
Tüm erkek barajları yıkacağız!
Dünya Ekonomi Forumu raporuna göre Türkiye, parlamentodaki kadın sayısı bakımından 142 ülke arasında 98., kabinedeki kadın sayısı açısından ise 133. ülke konumunda.
HDP, kadınların katılmadığı demokrasinin gerçek demokrasi olamayacağını bilir; bu nedenle toplumun yarısını oluşturan kadınların siyasetin bütün süreçlerine aktif katılmalarının önündeki engellere karşı mücadeleyi zorunlu bir görev addeder. Tüm kurul ve çalışma alanlarında kadınların eşit katılım ve temsil hakkını gözetir.
Siyasi partiler yasası değiştirilerek eş başkanlığın sadece genel başkanlıkta değil bütün yönetim organlarında geçerli olması ve kadın kotasının uygulanması sağlanacak.
Seçim yasasında değişikliğe gidilerek yüzde 50 cinsiyet kotasının genel ve yerel seçimlerin tüm aşamalarında konulması, kadın adayların maddi olarak desteklenmesi için bütçe ayrılması sağlanacak.
En çok kadını vuran yüzde 10 barajı kaldırılacak.
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı yerine, Kadın Bakanlığı, Eşitlik Bakanlığı ve Sosyal Politikalar Bakanlığı kurulacak.
Kadın-Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu, fırsatta, süreçte ve sonuçta eşitlik için Kadın Erkek Eşitliği Komisyonu olarak değiştirilecek, komisyonun bütün kanunların ve bütçenin yapımında aktif olması sağlanacak.
Savaşa entegre değil, toplumsal cinsiyete duyarlı bütçeleme
AKP hükümetinin savaş, rant, yolsuzluk, ekolojik tahribat, sömürü ve cinsiyet ayrımcı bir perspektifle uyguladığı rantçı ve vurguncu bütçeler, 12 yıldır eşitsizlikleri ve adaletsizliği derinleştiriyor. Merkezi bütçe ve yerel yönetimler yoluyla sunulan hizmetlere erkekler ve kadınlar eşit şekilde erişemiyor.
Oysa merkezi bütçe planlaması toplumsal barışın ve eşitliğin sağlanması için kullanılabilecek fırsat ve yöntemlerden biri olabilir.
Bu nedenle HDP genel ve yerel bütçeleri hazırlarken toplumsal cinsiyet eşitliğine ve kadınların güçlendirilmesine yönelik politikaların merkeze konulmasını ve Toplumsal Cinsiyete Duyarlı Bütçelerin (TCDB) hayata geçirilmesini savunmaktadır.
Bütün bakanlıklar, kendi politikalarının belirlenmesinde cinsiyet eşitliği politikalarını esas alacak ve kendi eşitlik planlarını hazırlayıp uygulayacak.
Merkezi bütçenin, eğitim, sağlık, sosyal güvenlik, istihdam, ulaşım vb. alanlarda cinsiyetler arası eşitsizliği ortadan kaldıracak biçimde planlanması sağlanacak.
Merkezî Yönetim Bütçe Kanun Tasarısı’nın, TBMM’de görüşülmesi sırasında dikkate alınmak üzere Toplumsal Cinsiyet Raporu hazırlanacak.
Komisyonlarda ve genel kurulda yapılan bütçe tartışmalarında kadın örgütlerinin görüşüne başvurulacak.
Kadın istihdamının artırılması ve kadın emeğinin görünür kılınması için somut stratejik planlar hazırlanacak.
Kadın Çalışma Destek/Danışma Merkezleri oluşturulacak ve kadın dostu kentler, kadın dostu OSB, işyerleri, fabrikalar ile kadın kooperatifleri desteklenecek.
Kadınların yüklerini azaltan ve refahlarını iyileştiren kamu altyapı hizmetlerinin artırılması için bütçeden pay ayrılacak.
Kadınların kamu hizmetlerine erişimleri ve haklar hakkında bilgilendirme hizmet ve imkânları artırılacak.
Kamuda istihdam edilen kadın oranının artırılması ve karar alma süreçlerindeki konumlarının güçlendirilmesi sağlanacak.
Kamu ihale sisteminde kadınlar lehine düzenlemeler için gerekli çalışmalar yapılacak.
Yerel yönetimlerin de TCDB yapması sağlanacak.
