Trabzon Demokratik Kadın Platformu 8 Mart dünya emekçi kadınlar gününü kutladı.

Trabzon Demokratik Kadın Platformu 8 Mart dünya emekçi kadınlar gününü kutladı.
Spread the love

Trabzon Demokratik Kadın Platformu 8 Mart dünya emekçi kadınlar gününü kutladı.

Gençağa KARAFAZLI

Trabzon Demokratik Kadın Platformu günün anlamıyla ilgili yaptığı basın açıklamasında ;

“8 Mart Dünya Kadınlar Günü; kadınların her türlü ayrımcılığa, şiddete, sömürüye ve baskılara karşı kadın dayanışmasını isyanıyla büyüttüğü mücadele günüdür. Kadınların ezilmesinin, emeğiyle ve bedeniyle sömürülmesinin, tümüyle eşitsiz koşullara mahkum edilmesinin tüm deneyim ve görünümlerine karşı gücümüzü birleştirdiğimiz gündür 8 Mart. Yüzyıldan fazladır dünyanın her yerinde her yıl olduğu gibi hayatın tüm alanlarında erkek egemen sisteme karşı eşitlik, özgürlük ve yaşamı savunmak için bu yılda 8 Mart’ta sokaklardayız. COVİD 19 pandemisinde kadına yönelik giderek artan şiddete, sömürüye, güvencesizliğe karşı isyanımızı bir kez daha sokaklarda haykırıyoruz.

YAŞASIN 8 MART YAŞASIN KADIN DAYANIŞMASI

COVİD 19 salgınının üzerinden tam bir yıl geçti. Halk sağlığının hiçe sayıldığı, şiddet, eşitsizlik, baskı, işsizlik, yoksullukla karşı karşıya kaldığımız bir yıl yaşadık. Pandemi önlemleri adı altında patronlar için teşvik, vergi indirimleri, istisnalar uygulanırken, kadınların talepleri görmezden gelindi. Kısa çalışma, ücretsiz izin uygulaması, evden çalışma ve hatta işten çıkarılmada ilk akla gelen biz kadınlar olduk. Pandeminin ekonomik olarak en çok vurduğu sektörlerde çalışan milyonlarca kadın daha şimdiden işsizler ordusuna katılmış durumda. İşini kaybetmeme kaygısı ve bunu kullanan patronlar, kadın işçiler üzerindeki baskıyı da sömürüyü de alabildiğine artırdı.

İş yerlerinde COVİD 19 tehlikesinde, evde ise erkek şiddetine uğradılar. 2020 yılında 300’den fazla kadın cinayeti işlendi. 2021 yılının geçirdiğimiz bu 2 ayı da kadın cinayetleriyle, erkek şiddetiyle geçti. Her kadın cinayeti de “kadın cinayeti değil” denilerek, intihar, kaza olduğu öne sürülerek gerçekler örtbas etmeye çalışıyor. Biz biliyoruz ki öldürülen her kadının sorumlusu erkek egemen sistem, onun yürütücüsü devlet ve iktidarın politikalarıdır. Bize ucuz işçilik, kölelik, geleceksizlik dayatan erkek egemen sömürü düzeninizi kabul etmiyoruz.

KADIN CİNAYETLERİ POLİTİKTİR

Adalet ve yargı sistemi de kadın katillerini, tecavüz faillerini etkin ve objektif soruşturmuyor ama diğer yandan, ölmemek için kendini savunmak zorunda kalan Melek İpek, Nimet Akgün gibi kadınları da müebbet hapis cezaları ile yargılıyor. Geçtiğimiz yılın başından beri haber alamadığımız Gülistan Doku’nun akıbeti için de hala ellerini taşın altına koymuş değiller. Adaletin yalnızca, hukuk kitaplarında, yasa kitapçıklarında basılı, tabelalarda asılı kaldığı bir ülkede yaşıyoruz. Bir yandan her gün, nefret söylemlerine, ayrımcılığa ve ötekileştirmelere tanık oluyoruz. Heteronormatif kalıplarla erkek egemen tahakküm kadın ve kadın+lara yönelik psikolojik, fiziksel ve dijital her türlü şiddetine devam ediyor ve hayatlarımızı baskılamaya çalışıyor.

Tüm bunların karşısında Türkiye’de kadınlar 2020 yılını bir mücadele yılına çevirdiler. Kadın cinayeti haberleri arka arkaya gelirken, iktidar, koruyucu yasaları uygulamadığı gibi üstüne kadınların tek yasal dayanağı olan İstanbul Sözleşmesini iptal etmeye çalıştı. Kadınlar bulundukları her alanda “İstanbul Sözleşmesi’nden vazgeçmiyoruz” sloganını haykırarak iktidarın İstanbul Sözleşmesi’ne yaptığı saldırıyı püskürttü. 2014’ten bu yana yürürlükte olan İstanbul Sözleşmesi kadınları her türlü şiddete karşı korumayı, kadına karşı şiddeti ve hane içi şiddeti önlemeyi amaçlayan, Türkiye dahil 40’ın üzerinde devlet tarafından imzalanmış bir uluslararası sözleşme. Türkiye Cumhuriyeti Devleti hali hazırda İstanbul Sözleşmesi’nin ilk imzacısı ve tarafıyken, kanımızı donduran sayısız kadın cinayetlerine tanık olduk. İstanbul Sözleşmesini uygulamaktan aciz olan iktidar, şimdi kadınların elindeki tek dayanak olan İstanbul Sözleşmesi’ni tartışılabilir hale getirmeye çalışıyor ve kadınları şiddetten korumak için yeni anayasa yapacağını ilan ediyor. Biz kadınlar, geleceğimizi iktidarın vaatlerine bırakamayız. İstanbul Sözleşmesi tartışılamaz! Sözleşme koşulsuz şartsız uygulansın

SÖZLEŞMEYİ KALDIRMA UYGULA

Pandemiyi fırsata çevirmeye çalışan iktidar, üniversitelere saldırmaktan geri durmadı. Cumhurbaşkanının üniversitelere atadığı kayyumlar Boğaziçi Direnişi’ni ortaya çıkardı. Türkiye’nin dört bir yanında üniversiteliler, üniversitelerde akademiyi, üniversitenin öznesi olan öğrencileri yok sayan bu anti demokratik, hukuksuz atamalara karşı sokaklara çıktı. Haklarını savunan öğrenciler, polisin orantısız şiddeti ve çıplak aramalarla karşı karşıya kaldı. Yüzden fazla öğrenci gözaltına alındı. Birçoğuna ev hapsi verilirken 8 üniversiteli tutuklandı. Erkek devlet şiddetin her alana nüfus etme çabasına karşı biz Trabzonlu kadınlar, tüm baskılara rağmen aşağı bakmayacağız. Bu sokaklarda kazanılmış haklarımızı, yaşamı savunmaya, kadın dayanışmasını büyütmeye devam edeceğiz.

YAŞASIN KADIN DAYANIŞMASI