RTEÜ’de bir öğretim görevlisinin öğrencileri ile din üzerinde yaşadığı tartışma ülke de gündem olmasa da Rize de din işlerini seven,
din bezirganları bu olayı allayıp pullayıp her yere duyurmaya,
kendilerince gündem olmaya ve nemalanmaya çalıştıkları bilinen bir gerçek..
Bu olay medyada yer almadan bir kaç gün önce ,
RTEÜ de geçmişte yaşanan ancak aldığı ödül nedeniyle yeniden gündeme gelen bir öğretim görevlisinin,
Taciz ve Mobbing olaylarını yazacaktım.
Geç kaldım,
önüme bu dinsiz hoca haberi bir gazeteci arkadaş tarafından gönderilince,
kaldığım bu konuyu yeniden haberleştirdim.
Aslında burada dikkat çeken en önemli şeyin “din” faktörü olduğunu söylememde yarar var.
Bakınız bir çok kadın öğrenciyi taciz eden mobbing uygulayan bir öğretim görevlisine RETÜ rektörü sahip çıkarken,
Bir hocanın din konusunda ki sözlerine tahammül edemeyenler onu ihraç etmek için harekete geçiyorlar.
Şimdi anladınız mı din silahı ne kadar güçlüdür..
Zaten son günlerde din adına toplanan 17 milyarın paylaşılamaması nedeniyle nasıl bir din savaşı çıktığını da gördük..
Aslında olayın ne derece komik olduğunu sizlere şöyle anlatmam daha doğru..
RTEÜ de dinsiz ve tanrı tanımaz öğretim görevlilerinin var olduğunu bilen bir üniversite yönetimi var.
Ancak , yönetim bunlara ses çıkartmadıkları için hiç bir müdahale de bulunmuyor..
Yanı “sen allahsız dinsiz ol ama lütfen öğrencilerimizi bu yanını anlatma” diyerek bu öğretim görevlilerinden eğitim almaya devam ediyorlar..
komik değil mi?
Hazır bu taciz ve din işlerine girmişken,
birde adı muz Muz cumhuriyeti olan bir Devlette yaşanan bir skandalı sizlere aktarayım da gülelim…
Muz cumhuriyeti denen ülkenin önemli bir ilinde var olan üniversitede rektör olmak isteyen sözde Prof. hoca bağlı olduğu (KETÖ) örgütünün büyüklerine yalvararak koltuğu kapıyor…
Bu rektör KETÖ adlı örgütün tam göbeğinde ve onlarla beraber yıllarca ortaklaşa işler yaptı..
Sonra mı ne oldu?
Şu oldu ,
Ödüllendirildi ve Muz Cumhuriyetinde eğitim kurumlarının başına geldi..
Peki bu rektör görev yaptığı üniversitesinde ne yaptı?
Tacizcileri korudu..
Tacize ve mobbinge uğrayanları tehdit etti..
Üniversiteyi kendi memleketi olan ilden insanları doldurdu..
Kırtasiye ve bilgisayar alışverişlerini kendi yandaşlarından alarak ticaret erbabı oldu..
Medya mensuplarına hediye diye bilgisayar alarak onları susturdu üniversitede ki olumsuz olayların kamuoyuna ve ya yetkililere yansımamasını sağladı…
Kendi pisliklerini yazan gazetecileri ise hukuku olmayan yargıya şikayet etti dava açtırdı yıldırmak korkutmak istedi ama başarılı olamadı.
O gazeteciler, bu rektörün Afrika da KETÖ okullarını nasıl ve kimlerle ziyaret ettiğini belgeleriyle yayınladı..
Başka ne yaptı?
Akademik kadroları yandaşlarına dağıttı..
KETÖ’ cu diye aldığı akademisyenleri KETÖ ya operasyon olunca kendisini aklamak için onları muz cumhuriyetinin istihbaratına ihbar ettirdi.
Bazılarını hapisse attırdı..
Bununla da övündü..
KETÖ’nun kitap baskı evine kendisine ait kitap bastırtıp dağıttı..