Bakım emeği sadece kadınların sırtına yüklenemez
Erkek egemen kapitalist sistem, kadınların ailenin bakımı için harcadıkları ev içi emeği görünmez kılıyor. Nankör ev işleri kadınları esir almış durumda; kadınlar çamaşır yıkıyor, temizlik yapıyor, yemek pişiriyor, çocukların her türlü bakımıyla uğraşıyor, hasta ve yaşlılara bakıyor, yaşamı yeniden üretiyor. Dünyanın dönmeye devam etmesi için yapılması gereken ne varsa kadınların emeğiyle gerçekleşiyor.
HDP olarak eril, cinsiyetçi iş bölümüne, ayrımcılığa ve eşitsizliklere son verecek, kadınların ve erkeklerin toplumsal yaşamı birlikte ve eşit koşullarda yeniden kurmalarını sağlayacak bir toplumsal dönüşümü hayata geçireceğiz. Kadın ve erkek arasında bağımlılığın değil dayanışmanın hüküm sürdüğü yeni yaşamı kuracağız.
Kentte, köyde, mahallelerde, işyerlerinde, organize sanayi bölgelerinde çalışan/çalışmayan, kadın / erkek tüm vatandaşların çocuklarını bırakabileceği, 24 saat ücretsiz kreş modelleri hayal değil. Çocukların anadillerinde eğitim alabileceği, eşitliği, hayal kurmayı, arkadaşlığı, birbirini kollamayı, beraberliği, dayanışmayı öğreneceği bu modelleri hep birlikte oluşturmak için sizlere çağrıda bulunuyoruz.
AKP hükümetinin, kadınları eve kapayarak, cinsiyetçi işbölümünü pekiştirerek bakım hizmetinin tümünü kadınlara yükleyen, onur kırıcı yoksulluk testleriyle güvencesiz olarak ödediği ve keyfi olarak kestiği maddi yardım anlayışına karşı çıkıyoruz.
Sosyal devlet, vatandaşına bakım hizmeti sunmakla yükümlüdür. Yeni yaşamda yoksul olsun olmasın, bakım hizmeti almak her vatandaşın hakkı olacak.
Bakım hizmeti her kentte kurulacak bakım evlerinde, ücretsiz bir şekilde ve toplumsal hizmetin gereği olarak sağlanacak.
Bu hizmeti evde gerçekleştirmek isteyenlere ise onur kırıcı yoksulluk testi uygulaması yapılmadan ücret ödenecek. Evde bakım hizmeti verenler iş yasası kapsamında ele alınacak; sigorta, emeklilik, asgari ücret gibi bütün işçi haklarından yararlanacak.
Bu ücret her yıl artırılacak.
Kadın istihdamı artırılacak, işsizlik azaltılacak, eşitsizlikler giderilecek
Ülkemizde çalışma yaşındaki erkeklerin yüzde 64.8‘i iş sahibidir. Kadınlarda ise bu oran sadece yüzde 26.7’dir.
Çalışan kadınların yarısı (yüzde 47) kayıt dışı işlerde çalışmaktadır. Kayıt dışı çalışanların yarısı ise ücretsiz aile işçisidir.
Kadın istihdamının artırılması, işsizliğinin azaltılması ve eşitsizliklerin giderilmesi için:
Çalışma yaşamında kadınlara yönelik güvencesiz, düşük ücretli işlere ve iş yerlerinde mobbing, taciz gibi cinsiyetçi uygulamalara son verilecek.
İŞ-KUR gibi resmi devlet kurumları başta olmak üzere iş arama kanallarında pozitif ayrımcılık ilkesi uygulanacak.
Ev içi yaşlı, hasta ve çocuk bakım hizmetleri toplumsal hizmet olarak verilecek.
Kadın/erkek olmasına bakılmaksızın, en az 50 işçi çalıştıran kamu/özel tüm iş yerlerinde ücretsiz kreş açılması zorunlu olacak. Kapatılan tüm kamu kreşleri açılacak.
Ayrıca her mahalleye ihtiyacı karşılayacak kadar kreş açılması amacıyla girişimde bulunulacak, belediyelere yasal zorunluluk getirilecek.
İş yerlerindeki çalışma düzeni, kadınların ve erkeklerin çocuklarına bakma yükümlülüğüne uygun şekilde düzenlenecek.
Kadın ve erkek çalışanların, yasal günlük/haftalık çalışma süreleri hiçbir hak kaybı olmadan günde en fazla 7, haftada en fazla 35 saate indirilecek.
Kadınlara esnek çalışma formları dayatmak yerine, tam zamanlı ve tam güvenceli istihdam olanaklarını sağlayacak yasal düzenlemeler yapılacak.
Taşeronluğun yasaklanması ve taşeron kadın işçilerin kadroya alınması için çalışmalara başlanacak, kamuda çalışanlar hemen kadroya geçirilecek, özel sektörde çalışanların kadroya geçebilmesi için teşvikler uygulanacak.
Kayıt dışı çalışan kadın işçilerin kayıt altına alınması için denetimler sıkılaştırılacak, sosyal güvenceye kavuşmaları sağlanacak.
Sendikal hak ve özgürlükler ile grev hakkının kullanılmasının önündeki engeller kaldırılacak.
İş güvencesi herkes için mutlak bir hak olarak kabul edilecek.
Emekli kadınların aylıklarında insan onuruna yaraşır bir yaşam sürdürebilmelerini mümkün kılacak düzeltme sağlandıktan sonra yıllık artışlar enflasyon ve büyüme toplamı düzeyinde yapılacak.
8 Mart kadın emekçiler için ücretli tatil ve bütün kadınlar için ücretsiz ulaşım günü olarak ilan edilecek.
Ev işçisi kadınlar iş yasası kapsamına alınacak
Ev işçileri; ev temizliği, çocuk, hasta ve yaşlı bakımı gibi işleri başkalarının evinde ücret karşılığı yapan işçilerdir. Bu işçilerin büyük çoğunluğu kadındır.
Sayısı bir milyonun üzerindeki ev işçileri, iş yasası ve iş güvenliği yasası kapsamına alınacak.
Gündelikçi ya da aylıkçı olmaları ayrımı yapmadan, diğer işçilerle eşit haklara sahip olması sağlanacak, emeklilik hakları güvence altına alınacak.
İşçi ve işveren evden çıkmadan sigorta kayıt işlemini yapabilecek, ev işçisi çalıştıranlara 5 yıl boyunca sigorta prim teşviki verilecek.
Geçmişe dönük sigorta primlerinin geri kazanılması yasal düzenlemelerle kolaylaştırılacak, ödenmemiş olan primler için ceza muafiyeti getirilecek.
İş yerinde aşağılama, yıldırma, cinsel taciz, cinsel saldırı riskleriyle karşı karşıya kalan göçmen ev işçileri korunacak.
Yatılı çalışan ev işçilerinin çalışma şartlarının denetlenmesi için “acil şikâyet hattı” oluşturulacak.
ILO’nun 189 sayılı Ev İşleri Sözleşmesi’nin imzalanması sağlanacak ve ev işçisi kadınların sendikalı olmalarının önündeki engeller kaldırılacak.
Ev hizmetlerinin toplumsallaşmasını destekleyen politikalar hayata geçirilecek.
Toplumsal bakım hizmetleri politikası istihdam yaratmaya da hizmet edecek.
Mevsimlik kadın işçilere yaşadığı yerde iş
12-13 saat çalışan, gittikleri yerlerde dışlanma ve ırkçı saldırı ile karşılaşan, yaşam ve barınma koşulları insanlık onuruna yakışmayan; trafik kazaları, boğulma, kanala düşme vb. gibi iş cinayetleri ile karşı karşıya kalan mevsimlik kadın işçilerin durumlarının düzeltilmesi için gerekli önlemler alınacak.
Kadınların öncelikle yaşadıkları yerde çalışabilmeleri için gerekli önlemler alınacak.
Sendikalar ve iş yasasında yapılacak değişikliklerle örgütlenme özgürlükleri güvence altına alınacak.
İşverenlerle doğrudan kendi öz örgütleriyle ilişki kurmalarının mekanizmalarını geliştirerek ‘aracı-dayıbaşı-elçi’ uygulamasına son verilecek.
Sağlıksız, trafik kurallarına ve güvenliğe aykırı koşullarda işçi taşıyan firmaların ruhsatları ile sürücülerin ehliyetleri iptal edilecek.
Barınma, beslenme, temiz su, ücret, çalışma saatleri, iş güvenliği, sağlık, sosyal güvence, çocukların eğitimi gibi konuların sözleşmelerle belirlenmesi sağlanacak.
‘Eşdeğer işe eşit ücret’ uygulaması için çalışılacak ve her türlü ayrımcı uygulamaya karşı önlem alınacak.