Hırsızları korudu..
İhaleler hep tanıdıklara gitti..
Kendi genel sekreterinin başkaları ile ilişkisine göz yumdu..
Bu kişinin üniversitede baskın yemesine göz yumdu..
Üniversitenin güvenlik kameralarında ki görüntüleri yok etti ve üniversiteyi milyonlarca lira zarara uğrattı..
Peki bu sayede mi ödüllendirildi ?
Evet bu sayede ödüllendirildi…
Muz cumhuriyeti ve o cumhuriyette de rektör olmak kolay değildir…
Evet asla kolay değil…
peki genel sekreter ne durumda ?
Hıı , onun keyfine diyecek yok..
Ona kimse dokunamaz…
Çünkü ,o muz cumhuriyetinin üniversitesi ondan sorulur ..!
Gülebildiniz mi bilmem ancak,
bu muz cumhuriyetinde yaşananlara ben hep güldüm..
şimdi gelelim Türkiye cumhuriyeti devletinin RTEÜ adlı üniversitesinde geçmişte neler olduğuna bir bakalım…
Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi (RTEÜ’de okuyan 4 kadın ve 2 erkek öğrenci, eski Beden Eğitimi ve Spor Yüksek Okulu öğretim üyelerinden Doç. Dr. Serkan Hacıcaferoğlu’nun kendilerine yönelik taciz ve mobbing uyguladığını iddia ederek 2019 yılında RTEÜ Rektörlüğüne ve YÖK’e şikâyet dilekçesi verdi. Öğrenciler ayrıca Doç. Dr. Serkan Hacıcaferoğlu’nun sosyal medya yazışmalarının da yer aldığı bir dilekçeyi Rektörlüğe sundu. Öğrencilerin bu şikayetleriyle beraber RTEÜ Rektörlüğü Akademisyen Hcıcıcaferoğlu hakkında disiplin soruşturması başlattı, soruşturma neticesinde Rektörlük “herhangi bir disiplin cezasına gerek olmadığına karar verildi” cevabını şikayetçi öğrencilere gönderdi.
“Öğrencilerimiz memnun olmayabiliyorlar. Yapacak bir şey yok”
RTEÜ eski Rektörü YÖK üyesi Prof. Dr. Hüseyin Karaman, öğrencilerin şikâyette bulunduğu durumla ilgili yerel bir televiyon kanalına yaptığı açıklamada “Bazen öğretmenler bazen de öğrenciler alınan kararlardan memnun olmayabiliyorlar. Biz yasalar çerçevesinde gereğini yaptık, öğrencilerimiz memnun olmayabilirler, yapacak bir şey yok” ifadelerini kullanarak akademisyenin yanında bir tutum sergiledi.
“Taciz ve mobbingle suçlandı bölüm başkanlığı görevine getirilerek ödüllendirildi”
Eski Rektör Karaman bununla da yetinmeyerek, Rize Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi’nde hakkında öğrencileri taciz ettiği, mobbing uyguladığı ve öğrencilere kasıtlı olarak düşük not verdiği iddiaları bulunan akademisyen, Caferoğlu’nun makamını yükseltti. Taciz ve mobbingle suçlanan Doç. Dr. Serkan Hacıcaferoğlu Rektör Karaman tarafından bu kez bölüm Başkanlığı görevine atanarak ödüllendirildi.
Yaşanan bu gelişmelerin ardından Çağdaş Gazeteciler Derneği (ÇGD) Rize şube başkanı ve İnsan Hakları Derneği (İHD) MYK üyesi ve gazeteci Gençağa Karafazlı Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesinde öğretim üyesi Doç. Dr. Serkan Hacıcaferoğlu’nun 2017 yılında ortaya çıkan taciz ve mobbing iddialarını haberleştirdi. Bu haberlerin ardından haberlere erişim yasağı getirildi. Haberlerin yayınlanmasından 6 ay sonra Karafazlı ‘özel yaşamın gizliliğini ihlal’ ettiği gerekçesiyle hakkında suç duyurusunda bulunuldu ve hakkında Rize 4. Asliye Ceza Mahkemesi’nde dava açıldı. Davanın ilk duruşması 25 Mayıs 2022 de görüldü. Karafazlı’nın yargılandığı Rize 4. Asliye Ceza Mahkemesi’nde 4. Duruşmasında karar 07.03.2023 tarihinde çıktı.2 yıl hapis cezasına çarptırıldı ve hükmün açıklanması geriye bırakıldı.
Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi Spor Bilimleri Akademisi öğretim üyesi Doç. Dr. Serkan Hacıcaferoğlu’nun taciz ve mobbing iddiaları yerel ve ulusal basında yer bulması sonrası kamuoyunda oluşan büyük tepkilerin ardından RTEÜ’ Rektörü Hüseyin Karaman görevinden alınarak yerine Prof. Dr. Yusuf Yılmaz 20 Temmuz 2022 yılında RTEÜ Rektörü olarak atandı.
Rektör Yılmaz, Doç. Dr. Serkan Hacıcaferoğlu’na yönelik taciz ve mobbing iddiaları nedeniyle RTEÜ’de kendisine görev vermedi. Görev alamayan Hacıcaferoğlu kendisine çalışacağı üniversite aradı. İlk olarak İTÜ de kendisine yer buldu ancak burada uzun süre barınamadı ardından, Gümüşhane üniversitesine başvuran Hacıcaferoğlu soluğu Bandırma on yedi eylül üniversitesine aldı. Spor bilimleri fakültesinde çalışmaya başlayan Hacıcaferoğlu burada kısa süre içerisinde doçentlikten görevinden Profösörlüğe terfi ettirilerek 2 kez ödüllendirildi. RTEÜ de kadın öğrencilere yönelik taciz ve mobbing uygulamaları nedeniyle suçlanan hakkında soruşturma açılan RTEÜ de bölüm başkanı olarak ödüllendirilen Doç. Dr. Serkan Hacıcaferoğlu son olarak Bandırma 17 Eylül üniversitesinde Profesör ünvanlıyla 2. Kez ödüllendirildi.
“Tacizle suçlanan hocaya ödül Gazeteciye hapis cezası”
Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi Spor Bilimleri Akademisi eski öğretim üyesi Doç. Dr. Serkan Hacıcaferoğlu’nun öğrencilerine yönelik mobbing ve taciz iddialarını haberleştiren gazeteci Gençağa Karafazlı’nın yargılandığı davada özel yaşamın gizliliğini ihlal ettiği gerekçesiyle 2 yıl hapis cezası alırken, öğrenciler mobbing ve taciz iddiasıyla hakkında şikayetçi oldukları ve suçladıkları Doç. Dr. Serkan Hacıcaferoğlu doçentlikten Profesörlüğe terfi edilerek ödüllendirilmesi kamu oyunda tepkilere neden olmuştu.
NE OLMUŞTU:
“Yayınlamasaydık 2017’den 2021’e kadar taciz ve mobbing devam edecekti”
Taciz ve mobbingci olduğu iddiasıyla şikâyet edilen öğretim görevlisi Serkan Hacıcaferoğu ile ilgili yayınladığı haberde gece 03 de WhatsApp üzerinden kadın öğrenci ile yaptığı yazışmalara yer veren bu nedenle özel yaşamın gizliliğini ihlal ettiği gerekçesiyle Rize 4. Asliye Ceza Mahkemesi’nde yargılanan ve 2 yıl hapis cezasına çarptırılan Gençağa Karafazlı, duruşma sonrası adliye önünde kendisine destek veren demokratik kitle örgütlerinin temsilcileri ile yaptığı açıklamada, mahkemenin verdiği karara şaşırmadığını; kararın basına, düşünce ve ifade özgürlüğüne yönelik hukuk dışı bir karar olduğunu belirterek şunları söyledi:
“Yapılan yargılama sonrası, yazışmaları ifşa ettiğim gerekçesiyle hakkımda 2 yıl hapis cezası verildi ve bu ceza ertelendi. Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi’nde 20’ye yakın öğrenci, öğretim görevlisi Doç. Dr. Serkan Hacıcaferoğlu hakkında taciz ve mobbing ile ilgili şikâyette bulunulmuştu. Ancak eski Rektör Hüseyin Kahraman, öğrencilerin şikayeti ile ilgili yapmış olduğu soruşturmada, öğretim görevlisi hakkında cezayı gerektiren bir suçun oluşmadığına karar vermişti. Öğrenciler, rektörlüğün bu açıklaması sonrası öğretim görevlisi Hacıcaferoğlu hakkında şikayetlerine devam etti. Bazı öğrencilerin velilerinin bu yaşananlarla ilgili bizlere ihbarda bulunmasıyla beraber konuyu araştırdık, öğrencilerle görüşerek bu olayı haberleştirdik. Eğer biz bu haberi yayınlamamış olsaydık 2017’den 2020 yılına kadar üniversitedeki öğrencilerimize yönelik bu taciz ve mobbingler devam edecekti.