Eşitliğe hizmet eden hak temelli sosyal hak!
AKP hükümeti ekonominin büyüdüğünü ve kişi başına düşen gelirin 10 bin dolar olduğunu iddia ededursun TÜİK verilerine göre nüfusun yüzde 15’i (yaklaşık 12 milyon kişi) yoksulluk sınırının altında yaşıyor. Bu yoksulluktan en çok etkilenenlerin başında kadınlar geliyor.
Türkiye’deki sosyal politika mekanizmaları ise kişileri muhtaçlıklarını kanıtlama noktasında bırakıyor. Devlet vatandaşlık hakkı üzerinden sosyal koruma geliştirmek yerine, toplum içinde var olan eşitsizliklerin üzerine oturan ve kadınlar için geleneksel rollerini pekiştiren bir anlayışla “yardım” yapıyor. HDP, eril akılla uygulamaya konan “yardım”ları hak temelli bir “destek” uygulamasına dönüştürmeyi hedefliyor.
Güvencesizliği yakıcı bir biçimde yaşayanlardan başlayarak tüm vatandaşlara temel yaşamsal koşullarını ücretsiz olarak sağlanmasını hedefliyor.
Bu nedenle;
Her eve ayda 250kWh elektrik ve 10 m3 su ücretsiz
sağlanacak
Her eve ısınma desteği verilecek.
Çalışanlara/öğrencilere toplu taşıma desteği verilecek.
Vakıf gibi kurumlar ve bütçe dışı kalemlerden yapılan sosyal yardımlar bütçe içerisinde belirlenecek.
Hak temelli bir sosyal politika izlenecek, sosyal yardımlar ortak norm ve standartlara göre yapılacak. Keyfiyetten ve suistimalden kurtarılacak.
Kadın yoksulluğuyla mücadelede “muhtaç bireylere yapılan yardım” yerine bütünlüklü sosyal hak modelleri uygulamaya koyulacak.
Sosyal hak modelleri cinsiyet eşitliğini gözetir bir şekilde ve bir vatandaşlık hakkı olarak yerine getirilecek.
Bu modeller oluşturuluncaya kadar verilen sosyal destekler yüzde 50 artırılacak.
Kadınların sorunları yerelden tespit edilecek, belediyelerin kadın birimleri kurarak sosyal destek programları geliştirmeleri teşvik edilecek.
Uygulamaya konan sosyal destek programlarının yereldeki kadın kurumlarıyla eşgüdümlü yürütülmesi sağlanacak.
Sosyal desteklere, kadınların bürokratik ve aşağılayıcı uzun işlemler olmadan doğrudan başvurma yolları geliştirilecek.
Desteklerden doğrudan kadınların faydalanması sağlanacak, desteği alan kadının cinsiyetçi ve eril saldırı ve uygulamalarla karşılaşmasının önüne geçilecek.
Kadınların, yaşadıkları sorunları gidermek üzere alternatif finans ağları yaratılacak.
Sosyal destek alan kişilerin istihdam politikalarıyla bağının kurulması sağlanacak.
Yeni çalışmaya başlayan kadınlar, gelir vergisinden muaf tutulacak, bir seferlik “işe giriş desteği” verilecek.
Eğitim ve danışmanlık hizmetlerinden yararlanmaları sağlanacak.
Geliri yoksulluk sınırı altındaki hanelerdeki kadınların kendilerine, doğrudan gelir desteği yapılacak.
Eşi vefat etmiş/boşanmış olan kadınlara ücret
Sosyal güvencesi ve geliri olmayan eşi vefat etmiş kadınlara yapılan sosyal destek asgari ücretten az olmayacak.
Benzer destek, eşinden boşanmış, eşi tarafından terk edilmiş, eşi cezaevinde olan, eşi kayıp kadınlara, yalnız annelere ve şiddet mağduru kadınlara da verilecek.
Bu kadınlara sağlık hizmetlerine erişim ve barınma desteği de verilerek, çocuklarının giyim, çanta, kırtasiye, servis ücreti gibi okul masrafları karşılanacak.
Engelli kadınlara engelsiz yaşam
Toplumda en dezavantajlı gruplar arasında yer alan engelli vatandaşlar dışlanıyor ve temel insan haklarından mahrum bırakılıyor. Kadın engelliler ise daha fazla dışlanıyor ve cinsel, fiziksel, psikolojik şiddete ve istismara maruz kalıyor.
Engelli kadın ve kız çocuklarının her türlü istismar ve kötü muameleye karşı korunması için yasal, idari, toplumsal, eğitsel bütün önlemler alınacak, engellilere yönelik baskı, önyargı ve ayrımcılıkla etkin mücadele edilecek.
Kurulacak ‘Engelliler Bakanlığı’ bünyesinde hizmet verecek olan “Kadın Politikaları Daire Başkanlığı” sadece engelli kadınların sorunlarıyla ilgilenecek, bu yönlü çözüm ve politikalar geliştirilecek.
Engelli kız çocuklarının okul öncesi eğitimden yükseköğrenime kadar, her türlü eğitim hakkından yararlanması için özel durumları ve ihtiyaçları göz önünde bulundurularak eşit, parasız, bilimsel, anadilde eğitim hakkı sunulacak.
1475 sayılı İş Kanunu gereğince yüzde 3 oranında engelli istihdamını zorunlu kılan yasal düzenleme, yüzde 3’ü kadın, yüzde 3’ü erkek olmak üzere değiştirilecek ve bu kararın etkin bir şekilde uygulanması denetlenecek.
Kadın katliamlarına son!
Kadına yönelik şiddet AKP döneminde yüzde 1400 artarak soykırıma dönüştü. 2014’te ise hemen hemen her gün bir kadın öldürüldü. İHD’nin açıkladığı rapora göre 2014 yılında 6’sı kadın cinayeti olmak üzere 302 kadın öldürüldü, 39 kadın intihar etti, 13 kadın da kuşkulu bir şekilde yaşamına son verdi. Kadınların 44’ü polis korumasındayken öldü. Kadınların yüzde 36’sı ailesinden ya da yakın ilişkide oldukları erkeklerden şiddet görüyor. İnsanı dehşete düşüren bu ciddi tablo ve rakamlar sadece adli mercilere ve basına intikal etmiş olanlar. Gerçek tablonun bundan çok daha korkunç boyutlarda olduğu bilinen gerçek.
AKP yetkilileri, başta cumhurbaşkanı olmak üzere kadınları aşağılayan sözleriyle şiddeti körüklüyor. Kadın katillerine verilen cezalar hafifletici nedenler gerekçe gösterilerek indiriliyor. Cezasızlık, erkeklere cesaret veriyor. En son Özgecan Aslan’ın katledilmesi ile kadınların sokaklarda ne kadar güvensiz olduğu bir kez daha kanıtlandı. Artık evde, sokakta, işyerinde, ulaşım araçlarında can güvenliğimiz kalmadı.
Kadın katliamı ve kadına yönelik şiddetle mücadele temel mücadele alanımızdır. Yaşamın her alanında kadına ölümü ve tutsaklığı dayatan zihniyetle mücadele içinde olacağız.
Şiddeti teşvik eden ve cezasızlığı doğuran yasaları değiştireceğiz.
Kadın sığınağı/konukevi, özgür yaşam alanları
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı tarafından 14 ilde açılan Şiddet Önleme ve İzleme Merkezleri (ŞÖNİM) ile 94’ü Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’na bağlı konukevi, 33’ü yerel yönetimlere, 3’ü de STK’lara bağlı olan sığınaklar ihtiyaca cevap vermekten çok uzak.
HDP, kadına yönelik şiddetin politik olduğu ve erkek egemen sistemden kaynaklandığının bilincinde. Bu nedenle, kadınların bedenini ve cinselliğini denetleyen ve erkeklerin kadınlar üzerinde tahakküm kurmak için sistematik bir şekilde yürüttüğü devlet ve erkek şiddetinin her biçimine karşı mücadeleyi esas alıyor.
Kadına yönelik her türlü ayrımcılığı ortadan kaldıracak yasal düzenlemeler yapılarak, başta CEDAW olmak üzere kadına yönelik şiddeti engellemeye ve cinsiyet eşitliğini sağlamaya yönelik uluslararası sözleşmelerin gerekleri yerine getirilecek.
6284 sayılı yasa kadın örgütleriyle birlikte gözden geçirilerek aksaklıkları giderilecek ve kadına yönelik şiddete karşı daha aktif mücadele olanakları yaratılacak. İstanbul Sözleşmesi etkin politikalarla uygulanacak.