“cumhuriyet savcılığı, haberimizin gerçek olduğuna karar vermişti”
Haberimizle ilgili daha önce Hacıcaferoğlu’nun yaptığı suç duyurusu sonrası Cumhuriyet Savcılığı, kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verdi. Yani haberimizin gerçek olduğuna karar verdi. Aradan 6 ay geçtikten sonra Hacıcaferoğlu ile öğrencisi arasındaki yazışmaları yayınladığımız gerekçesiyle özel hayatın gizliliğini ihlalden hakkımızda soruşturma açıldı ve dava sonucu bugün dördüncüsü gerçekleşen mahkemede 2 yıl hapis cezası ile cezalandırıldım.
“susmayacağız, gerçekleri yazmaya devam edeceğiz”
Aslında şaşırmadık; çünkü bu karar, basın özgürlüğünü, ifade ve düşünce özgürlüğünü, daha da önemlisi halkın haber alma ve yayma hakkını yok sayan bir karardır. Bu karar, özgür basını susturma, halkın haber alma ve yayma hakkını engelleyen hukuk dışı bir karardır. Bu karar, öğrencilerimizin eğitim ve öğretim özgürlüğünü engelleyen bir karar olarak tarihin kara sayfalarında yerini alan bir karardır. İstiyorlar ki iktidarın ve yandaşların yolsuzluklarını, adaletsizliklerini, hırsızlıklarını yazmayalım. Halk görmesin, duymasın. Bu kararın anlamı budur. Bunun için onlarca gazeteci arkadaşımız hakkında soruşturmalar açılmış, onlarca arkadaşımız hapishanelere atılmış, onlarcası ise saldırıya uğramıştır. Bu karar, özgür basına halktan yana, halkın haber alma ve yayma hakkını koruyan gazetecilere yönelik hukuk dışı bir karardır. Bütün bu haksız, adaletsiz, hukuksuz mahkeme kararlarına ve baskılara karşı bizleri kimsenin susturamayacağını, korkutamayacağını Rize Adliyesi önünde güç sahiplerine karşı açık bir dille bir kez daha haykırıyoruz. Susmayacağız, gerçekleri yazmaya devam edeceğiz.”
Yaşanan bu gelişmelerin ardından merak edilen konu ise şu.
Taciz ve mobbingle suçlanan Serkan Hacıcaferoğlu ile ilgili, Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi (RTEÜ) Akademik Veri Yönetim Sisteminde “Araştırmacı kurumdan ayrılmıştır” denilmesine rağmen RTEÜ Akademik Veri Yönetim Sisteminde bilgilerinin hala yer almasının anlamı nedir?
Cevaplanması gereken 2. Bir soru ise şu. “Araştırmacı kurumdan ayrılmıştır” denilmesine rağmen bahse konu taciz ve mobbing le suçlanan Serkan hacı Caferoğlu’nun akademik kadrosu hala RTEÜ rektörlüğünde midir ve de Profesörlük unvanını RTEÜ’ den mi yoksa çalışmakta olduğu, Bandırma on yedi eylül üniversitesinden mi aldı?