Nüfusu elli bini geçen her kentte Kadın Bakanlığı’na ya da yerel yönetimlere bağlı kadın “sığınağı” açılacak, açmayanlar hakkında yaptırım uygulanacak.
Kadına yönelik şiddetle mücadelede bürokrasi azaltılacak, şiddet mağduru kadına ulaştığı ilk kurumda tam destek sağlanacak.
Kadın katliamlarını önlemek için acilen, kapsamlı bir eylem planı hazırlanarak hızla hayata geçirilecek.
Kadın cinayetleri ve kadına yönelik şiddetten yargılananların Ceza Kanunu’ndaki “haksız tahrik” ve “haksız tahrik indirimleri”nden yararlanmalarını ve TCK’nin 29. maddesinin uygulanmasını önleyecek yasal değişiklik yapılacak.
Kadın ve çocuklara yönelik her türlü cinsel ve fiziksel şiddet davalarına bakacak ihtisas mahkemelerinin kurulması sağlanacak. Hakim savcı ve avukatların toplumsal cinsiyet eşitliği eğitimi zorunlu hale getirilecek.
Yargıtayda da toplumsal cinsiyet eşitliği eğitimini almış ve sadece bu mahkemelerin aldığı kararları denetleyecek, onaylayacak bir kurulun oluşturulması sağlanacak.
Konuyla ilgili çalışan tüm kamu personeli eğitimden geçirilecek, ihmali olanlar yargılanacak.
Şiddete maruz kalan kadının beyanı esas alınacak ve tıbbi rapor, yasal başvuru olanakları ve şiddetsiz bir yaşam sağlamak için önlemler geliştirilecek.
Şiddet mağdurlarının kamusal sağlık ve sosyal destek sistemlerinden yararlanmaları sağlanacak.
Koruma altındaki kadının ve çocuklarının kimliği, okullar ve SGK kayıtları da dahil kesinlikle saklanacak.
Önemli bir sorun olan ve çoğunlukla gizli tutulan aile içindeki cinsel istismar ile mücadele edilecek ve mağdurların tedavileri için merkezler açılacak.
İnsanların farklı cinsel yönelimlerinden dolayı maruz kaldıkları homofobi ve transfobi temelli ayrımcılık ve şiddetle etkin mücadele edilecek.
Evliliklerin yüzde 37’sine ulaşan 18 yaş altındaki evliliklerin engellenmesi için gerekli yasal önlemler alınacak, “çocuk gelin” olgusuna karşı eğitim çalışmaları sürdürülecek.
Şiddet mağduru kadınların can güvenliğini sağlamak ve onları geleceğe hazırlamak için özgür yaşam alanları geliştirilecek.
Özgür yaşam alanları, merkezi bütçe desteğinde kurulacak ve çalışmalarını, yerel yönetimlerin inisiyatifindeki kadın kurumlarıyla eşgüdüm içinde sürdürecek.
Bağımsız kadın örgütleri desteklenecek, açtıkları sığınakların giderleri Kadın Bakanlığı tarafından ödenecek.
Kadına yönelik şiddetin önlenmesi için kadınlar tarafından yaratılan özsavunma biçimleri desteklenecek.
TCK’da kadının meşru müdafaa hakkı net tanıma kavuşacak ve özsavunmanın hukuksal boyutu olarak işletilecek.
Ekolojik ve kadın merkezli bir yaşam
Doğanın, toprağın ve tohumun bilgisini taşıyan kadınlar ekolojik yaşamın öncüsüdür. Bugün yaşanan ekolojik krizden kurtulmanın yolları, kadının bu konudaki öncü rolü görmezden gelinerek oluşturulamaz. Karadeniz’de, Ege’de, Trakya’da, Hasankeyf’te kadınlar yaşam alanlarının tahrip edilmesine, suların kirlenmesine, HES’lere karşı mücadelede en önde yer alıyor. Kentlerin doğasızlaştırılmasına, kenti yağmalayan kentsel dönüşüm projelerine, tarihi, kültürel varlıkların ve kamusal alanların gasp edilmesine, hizmetlerin piyasalaştırılmasına karşı mücadelede en önde kadınları görüyoruz.
Kapitalizmin doğayı, kültürel ve doğal varlıkları ve yaşamı metalaştırarak sömürmesine karşı ekosistemi korumayı ilke edinen HDP, doğa haklarını savunurken, ekoloji mücadelesini cinsiyetçiliğe karşı mücadeleyle birlikte ele alıyor.
Yerel yönetimlerin eril “modern kent” anlayışına karşı ekolojik, cinsiyet eşitlikçi ortak yaşam alanları yaratılmasını ve kentlerin ekolojik planlanmasını sağlayacak girişimler desteklenecek.
Kenti yağmalayan, en çok kadınları etkileyen kentsel dönüşüm programları yerine sosyal projelerle desteklenmiş yerinde dönüşümü gerçekleştirmek için gerekli yasal düzenlemeler yapılacak.
Kadınların tarım üretiminde ekolojik ve kadın merkezli bir çalışma ve değer yaratma anlayışıyla hareket ettiği ekolojik köyler, kooperatifler kurmaları desteklenecek.
Eğitimde ayrımcılığa ve cinsiyetçiliğe son
Eğitim kapitalist ulus devletlerde tekleştirme, kodlama, ötekileştirme, eleme ve bir baskı aracı olarak kullanılıyor; cinsiyetçi, merkeziyetçi, militarist, milliyetçi ve şoven içerikle donatılıyor. AKP iktidarı döneminde uygulamaya konan
4+4+4 eğitim modeli, 26 yaş öncesi evlenen üniversite öğrencilerinin kredilerinin silinmesi, imam-hatiplerin yaygınlaştırılması, anadilde eğitim üzerinde oluşturulan bariyerler ve son olarak karma eğitimin sonlandırılması tartışmaları, zaten sorunlu olan eğitim sistemini çökme noktasına getiriyor.
Bütün bu uygulamalarla erken yaşta evliliğe, “aile” ve “kadınlık” kurmaya özendirilen kadınlara eğitim hayatları boyunca ‘kadınlık’ rolleri hatırlatılıyor.
Anadilde eğitim bütünlüklü bir sorun olmakla beraber, kadının sosyal yaşama katılımı ve kendini özgürce ifade edebilmesinde önemli bir etken.
HDP olarak, cinsiyet eşitlikçi, ezilen cinsiyet kimliği ve yönelimlerinden yana, eşit, parasız, halkların ve inançların eşitliğini gözeten, anadilde, bilimsel ve demokratik eğitim zemini ve anlayışını kuracağız.
Eğitim müfredatı, ders kitapları ve diğer materyaller cinsiyetçi, eril, tekçi, merkeziyetçi, militarist, milliyetçi ve şoven içerikten arındırılacak.
Dili, dini, inancı, sınıfı, cinsiyeti, cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği ne olursa olsun tüm kadınların eğitim hakkından eşit bir şekilde yararlanması sağlanacak.
Kadınlara ve kız çocuklarına ulaşımdan beslenmeye, ders araç gereçlerinden sağlık önlemlerine kadar tüm hizmetler ücretsiz olarak sağlanacak.
Eğitim kurumlarında kadınların her tür baskı, şiddet, dışlama, görmezden gelmeye maruz kalmalarını engelleyecek karar ve uygulamalar esas alınacak.
Toplumsal Cinsiyet Eşitliği dersi zorunlu ders olarak müfredata eklenecek.
Okullarda toplumsal cinsiyet atölyeleri kurulacak.
Karma eğitim yasal güvence altına alınacak.
Engelli öğrenciler için güvenli, eşitlikçi ve erişimi kolay bir yapı oluşturulacak.
Yoksulluk, kardeşlerine bakmak gibi nedenlerle ilköğretimden sonra okula devam edemeyen kadınlar için, kurs, atölye, panel, konferans gibi etkinlikler düzenlenecek.
Kurulacak “Yaşam ve Öğrenme Merkezleri”nde kadınların dil, çevre, barış ve demokrasi, sağlıklı yaşam, teknoloji okur-yazarlığı, insan hakları ve demokrasi, mesleki ve teknik uzmanlık, bilinçli tüketici, tarım ve kooperatifçilik gibi konularda eğitim almaları sağlanacak.
Öğrenci kadınlara ücretsiz yurt, ihtiyaç sahiplerine burs imkânları artırılacak. Yurtta kalmak istemeyenler için alternatif yaşam alanları oluşturulacak. Tüm sağlık kurumlarından ücretsiz yararlanmaları sağlanacak.
Ataması yapılmayan kadın öğretmenlerin ataması için gerekli alt yapı koşulları oluşturulacak.
Kadınlara eşit, parasız, ulaşılabilir, nitelikli ve anadilinde sağlık hizmeti
Hem toplumun, hem de o toplumda yaşayan bireylerin sağlıklı olabilmesi için öncelikle barışa, sağlıklı ve güvenli çalışma yaşamına, sağlıklı ve güvenli konutta barınmaya, yeterli-dengeli beslenmeye, yerinde enerji kullanımına, ekolojik kentlere-yaşam ortamlarına, kendini gerçekleştirme ve geliştirme olanaklarına ihtiyaç var.
Oysa bugün sağlık hizmetlerinin kamusal niteliği kaybolmuş, ticari bir hale gelmiştir. AKP hükümetleri aracılığıyla “Sağlıkta Dönüşüm Programı” adı altında gelişen uygulamalar sonucu hizmet her adımda paralı hale getirilmiştir. Bebek ölüm oranı artmış, kızamık, sıtma gibi hastalıklar yeniden salgın yapar hale gelmiştir. İstenmeyen gebelikleri, sağlıksız koşullarda yapılan düşükleri ve anne-bebek ölümlerini tetikleyen anlayış egemen kılınmıştır.
Sağlıklı olmak toplumsal bir haktır. HDP sağlık hizmetlerinin parasız, kamusal, basamaklı, hizmeti toplumun ayağına götüren, eşit, ulaşılabilir, anadilinde ve cinsiyetçi olmayan bir anlayışla sürdürülmesini hedeflemektedir.
Sağlıkta Dönüşüm Programı’na son verilecek. Sağlık toplumsal bir hizmet haline getirilecek. Sağlığın toplumsallaşmasında da kadınlar öncü olacak.
Sağlık hizmetlerinin planlanması, uygulanması, değerlendirilmesi ve denetlenmesi süreçlerinin tümüne kadınların katılacağı demokratik bir sağlık sistemi oluşturulacak.
Kadınlar sigortası olsun olmasın sağlık hizmetlerinden parasız yararlanacak. Nüfus cüzdanı olması sağlık hizmetinden yararlanması için yeterli olacak. Göçmen kadınlar da aynı haklardan yararlanacak.
Sağlık hizmetleri için prim uygulamasına son verilecek. Katkı-katılım ve her türlü cepten ödemeler kaldırılacak.
Sağlık hizmetlerinde koruyucu hizmetler ve sağlığı geliştirici hizmetler esas alınacak. Bu amaçla birinci basamak “Halk Sağlığı Birimleri” kurulacak.
Sağlığı etkileyen kadınların yaşam ve iş koşullarının düzeltilmesine öncelik verilecek.
Her mahallede kadınların hemen ulaşabileceği Kadın ve Çocuk Sağlığı Merkezleri’nin oluşturulması için yerel yönetimlerle ortak çalışmalar yapılacak.
İstenmeyen hamilelikler ve kürtaj önündeki engeller kaldırılacak; aile planlaması hizmetleri parasız temin edilecek.
Hamilelik, doğum ve annelik süreçlerinin; yoksullaşma korkusu olmaksızın, bir mutluluk kaynağı olması sağlanacak. Hem anneler, hem de bebekler devletin sağlık ve bakım koruması altında olacak.
Bebek gelişimlerinin sağlanması için ücretsiz mama desteği verilecek.
Sporda da cinsiyetçiliğe son!
Türkiye, nüfusunun kapasitesiyle, kalabalık ve genç oluşuyla övünen bir ülke. Ancak Türkiye spor yapılan, halkın kolaylıkla ulaşacağı spor merkezleri, sahaları, alanları olan bir ülke değil. Kadınlar ise bu olanaklara en zor ulaşan kesim.
Türkiye’de spor yönetimi ve yapılanması; “ne olursa olsun kazanma” anlayışının belirleyiciliği altında. Bu anlayış, cinsiyetçi, militarist ve milliyetçi ideolojilerin spor alanında yeniden üretilmesine zemin teşkil ediyor.
Spora ayrılan kaynaklar, başta kadınlar olmak üzere geniş kitlelerin spor yapmasını sağlayacak biçimde harcanacak.
Spor tesisleri, kadınların kolayca ulaşabilmesi için mahallelerde inşa edilecek.
Spor ortamı, militarizm, cinsiyetçilik ve milliyetçiliğin av sahası olmaktan çıkarılacak.
Spor yönetimleri demokratikleştirilecek, kadınların yönetimlere katılmaları teşvik edilecek.” (İSTANBUL)